Libya’da ölen MİT görevlisinin cenazesini haberleştirdikleri gerekçesiyle haklarında dava açılan 3’ü tutuklu 8 gazeteci hakkında karar verildi
Libya’da ölen MİT personelinin cenazesini haberleştirdikleri gerekçesiyle yargılanan 3’ü tutuklu 8 gazeteciden 5’ine hapis cezası verildi.
Libya’da yaşamını yitiren Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) personelinin cenaze törenini haberleştirdikleri gerekçesiyle 7’si gazeteci 8 kişi hakkında açılan davanın İstanbul 34’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 2’nci duruşmasında karar açıklandı. Yeni Yaşam gazetesi yöneticileri Ferhat Çelik ve Aydın Keser, Oda TV Genel Yayın yönetmeni Barış Pehlivan, Oda TV muhabiri Hülya Kılınç, Yeniçağ yazarı Murat Ağırel ve Oda TV Haber Müdürü Barış Terkoğlu’nun da aralarında bulunduğu 8 kişinin yargılandığı davanın kararları, sanık ve avukat savunmalarının ardından verilen aradan sonra açıklandı.
5 Gazeteciye ceza
Mahkeme, tutuklu yargılanan Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’in tahliyesine karar verdi. Mahkeme, Barış Terkoğlu ve Eren Ekinci’nin “MİT mensupları ve ailelerinin kimliklerini, makam, görev ve faaliyetlerini ifşa etmek” suçundan beraatine karar verdi.
Mahkeme ayrıca Gazetemizin genel yayın müdürü Ferhat Çelik , Aydın Keser ve Murat Ağırel hakkında, “İstihbarat faaliyeti ile ilgili bilgi ve belgeleri ifşa etmek” iddiasıyla 4 yıl 8 ay 7 gün hapis cezası verildi.
Yine, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç hakkında benzer maddeden 4 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Mahkeme, her iki ismin “mahkemedeki davranışlarını” göz önünde bulundurarak, cezayı 3 yıl 9 aya indirdi.
Mahkeme, Murat Ağırel, Ferhat Çelik ve Aydın Keser hakkındaki adli kontrol şartını ise kaldırdı.
“Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklama” suçlamasına ilişkin de Murat Ağırel, Aydın Keser, Ferhat Çelik, Hülya Kılınç, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan ve Eren Ekinci hakkında beraat kararı verildi.
Aynı dosya kapsamında yargılanan Erk Acarer’in dosyası ise başka bir esas numarasına kaydedilerek, ayrıldı.
Özel: Talimat ile ceza verildi
Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapan CHP Gurup Başkanvekili Özgür Özel, “Bu gün gazeteciler değil gazetecilik yargılandı. Davanın sonunda herkes gördü ki casusuluk yok. Herkesin bildiği bir haber var. Gazetecilere verilen cezalar talimatla verilmiştir. Hitler Almanyası’ndaki mahkemelerde verilen kararlardan bir farkı olmayan bir karardır. Tarih önünden Türkiye’de bunu yaşatanları affetmeyeceğiz ve unutmayacağız” diye konuştu.
Mahkeme’de neler yaşandı:
Heyetin gelmesi ile 8 gazetecinin yargılandığı duruşma başlamış oldu. 34. ACM’de görülen duruşmada ilk savunmayı Oda TV Muhabiri Hülya Kılınç yaptı:
Kılınç’ın heyete aktardıkları şöyle:
Mahkemeniz huzurunda vermiş olduğum savunmayı tekrar ediyorum. Haberi hangi bakış açısıyla okursanız sadece cenaze haberi olduğunu görürsünüz. Haberde yayınlanan fotoğraflarda MİT mensuplarının olduğunu bilmiyordum. Bilmem de mümkün değildir.
Eğer MİT mensubu olduğunu bilmeyenler hakkında suç isnadı yapılmıyorsa benim içinde yapılmamalıdır diye düşünüyorum. Fotoğrafta sadece cenazeyi taşıyan köylüler görünmektedir. Ben yalnızca gazetecilik yapmak amacıyla haberi hazırladım. Mahkemenizden tutukluğumun kaldırımasını ve beraatimi talep ediyorum.
Kılınç’tan sonra savunmaya tutuklu Oda TV Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan savunmaya başladı:
Barış pehlivan Somut gerçeği 5 maddede özetlemeliyim diye başladığı savunmasında sürecin ne şekilde işlediğini ve nasıl bir algı operasyonunun yönetildiği üzerinde durdu
Pehlivan’dan sonra Gazeteci Murat Ağırel’in savunmasına geçildi. Ağırel şu ifadeleri kullandı:
Ağırel, “Özellikle burada kendimi değil gazeteciliği savundum. Her koşulda da savunmaya devam edeceğim. Ben gazeteciyim! Ama bana bugün gazetecilik dışında hangi mesleği yapmak istersin diye sorsalar; herhalde “bu davanın savcısı” olmak isterim derdim. Bakın savcılık demiyorum. Bugün, burada huzurunuzda yargılandığım “davanın savcısı” olmak istiyorum derdim.” ifadelerini kullandı.
