Meclis Genel Kurulu’nda bütçeleri görüşülen Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı bütçelerine söz alan DEM Parti vekilleri, Türkiye ve Kurdistan’da yaşanan ekonomik sorunlara dikkat çekti
Meclis Genel Kurulu’nda Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığı bütçeleri görüşüldü. Görüşmelerde söz alan Rîha Milletvekili Dilan Kunt Ayan, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için açlık grevine giren tutsaklara selam gönderdi. Kunt daha sonra Ulaştırma Bakanlığı’nın en fazla rant kurgulayan ve ihale komisyonculuğunun olduğu bakanlık olduğunu ifade etti. Özellikle sivil havacılıkta yolsuzluk ve usulsüzlüklerin havada uçuştuğunu söyledi.
Kurdistan illerine uçak seferlerinin olmadığını anımsatan Kunt, “Onu geçtik, uçak bulamıyoruz, uçak. Bakın, Urfa vekilleri de burada, soruyorum ya: Binlerce defa insanlar size gelip demedi mi? Uçuş yok, Urfa’dan uçuş yok, Mardin’den uçuş yok, Antep’ten uçuş yok. Uçuşların sayısı ortadayken gelmişsiniz bize, burada uzaya gitmekten bahsediyorsunuz. Peki, sabah ‘Ayrımcılık da yok, hiçbir ayrımcılığımız yok, tüm bölgelere eşit yolluyoruz’ dediler, soruyorum size: Trabzon’a neden bu kadar çok uçuş var Sayın Bakan? Ben, buradan Trabzon halkına da söylüyorum, Bakan Trabzonlu olduğu için değil, Trabzonluların sarı kaşı, yeşil gözüne de değil. Bakın, niye biliyor musunuz? Toprağını parselleyip sattıkları Katarlı müteahhitler gelsin de burada talan etsin diye bunu yapıyorlar; orada da halka bir şey yok” diye konuştu. Kunt, Haziran’da Amed’e 34, Trabzon’a ise 145 uçuş seferi yapıldığı bilgisini paylaşarak, “Diyarbakır’dan, Urfa’dan, Van’dan, Batman’dan, Siirt’ten yurttaşlar doğru düzgün uçamıyor uçamıyor; nereye uzaya gidiyorsunuz siz ya, nasıl gidiyorsunuz, nasıl buna inanmamızı bekliyorsunuz? Ha, çok istiyorsanız buyurun, yolunuz bahtınız açık olsun, geri dönmemek üzere gidin uzaya” ifadelerini kullandı.
Çok ciddi bir tehlike var
Söz alan DEM Partili Sinan Çiftyürek, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü için başlayan açlık grevlerine dikkat çekerek tutukluların taleplerinin karşılanmasını istedi. Tarımdaki ithalat ve ihracata değinen Çiftyürek, “Yıllık ithalatımız 2022 Ocak-Eylül itibarıyla 18,8 milyar dolar, ihracat ise 21,1 milyar dolar. Yıllık ihracat fazlası 3,5. Yirmi bir yıllık ihracat fazlası 95 milyar. Konya’ya kadar olan Hollanda’nın yıllık ihracatı 115 milyar euro, ithalatı 60 milyar euro; yıllık ihracat farkı 50 milyar euro. Bununla da övünüyor musunuz yoksa başınızı önünüze eğip düşünmeniz mi gerekir?” diye sordu
Çiftyürek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türk halkı Orta Asya’dan neden buraya geldi? Kuraklık nedeniyle geldi. Şimdi, Türkiye ve Kürdistan halkı buradan nereye gidecek? Çok ciddi bir tehlike var. Bunun üzerine sadece iktidar partisinin değil, herkesin düşünmesi lazım. Bu bir siyaset konusu da değildir, bu cidden halkların geleceği meselesidir ve büyük bir tehlike vardır. Şimdi, bir şeyi hatırlatayım: Devletin kasasında duruyor çözüm olarak, eğer batıda ciddi bir kuraklık olursa Fırat, Dicle suyunu Ankara’ya ya da batıya götürmek gibi bir plan duruyor. Bu çözüm mü ya, bu çözüm mü? Biliyorsunuz, yüzlerce kitap çıktı Orta Doğu’da su savaşları üzerine. Sakın ha bunu düşünmeyin, mesele sadece Kurdistan’dan suyu oraya götürmek değil, bu çözüm değildir” diye kaydetti.
Kurdistan’ın makus talihi
Söz alan DEM Parti Agiri Milletvekili Nejla Demir ise, “Ekonomide yaşanan krizle birlikte tarımsal üretim ve hayvancılıkta yaşanan yapısal sorunlar küçük çiftçiyi üretimi bırakmaya zorlamış, köyü, kırsalı boşaltmış, ithalata dayalı bir tarım politikası ortaya çıkarmıştır. Genel olarak, tarımsal üretimde ve hayvancılıkta devam eden yapısal sorunlar, Kürt sorunundaki çözümsüzlük politikasının bir sonucu olarak Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde uygulanan ekonomi politikaları özellikle tarım ve hayvancılık alanlarında Kürtleri devlete daha fazla bağımlı hâle getirme üzerine kurgulanmıştır. Türkiye’nin yoksul illerinin sıralaması değişmemektedir; Mardin, Batman, Şırnak, Siirt, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan, Dersim gibi iller bu sıralamada yer almaktadır. İktidarın değişikliklerine rağmen Kürt coğrafyasının makûs talihi bir türlü değişmemektedir” şeklinde konuştu.
