14 Temmuz Büyük Ölüm Orucu direnişçileri, yaşamlarını yitirmelerinin 42’nci yıl dönümünde anıldı. Anmada İmralı’daki tecride vurgu yapıldı. 78’liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can ‘Diyarbakır Cezaevi pratiği Kürt siyasi hareketini tarih sahnesinden silmek içindi,’ dedi
Diyarbakır 5 No’lu Cezaevi’nde yaşanan işkence ve insanlık dışı uygulamalara karşı 14 Temmuz 1982’de “Büyük Ölüm Orucu” direnişi başlatan PKK’nin öncü kadroları Kemal Pir, Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek, yaşamlarını yitirmelerinin 42’nci yıl dönümünde anıldı.
Riha’da 14 Temmuz’a dair panel düzenlendi. 78’liler Girişimi, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgür Kadın Hareketi (TJA) ile Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından Urfa Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda düzenlenen panele çok sayıda kişi katıldı. Panelin yapıldığı salona ölüm orucunda yaşamını yitirenlerin fotoğrafları asıldı. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Riha Şube yöneticisi Nihat Şahin, panelde kısa bir konuşma yaptı.
‘Büyük direniş geri adım attırdı’
Panelde konuşan 78’liler Girişimi Urfa İl Temsilcisi Mehmet Ali Artuk, “Büyük Ölüm Orucu”na giden sürecin PKK davasındaki yargılamalarla başladığını söyledi. Mehmet Hayri Durmuş’un kararı ardından Dörtler’in açlık grevine başladığını söyleyen Artuk, özellikle yakından tanıdığı Kemal Pir’i ve onun yaşamını, duruşunu anlatarak, “Esat Oktay Yıldıran cezaevindeyken bizlere ‘Buradan çıktıktan sonra insan için çıkamayacak hale geleceksiniz’ dedi. Tutsakları kişiliksiz birer şahıslar haline getirmeye çalışıyordu. Ama cezaevinde başlatılan eylemin boyutları dışarıya kadar yayıldı” diye konuştu.
İmralı tecridi vurgusu
DBP Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Ayşe Çelikbilek, 4’lerin direnişinin Kürt özgürlük mücadelesi için tarihi bir öneme sahip olduğunu belirterek, “Bugün de hala cezaevlerinde büyük bir direniş mevcut. Başta Sayın Öcalan olmak üzere tüm tutsakların özgürlüğü için mücadele vermeliyiz. ‘Yaşamak direnmektir’ şiarıyla mücadele vereceğiz” dedi.
Ardından söz alan 78’liler Girişimi Genel Sözcüsü Celalettin Can, Diyarbakır Cezaevi’nde uygulanan insanlık dışı işkencelerin dünyanın pek çok ülkesinde araştırma konusu olduğunu, adına belgeseller, filmler çekildiğini hatırlattı. Can, “Diyarbakır Cezaevi pratiği Kürt siyasi hareketini tarih sahnesinden silmek içindi. Bu hareket Kürt halkını tarih sahnesine taşıyacak bir harekete ve bu hareketin önderine karşı yapılıyordu. Biz bugün Abdullah Öcalan’a yeterli yoldaşlık yapamadık. Bu bir gerçek. O yeterli yoldaşlık yapmamızı bekliyor” ifadelerini kullandı.
Soru ve cevaplarla devam eden panel, sinevizyon gösteriminin ardından sona erdi.
Kaynak: MA