Ağırel’den sonra mahkemeye tutuksuz yargılanan Barış Terkoğlu’nun savunması ile devam edildi. Terkoğlu savunmasında özetle şu ifadelerde bulundu:
Ben huzurluyum. “Çok şükür” diye iç geçiriyorum. “Gazetecilik budur” diyorum. Otoritelerle savaşmadan, yerleşik olanla kavga etmeden, güç sahiplerini karşınıza almadan çürümüş dallara baltayı vuramazsınız. Emin olun; sözün, harfin, kelimenin yayını her gerdiğinizde size “uslu dur” diyen bir savcı karşınıza çıkıyor. Bugün yargılandığımız dava da bir uslandırma davasıdır. Benim için bu nedenle de hükümsüzdür.
Mahkemeye Terkoğlu’nun savunması sonrası ara verildi.
Ara sonrası gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Ferhat Çelik’in savunmasına geçildi. Çelik’in savunması özetle şöyle:
“İlk duruşmada savunmamı etraflıca verdiğim için iddia makamının mütalaasına cevaben bazı hatırlatmalarda bulunmak isterim. Biz tam 7 aydır casus değil de gazeteci olduğumuzu ispatlamaya çalışıyoruz. Tutuklandığımız günleri biraz hatırlatmayı önemli buluyorum. İdlib’de müttefik denilen Rusya’nın havadan bombalaması sonucu 33 Türk askeri yaşamını yitirmişti. İnanılmaz militarist bir söylem tutturulmuş, bu koroya katılmayan veya eleştiren medya organları ise açık hedef haline getirilmişti. Tüm bu etkilerle birlikte masa başında acemice üretilen ve nereden tutarsanız tutun elinizde kalacak olan bir suçlamalar silsilesiyle itham edildik.
Defaatle vurguladığımız gibi ne bu haberden istihbari bir suç oluşturulabilir ne de Yeni Yaşam gazetesinden casusluk faaliyeti çıkar.
Savcılık bizden önceki yayın organlarını es geçip doğrudan Yeni Yaşam gazetesinin ifşa suçunu işlediğini ileri sürüyor. Tabi ki bizim yaptığımız gibi diğer yayın organlarının yaptığı gazeteciliktir. Bu gözle olaya yaklaşılması daha doğru olur. Biz de gazete olarak bu iddiaları haberleştirdik. Hiçbir biçimde MİT personelini ifşa etmek gibi bir kastımız yoktu…
Ülke demokrasisinin zaten ayaklar altında olduğu, yandaş olmayanın ezilmek istendiği, bir avuç muhalif medyanın davalar, kapatma veya para cezaları gibi aygıtlarla susturulmak istendiği bir dönemi yaşıyoruz. En çok tutuklu gazeteci bizde. Yasaların kişilere göre değil, herkese adil ve eşit biçimde uygulanmasını istiyoruz.
Katliam çağrıları yapan, taciz tecavüzü meşrulaştıran, ötekileştirici bir dil kullanan, ırkçılık ve mezhepçilik yapan, açıkça küfür ve hakaret eden medya organlarına hoşgörü gösterilecek, ancak muhalif ve eleştirel yayıncılık yapanlar, bizim örneğimizde olduğu gibi eften püften gerekçelerle ezilmek istenecek.
Bu yöntemin bize vereceği zarar minimumdur. Ancak gelecek için oldukça karamsar olan tabloya yeni karalar çalmaktadır. Özgür basın, eleştirel yayıncılık bu ülkenin olmazsa olmazıdır. Bu damarlar kesildiği anda toplumun nefes alma kanalları da kesilmiş olur. Üstüne üstlük tüm toplum körü körüne uçuruma doğru sürüklenmiş olur.”
Mahkemeye ara verildi
Çelik sözlerini beraatini talep ederek bitirdi. Gazetemiz Sorumlu yazı İşleri Müdürü Aydın Keser ise karantinada olması sebebiyle duruşmaya katılamadı.
Gazetecilerin savunmaları sonrası avukatların savunmalarına geçildi. Aydın Keser ve Ferhat Çelik’in avukatları beraat talep ettikten sonra mahkemeye 45 dakika ara verildi.
Savunmalar tamamlandı
Verilen uzun ara sonrası sırasıyla ODA TV’nin avukatları Hüseyin Ersöz, Serkan Günel, Emre Özmen, Cihan Ülger’in konuşmaları ile devam ediyor. Avukatlar müvekkillerinin serbest bırakılmasını talep etti.
Karar için ara verildi
Avukatların savunmasının ardından mahkeme sanıkların son sözlerini aldı
Gazeteci Ferhat Çelik, “Mahkemenizden ne karar çıkarsa çıksın halkın haber alma özgürlüğünü savunacağız” dedi. Sanık Eren Ekinci tahliye ve beraat talebinde bulunurken, Murat Ağırel ise gazetecilik faaliyeti yaptığını söyledi.
Diğer sanıklar da benzer taleplerde bulundu.
HABER MERKEZİ