Kürt halkını göçe zorlamak
Demir, AKP dönemi ile birlikte Kurdistan’da işsizliğin ve yoksulluğun daha da derinleştiğini söyleyerek, “Cumhuriyet Dönemi boyunca Kürtler, bilinçli bir politikayla âdeta açlıkla terbiye edilip yoksulluğa mahkûm edilmeye çalışılmıştır. Bilinmelidir ki Kürt coğrafyasının geri bırakılması devletin tarihsel bir süreç boyunca devam eden resmî politikasıdır. Özcesi şu ki: Kürt halkı sömürgelere uygulanan muamelelerin aynısına maruz kalmaktadır. Geçmişten itibaren devam eden bu anlayışın mirasını devralan AKP, özellikle Kürt halkının geçim kaynağı olan hayvancılığı bitirmek ve Kürt halkını göçe zorlamak, koruculuğa mahkûm etmek amacıyla başta yayla ve meraların yasaklanması olmak üzere inkâr, imha ve asimilasyon politikalarını ısrarla sürdürmektedir”
Çiftçinin borcu yüzde 200 arttı
DEM Parti adına son olarak Dersim Milletvekili Ayten Kordu söz aldı. Kordu, şöyle konuştu: “Türkiye’nin tarım ülkesi olduğundan bol bol bahsediyoruz, bol bol söyleniyor ama çiftçiyi nasıl ithal ürünlerle bitirdiğinizi, bahçede sadece kendisi için domates ve salata eken insanlarımız bile nasıl bitirildiğini çiftçiliğin çok iyi bilmekte. İlk buğday tohumunun yeşerdiği, insanın ilk yerleşim yerinden biri olan Mezopotamya topraklarının binlerce yıllık temel faaliyeti olan tarım, AKP ve MHP’nin politikaları tarafından yok edilmekte ve geri dönüşü olmayan ciddi tahribatlara sebep olmaktadır.
Çiftçilerin girdi maliyetlerini düşürmek bir yana, her gün gübreye, mazota ve tohuma zam yapan bu iktidar çiftçiyi desteklemek bir yana, özellikle küçük ölçekli çiftçileri üretemez hâle getirmiştir. Bu tekçi zihniyetin Kürt sorunundaki çözümsüzlük ve güvenlikçi yaklaşımı, özellikle 90’lı yıllardan sonra meraların yasaklanması, köylerin boşaltılması sonucu özel güvenlikli bölge ilan edilerek göçe zorlanmış ve koruculuk dayatılmıştır. ‘Kürt’ü Kürt’e karşı kırdırma’ politikası yetmedi, kentlere göç etmek zorunda bırakılan, mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmaya giden Kürt işçiler ucuz iş gücü olarak ve güvencesiz olarak sömürülmekte ve ırkçı politikalarla linç politikalarına maruz bırakılmaktadır.”
AKP’nin çiftçi borçları açısından 2,5 milyar borçla devraldığı çiftçi borcu 500 milyarı geçtiğini belirten Kordu, “Çiftçinin borcu 200 kat daha artmış bulunmaktadır. Çiftçi borcundan dolayı ürününü henüz tarladayken yarı fiyatına satarak borçlarının bir kısmını kapatmaya çalışmakta, kalan borçlarını da bankalardan ve tefecilerden aldığı yeni bir borçla kapatmaya çalışmaktadır. Çiftçinin içinde bulunduğu bu borç çıkmazına çözüm üretmesi gereken AKP tam tersi bir yaklaşımla küçük çiftçiye yapılacak tarımsal destekleme ödemesinden DEDAŞ ve DSİ’nin elektrik ve su borcunu tahsil etmektedir” diye konuştu.
Çözüm önerileri
Kordu, partisinin çözüm önerilerini şöyle sıraladı: “Zaman kaybetmeden tarımsal üretim ve hayvancılığın içinde bulunduğu krizin çözülmesi için kooperatifler desteklenmeli, çiftçinin sorunlarına dönük çözüm önerileri dikkate alınmalıdır. Öncelikli olarak küçük ölçekli çiftçilerin borçları Hazine tarafından ödenmelidir. Özellikle çiftçilerin mazot ve gübre gibi temel girdilerinde bedelsiz destek verilmeli ya da buradan borçlandırma olmamalı ve ÖTV alınmamalıdır. Gençlerin tarıma yönelmesi, tarımsal üretim ve hayvancılık yapmaları şartıyla özel desteklenmeli, yine, köylerde ve kırsalda tarım yapan gençlerin ve kadınların sağlık ve emeklilik primleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Çiftçilere sağlanan desteklemeler, çiftçilerin öngörülebilir üretim planlaması yapmaları için destekleme programının en az beş yıllık periyotlarla yapılmasını, destekleme ödemelerinin belirlenen tarihlerde, düzenli bir şekilde gerçekleştirilmesini, özellikle hasat döneminde çiftçiye destekleme ödemelerinin verilmesini, çiftçinin hangi ürünü ne zaman ekeceğini ve maliyetlerini öngörebilmesini sağlamayı amaçlamaktadır.”
Kaynak:MA