Mahkeme, Bursa Kirazlıyayla’da bilirkişi raporunu yok sayarken maden şirketinin doğa katliamına izin verdi. Erzincan’da ise ‘ÇED gerekli değildir’kararı ile maden sondajına halkın itirazını mahkeme kabul etmedi
AKP iktidara geldiği günden bu yana şirketlerin yararına tutum aldı. Doğanın yok olması pahasına şirketlerin önünü açıp tüm yasal engelleri ortadan kaldırdı. Enerji, inşaat, turizm ve madenler için her türden desteği veren iktidar son dönemde özellikle maden şirketlerinin her talebini yerine getirirken İdari Mahkemelerde bu anlayışa paralel olarak kararlar almaya başladı. Halkın ve doğanın üzerinde sermaye sömürüsü ve baskısı her geçen gün arttırılıyor. Özellikle madenciliği tüm Türkiye coğrafyasına yaymaya çalışan iktidar ne orman ne su havzası ne mera alanı ne de tarım arazisini umursuyor. Bu yağma sürecinin en belirgin iki örneği Bursa Kirazlıyayla ve Erzincan Kemaliye’de yaşanırken yurttaşlar bu yağma karşısında isyan ediyor.
Bursa’da devlet-şirket el ele
Bursa’nın Yenişehir ilçesi Kirazlıyayla köyünde jandarma koruması altında süren doğa yağmasına tepkiler dinmiyor. Bursa’nın Yenişehir ilçesine bağlı Kirazlıyayla köyünde Meyra Madencilik tarafından yapılmak istenen Çinko-Kurşun-Bakır Zenginleştirme Tesisi ve Atık Barajı Projesi’ne karşı açılan davanın ana duruşması 28 Ekim Çarşamba günü görülmüştü. Mahkeme, kararını şirketin lehine açıkladı. Bursa 1. İdare Mahkemesi ÇED kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verdi. Bilirkişi raporunda su kaynaklarına etki, depremsellik, flora üzerinde etki, tarım arazileri ve hayvancılık üzerinde etki ve atık yönetimine ilişkin değerlendirmeler köylülerin lehineydi.
Bilirkişi raporları yok sayılıyor
Ancak, bilirkişi raporuna rağmen mahkemenin, projenin olumsuz çevresel etkileri için alınan önlemlerin yeterli olduğuna karar vermesi dikkat çekti. Mahkemeler alması gereken kararlarında yetkin olmamaları nedeniyle bilirkişi atayarak rapor hazırlamasını istemektedir. Mahkeme bilirkişi atanmasında istedikleri kişileri bilirkişi atadığı bilinmektedir. Mahkemenin belirlediği bilirkişilerin hazırladığı raporlara uyması beklenirken, raporu yok sayarak şirket lehine karar verebilmesi mahkemelerin geldiği noktayı gözler önüne sermektedir.
Davalar öteleniyor
Köylüler tarafından açılan bir başka davada ise yine mahkemenin verdiği karar şirketi kollayan içerikte olduğu görüldü. 11 Aralık Cuma günü Bursa 3. İdare Mahkemesi’nde maden şirketinin ‘Orman izinleri’ iptal davasında davayı ileri tarihe atıp duruşma yapılmasına karar vermesi orman katliamının devam etmesini destekler nitelikte. Mahkemenin bilirkişi incelemesi yapmadan duruşma kararı vermesi tepki çekti. Bursa Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonu Başkanı Av. Eralp Atabek, karar üzerine açıklamalarda bulundu.
Mahkemeden ihlal var!
Türkiye’deki genel sorunlardan birinin ‘ormansızlaşma’ olduğunu işaret eden Av. Eralp Atabek, mahkemenin burada bilirkişi incelemesi ve keşif yapmaya gerek görmeden duruşma kararı vermesini eleştirerek, “Saha görülmeden, bilimsel çalışma yapılmadan, Orman Müdürlüğü’nün dayanak aldığı raporlar analiz edilmeden duruşma aşamasına gelinmemesi gerektiğini” belirtti. Duruşmaya Kirazlıyaylalıların ve davaya müdahil olan TMMOB avukatı Aslı Ekve ile birlikte katıldıklarını söyleyen Atabek, “Bölgedeki ağaçların nasıl tıraşlandığını, nasıl kesildiğini gösterdik ve bilirkişi heyetinin zorunlu olduğunu, bunun da Anayasa Mahkemesi’nin adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin örnek vererek talepte bulunduk” dedi.
