İHD ve Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi mültecilerle ilgili hazırladıkları raporu sunarak, ‘Mültecileri Türkiye’ye hapseden AB-Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması iptal edilmelidir. Kimse nedensiz göçmez, bütün sınırlar açılmalıdır” denildi
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ve Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi, “Sınır Dışılar ve Mültecilere Yönelik Hak İhlalleri Raporu”nu Taksim’de bulunan İHD Şube Binası’nda düzenledikleri basın toplantısıyla açıkladı. Toplantıya Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Züleyha Gülüm ve Oya Ersoy ile çok sayıda kişi katıldı. Toplantının olduğu salona “Sınır dışı uygulamalarına ve mültecilere yönelik hak ihlallerine son verilsin” yazılı pankart asıldı.
İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, İstanbul Valiliği’nin mültecilerin geri gönderileceğine dair yaptığı açıklamayı hatırlatarak, mülteci sorunlarının tekrarlanmaması için bir araya geldiklerini söyledi.
Rapor, Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi üyesi Başak Kocadost tarafından okundu. Raporda, İstanbul Valiliği ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun mültecilerin İstanbul’dan gönderilmesi dair açıklamalarına vurgu yapılarak, “Bir ülkede toplumun bir kesimi evinden çıkmaya çekiniyorsa, o ülkede hiç kimse kendisinin güvende olduğunu düşünmemelidir” denildi.
364 bin Suriye’li gönderildi
Türkiye’de halen 3 milyon 674 bin 588’i Suriyeli olmak üzere kayıtlı 4 milyon mültecinin kaydedildiği raporda, “12 Temmuz’dan bu yana 364 bin 663 Suriyeli göçmen halen savaşın devam ettiği Suriye’ye geri gönderildi. 12 Temmuz 2019 tarihi itibariyle başlatılan uygulama kapsamında, günde ortalama bin kayıtsız göçmenin kolluk güçleri tarafından tespit edildiği, 13 bin kayıtsız yabancı hakkında işlem yapıldığı ve bunlardan 3 bininin kayıtsız Suriye vatandaşı olduğu belirtilmiştir. Kayıtsız olan Suriyelilerin, geçici koruma kimliklerini vermek için mülakat yapılmak üzere Kilis Öncüpınar Geçici Barınma Merkezi’ne sevk edildikleri ve ardından geçici koruma kapsamına alınanların Türkiye genelinde bir ile kaydedildikleri, bir ilde kayıtlı olduğu anlaşılan Suriye vatandaşları açısından ise 20 Ağustos’a (bu süre daha sonra 30 Ekim’e kadar uzatıldı) kadar kayıtlı oldukları illere dönmeleri konusunda yalnızca ihtar edildikleri ifade edilmiştir” ifadelerine yer verildi.
Çelişkilere dikkat çekildi
Raporda, araştırmalarla resmi makamlardan yapılan açıklamalar arasındaki çelişkilere dikkati çekilerek, “Yalnızca Bab Al Hawa Sınır Kapısı’nın kendi açıkladığı resmi istatistik dahi bu açıklamalarla çelişmektedir. Sırf Ağustos ayında 8 bin 901 Suriyeli, Temmuz 2019’da 6 bin 160 Suriyeli bu sınır kapısından sınır dışı edilmiştir. Bu rakam Haziran 2019’da ise 4 bin 370 olarak kaydedilmiştir. Bu rakamların sadece bir sınır kapısına ilişkin veri içerdiği göz önüne alındığında, tablonun yansıtılandan çok farklı olduğu açıkça görülmektedir” denildi.
6 yılda 527 göçmen işçi öldü
4 milyon mülteciden sadece 65 binin çalışma izni olduğu aktarılan raporun devamında, “İSİG Meclisi’nin verilerine göre sadece 2019 yılı içinde 91 mülteci işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Son 6 senede 527 göçmen işçi, iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi” bilgisine yer verildi.
