Ekonomist Aydın Arı, hazırlanan 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nin yapısal sorunlara çözüm olmayacağını ve kaynağın yüzde 83’lük vergilerin deyine çalışanların sırtına yükleceğini söyledi
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde öğretim elemanı iken, 2018 yılında barış imzacısı olduğu için Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile ihraç edilen Ekonomist Aydın Arı, hazırlanan bütçeyi değerlendirdi. Türkiye ekonomisinde ciddi yapısal problemlerin yaşadığını belirten Arı, ekonomik kriz kıskacında hazırlanan Merkezi Yönetim Bütçesi’nin bu yapısal sorunlara bir çözüm olmayacağını ifade etti. Arı, nedeni ise Türkiye’nin hazırlanan bu bütçeyi karşılayacak bir ekonomiye sahip olmamasını gösterdi.
Mal ve hizmet üretemiyor
Kapitalizmin uzun dönemli ekonomik krizlerinden birinin 2008 yılında Türkiye’de yaşadığını söyleyen Arı, “Krizin bütün dünyaya olduğu gibi Türkiye’ye de çok büyük etkisi oldu. Türkiye ekonomisinin tüketim, yatırım ve ara mallarının büyük bir kısmı ithalata bağımlıdır. Türkiye ekonomisi nüfusun ihtiyaçlarını karşılayacak kadar mal ve hizmet üretemiyor. Üretemediği için de dışarıdan mal ve hizmetleri talep ediyor ve buna bağlı olarak döviz kurları yükseliyor. Ekonomik kriz aynı zamanda bir yönetmeme krizine dönüşüyor” dedi. Arı, kendi ihtiyaçlarını üretmeyen bir ekonomi söz konusu iken doların yükselmesi, yani yurt dışından gelen mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesinin kaçınılmaz olduğunun altını çizdi.
2020 öngörüsü
Ekonomist Arı, “2020 bütçesi GSYH’nin yüzde 25’i kadar büyüklükte. 1 trilyon 82 milyar liralık bir gelir söz konusu. Dolayısıyla Türkiye’de milli gelirin dörtte biri kadar bir bütçe var. Toplam bütçe ise 1 trilyon 456 milyar liradır. 1 buçuk trilyona yakın bir bütçeyi düşündüğümüzde çok ciddi bir rakam bu. Toplumun ihtiyaçları doğrultusunda planlandığını düşünürsek, Türkiye bu bütçeyi karşılayacak durumda değildir. Çünkü bütçenin 2021 yılında 250 milyar liraya yakın bir finansman açığı var. Yani 1 buçuk trilyon liralık bir harcama yapılması planlanıyor. Fakat bunun 250 milyarının gelir kalemi olmayan bir bütçe açığa var” dedi.
‘Vergi yükünü çalışan ödeyecek’
Bütçenin 68 programdan oluştuğunu ve bunun dağılımında en büyük payı sosyal güvenlik programı aldığına dikkat çeken Arı, “Sosyal güvenlik programına ayrılan bütçe 210 milyar lira civarında. Onun dışında hazinenin varlık ve yükümlülükleri programı (faiz ödemeleri) yer alıyor. Bütçede yerel yönetimlere 114 milyar TL ayrılmış. Bu iki bütçe toplandığında yüzde 23’üne tekabül ediyor. Ulusal savunmaya 88 milyar, toplum güvenliği adı altında polis gücüne 66 milyar ayrıldı. Bu da toplam 150 milyar ediyor” ifadelerini kullandı. Arı, güvenlik harcamalarına ayrılan payın dışında bütçede dikkat çeken bir diğer şeyin 180 milyarlık faiz giderleri olduğunu belirtti.
Hiçbir derde deva olmayacak
2021 yılı bütçesine dair daha şimdiden 240 milyarlık TL’lik açık vereceği öngörüsünde bulunulduğunu kaydeden Arı, son olarak şunları söyledi: “Bütçe kanunu, iktidara gelir toplama ve harcama yapması için bir meşrutiyet kazandırır. Bütçede yaklaşık olarak 1.3 trilyon TL’nin üstünde bir gelir toplayacağını ve 250 milyar lira açık vereceğini sunan bir hükümet var. Kadın cinayetleri, kadın istihdamı, sağlık çalışanlarına, eğitime ve tarıma önem verilmediği, bütçe böyle tasarlanmadığı için bunlara göstermelik paylar ayrılıp büyük kısmının birtakım faiz, sermaye giderlerine, yatırımlara, karayollarına, devlet su işlerine, şehir hastanelerine büyük paralar ayrıldığı için diğer meselelere deva olmayacağını söylemek daha doğru olur”
Kaynak: Esra Solin Dal/İzmir-MA