Burgazada’da 1. derece doğal SİT alanı olan Marta Koyu’nun Silahtarağa Vakfı tarafından özel bir şirkete kiralanmasıyla başlayan çevre tehdidi büyüyor. Toplam 58 dönümlük bir koruma alanı olan Marta Koyu, 9 günlük bayram tatili boyunca yasadışı biçimde kurulan çadırlar, plastik şezlonglar ve rastgele atılan çöplerin işgaline uğradı. Doğal yapısıyla İstanbul’da eşsiz bir konuma sahip olan Marta Koyu’nu korumak için Burgazadalıların oluşturduğu sivil bir inisiyatif olan Marta Koyu Dayanışması, bu tehlikeli gelişmeye yönelik açıklamada bulundu.
Marta Koyu işgal edildi
Marta Koyu Dayanışması yaptığı açıklamada, “Marta Koyu’nda yer alan makiler, ötücü kuşların göç yolunda dinlenmelerini sağlıyor, sudaki deniz çayırları ise deniz canlılarının en önemli yaşam alanını oluşturuyor. Bilim insanları, bu koyun İstanbul çevresinde korunması gereken en önemli yaşam alanlarından biri olduğunu dile getiriyor. Ancak Marta Koyu’nda bayram boyunca bir işletmeci tarafından yasadışı biçimde onlarca çadır kurduruldu ve bunlardan ücret alındı. Kıyı Kanunu yok sayılarak, bütün kıyı şeridi şezlonglarla kapatıldı” diye belirtildi.
Tehlikeye dur denmeli
Marta Koyu Dayanışması açıklamanın devamında, “Koy, binlerce günübirlik ziyaretçinin çevreye rastgele attığı çöplerle doldu. Kurulan elektrik sistemi ve çadır çevrelerinde yakılan ateşler, orman yangını tehlikesini artırıyor. Marta Koyu Dayanışması olarak elimizde kalan bu son doğal zenginliği korumada kararlıyız. Bunun için, yerel ve merkezi yönetim nezdinde girişimlerimiz ve iletişimimiz sürüyor. Tüm duyarlı İstanbullulardan talebimiz, dayanışmamıza destek olmaları ve bu çevresel tehdide dur demeleridir” denildi.
Marta Koyu’nun önemi
Marta Koyu, İstanbul yakınlarındaki en önemli deniz çayırlarına, doğal zenginliğe sahip bir alan. Deniz çayırları oksijen üretir, kıyı erozyonunu engeller, suda askıda bulunan partikülleri önler ve suyun ışık geçirgenliğini artırır. İstanbul Üniversitesi Biyoloji Bölümü, Hidrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Cem Dalyan, “Marta Koyu’ndaki deniz çayırları birçok açıdan önem taşıyor. Öncelikle, balık yavrularını koruma alanı oluşturuyor. Ayrıca Marta Koyu’nda 5-6 metre derinlikten sonra, kum zemin üzerinde yayılan ufak taşlar var. Bunlar, aralarda yaşamayı seven, özellikle omurgasız türler için muhteşem bir yaşam alanı. Ve sanki şöyle bir şey yapılmış: Marta Koyu’na birisi gelmiş, deniz nasıl daha güzel olur demiş, oturmuş düşünmüş ve aşağıda onu uygulamış. Bu nedenle, çok acil olarak Marta Koyu koruma altına alınmalı. Yoksa biyoçeşitliliğimizin büyük bir kısmını çok yakın bir zamanda kaybedeceğiz” açıklamalarında bulundu.
EKOLOJİ SERVİSİ