Mültecilerin sağlık hakkı ihlallerine dikkat çekilen raporda, yaşanan şu olay aktarıldı: “Konya’da uluslararası koruma altında oturan biri Singapurlu, diğeri Gineli bir çift, imza vermeleri gereken günü kaçırıyorlar. Göç İdaresi oturma izinlerini uzatmayı reddediyor. O sırada Singapurlu kadın hastalanıyor. Konya’daki hastane orada tedavi edilemeyeceğini ve İstanbul’a gitmeleri gerektiğini söylüyor. Önce Hesekê’ye gidiyorlar, orada yer olmadığı için Samatya’ya gidiyorlar. Orada da kabul edilmiyorlar. En sonunda Bezm-i Alem Hastanesi’ne gidiyorlar. Orada 270 TL ödüyorlar ardından kan tahlili için 530 TL isteniyor. Onu ödeyemeyecekleri için tahlili yaptıramıyorlar. 28 Ekim günü kadın vefat ediyor.”
Talepler sıralandı
Raporda, mültecilerle ilgili şu talepler sıralandı:
“* Kolluk kuvvetlerinin göçmenlere yönelik ev baskınları, kimlik kontrolü, alıkoyma, zorla ‘Gönüllü Geri Dönüş Belgesi’ imzalatma, sınır dışı uygulamaları ve kötü muamele derhal sonlandırılmalıdır.
* Göçmenleri keriminize eden, suçlayıcı, damgalayıcı ve ötekileştirici her türlü söylem ve uygulamaya son verilmelidir.
* Sınır dışı edilenlerin hızla Türkiye’ye tekrar yasal yollardan girişleri sağlanmalıdır.
* Göçmenlere seçtikleri şehirlerde kayıt yaptırma hakkı ve koşulsuz seyahat özgürlüğü sağlanmalıdır.
* Farklı illerde ikamet eden aile fertlerinin istedikleri illerde birleşimi sağlanmalıdır.
* İdari gözetim uygulamasına son verilmelidir.
* Geri gönderme merkezlerindeki insan hakları ihlalleri derhal son bulmalıdır. Geri gönderme merkezlerinin kapatılması için çalışmalara başlanmalıdır.
* Türkiye, Cenevre Mülteci Sözleşmesi’ne koyduğu sınırlamayı kaldırmalı, zulümden kaçan herkese mültecilik statüsü tanımalıdır.
* Mültecileri Türkiye’ye hapseden AB-Türkiye arasındaki Geri Kabul Anlaşması iptal edilmelidir. Kimse nedensiz göçmez, bütün sınırlar açılmalıdır.”
‘Yaşam politikaları geliştirilmeli’
HDP Milletvekili Oya Ersoy da, Meclis’te mültecilerin yaşam koşullarının sağlanması noktasında tartışılmadığını belirterek, “AKP, mülteciler bir pazarlık konusu haline getiriliyor ve tehdit olarak kullanılıyor” dedi. Mültecilerin güvenli bölgeye yerleştirme çabası olduğunu aktaran Ersoy, “’Suriyeliler eve dönsünler’ söylemi ülkedeki milliyetçi, ırkçı dalgayı yükseltmektedir. Mültecilere ve sığınmacılara insanca yaşama hakkının sağlanacağı politikalar geliştirilmelidir” diye belirtti.
HDP Milletvekili Züleyha Gülüm ise, mülteciler konusunda da en büyük mağdurların kadınlar olduğunu ifade ederek, kadın mültecilerin ucuz iş gücü olarak çalıştırılmasından ve yaşanan kadın mülteci katliamlarına değindi. Mültecilerin geri gönderilmesine karşı sessiz kalmayacaklarını dile getiren Gülüm, konuyla ilgili Göç İdaresi ile görüşme taleplerinin sonuçsuz kaldığını söyledi.
Zorla geri göndermeyle sorunun çözülemeyeceğini belirten Gülüm, “Geri gönderilen kişi öldürülme durumu olan yere gönderilmemelidir. İnsanlar kendi rızalarıyla gitmek istemedikleri sürece gönderilmemelidir. Bu sorunun buralarda çözümü aranmalı ve insanların burada yaşayacağı politikalar üretilmelidir” şeklinde konuştu.
MA