Dere yatağına beton döküldü
Mahkeme süreçleri devam ederken şirket, doğa katliamını kesintisiz sürdürürken dere yataklarına beton döktüğü görüldü. Ormanlık alanda dereyi besleyen yatağa dökülen betonu gören Kirazlıyaylalılar, maden şirketine yönelik olarak, “Hani bunlar çevreciydi, dere yatağını betonla doldurmuşlar” diyerek tepki gösterdi. Köylüler, “Bizi buralara normalde sokmuyorlar. Bugün hatta bir tanesi geldi ‘Sizin burada ne işiniz var. Sahayı terk edin’ dedi. Dere yatağına beton döküldüğünü gördük” diyerek tepki gösterdi. Yenişehir Çevre Platformu Üyesi Şafak Şenel Erdem ise Sarıyer Deresi’ni besleyen kolun betonla kurtulduğunu, şirketin suç işlediğini söyledi.
Erzincan’da doğa katliamı
Erzincan İliç’te uzun yıllardır altın madeni doğal yaşamı altüst ederken madencilik alanını daha da genişletme çalışmaları yürütülüyor. Erzincan’ın neredeyse tamamının maden sahası olarak işaretlenmiş olması dikkat çekiyor. Erzincan’ın Kemaliye ilçesinde, endemik bitkileriyle ünlü, sınırları Malatya ve Sivas’a kadar uzanan Sarıçiçek yaylasında maden aramak için 250-300 metrelik kuyular açılmaya başlandı. Arama yapan şirketin bu kuyular için ‘sondaj değil’ açıklaması ise köylülerce yalanlandı. Köylülerin Erzincan İdare Mahkemesi’nde açtıkları yürütmenin durdurulması talepleri mahkemece reddedildi. 100 bine yakın koyun ve keçinin otlatıldığı, bölgenin su kaynaklarının olduğu yaylada madencilik yapılmasına karşı çıkan köylüler ise isyan ediyor.
‘ÇED gerekli değil’
Eski adı ‘cennet gibi güzel bahçe’ anlamına gelen Eğin’in ismi sonradan Kemaliye olarak değiştirilmişti. Kemaliye ilçesinin Gözaydın köyünde Demir Madeni Karotlu Sondaj araması için bir şirkete Valilik ‘ÇED gerekli değildir’ kararı ile izin verirken şirket ruhsatını geçen yıl ‘Fimar Madencilik İnşaat Akaryakıt Turizm Tarım Seracılık Hayvancılık Gıda Ürünleri Ticaret Sanayi’ şirketine devretmişti. Yeni şirketin maden aramalarına başlaması üzerine Ağıl Köyü Muhtarlığı ve diğer köylüler, Erzincan İdare Mahkemesi’ne yürütmeyi durdurma istemiyle dava açtı.
Sondaj değil delikmiş!
Dava dilekçesinde, sondaj faaliyetinin Sarıçiçek platosunun tamamını kapsadığı, bölgenin zengin bitki ve endemik türe sahip olduğu, Malatya ve Sivas’tan gelen 100 bine yakın koyun ve keçinin otladığı, üretilen peynirin bölge ekonomisine önemli katkılar sağladığı, bölgenin su ihtiyacının yayladan karşılandığı vurgulanarak madenciliğin orman alanlarına, hayvancılığa, su kaynaklarına ve endemik bitkilere zarar vereceğine dikkat çekildi. Şirket ise mahkemeye gönderdiği savunmada, sondaj faaliyeti yapılmadığı, 15 Eylül’den itibaren karot numunesi tespit etmek için bölgede 250-300 metre derinliğinde, 9 santimetre çapında delik açıldığı bildirildi.
TEMA üyesinden inciler
TEMA üyesi şirket temsilcisinin köylülere, ruhsat kapsamında, 33 ayrı noktada sondaj çalışması için izinlerinin olduğunu söyledi. Sadece iki ayrı ve birbirlerine 50-100 metre mesafedeki noktalarda çalışma yürüteceklerini belirterek, “Siz bize yardımcı olursanız biz de size her adımımızı önceden bildiririz ihtiyaç durumunda iş veririz. Ya da işçi ihtiyacımızı köylülerden karşılarız. Ben TEMA üyesiyim. Çok doğaseverim. Sizi ve muhtarları Sivas ve diğer maden alanlarına geziye götürmek isterim” sözleri şirketlerin köylüleri ikna etmek amacıyla söylediği yalanlardan olması dikkat çekti.
EKOLOJİ SERVİSİ