PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride ve disiplin cezasına dikkat çeken HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Bu ceza neden 2005 ve 2009 yılları arasında uygulanmamıştır da şimdi uygulanmaktadır. Tecrit içerisinde tecrit uygulaması kabul edilemez” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan ve HDP Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir, İmralı Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın aile görüşlerinin “disiplin cezası” gerekçesiyle, avukat görüşlerinin ise 5275 Sayılı Yasanın 59/8 maddesi uyarınca 6 ay süre yasaklanmasına ilişkin HDP İstanbul İl binasında basın toplantısı düzenledi.
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Hem HDP Genel Merkezi olarak hem İmralı Heyeti Üyesi olarak, Sayın Öcalan’ın avukatlarının görüşme talebine karşılık verilen bir disiplin cezası üzerine basın toplantısı yapma gereği duyduk. 6 Eylül 2018 tarihinde avukatların Sayın Öcalan’la görüşmek için verdiği başvuru dilekçesi reddedilmiş, gerekçe olarak Sayın Öcalan’a verilen disiplin cezası gösterilmiştir. Yine İmralı Cezaevi’nde kalan diğer tutsaklara da aynı gerekçelerle avukatları ile görüşme taleplerinin reddedildiği bildirmiştir. Özellikle 6 Eylül 2018 tarihinde verilen karar ile avukat ve ailesi ile görüşmesinin 6 ay boyunca yasaklanması kararını manidar buluyoruz. Hakimliğin 2 Mart 2018 tarihli kararında yazılı iletişim, ziyaretçi girişi ve telefon görüşlerinin yasaklandığı avukatlara bildirilmişti. Sayın Öcalan hakkında 2005 ve 2009 tarihleri arasında verilen 11 ayrı hücre cezası, 2009 yılındaki 156 sayfalık mektubuna dair disiplin kurulu kararı yasaklamaya gerekçe gösterilmiştir. Yine Sayın Öcalan’ın görüşlerinin kamuoyu ile paylaşmasının kamuoyunda gündem yaratması başvurunun reddedilmesine gerekçe gösterilmiştir” diye konuştu.
‘İmralı sıradan bir cezaevi değildir’
Sayın Öcalan tecrit içinde tecrit yaşamaktadır” diyen Buldan, “Sayın Öcalan sıradan bir insan, İmralı da sıradan bir cezaevi değildir. Sayın Öcalan’ın Kürt halkı üzerindeki, Türkiye kamuoyu üzerindeki etkisini, barış ortamının yaratılmasındaki katkısını biliyoruz. Sayın Öcalan bir kez daha tecrit içerisinde başka bir tecride maruz kalmıştır. Sayın Öcalan 20 yıldır tecride maruz kalıyor ve çok farklı şekillerde tecritle karşı karşıya kalmıştır, uzun süre ailesi ile siyasi heyetlerle, avukatlar görüşme yaptırılmamıştır. Barış ve müzakere süreci ile birlikte görüşmeler başlamış, avukat ve aileler görüşme yapmıştır. Ancak uzun süredir görüşmelerin kesildiğini ifade edebiliriz” dedi.
CPT’ye çağrı
Yetkililere, “Bu ceza neden 2005 ve 2009 yılları arasında uygulanmamıştır da şimdi uygulanmaktadır” diye soran Buldan, “Bizler adaletin olmadığını biliyoruz, ancak Sayın Öcalan’a 13 yıl aradan sonra avukatları ile görüşmesinin engellenmesini manidar buluyoruz. CPT başta olmak üzere Avrupa’daki kuruluşlara Sayın Öcalan’ın durumuna ilişkin bir an önce girişimde bulunma çağrısı yapıyoruz. Bir insan avukatları ile, ailesi ile görüşmeyecek ve disiplin cezası alacak… Bu durum, Türkiye’deki hukuki durumu da ortaya koymaktadır. Bu disiplin cezasına dair, Adalet Bakanlığı’ndan cevap bekliyoruz. Bu talebimizi hem Hükümet’e hem Adalet Bakanlığı’na iletiyoruz. Ortadoğu’daki, Türkiye’deki gelişmeler bütün bunlar bir an önce Sayın Öcalan’la görüşmelerin başlatılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bir kriz ve kaos yaşayan Türkiye’nin, Öcalan’la görüşüldüğü takdirde bu krizlerden çok kolay çıkacağını biliyoruz. Görüşmeler devam ettiği sürece bu kriz ve kaosların yaşanmadığına tanıklık ettik. Darbe girişimi İmralı kapılarının kapatılması ile gerçekleşti, Sayın Öcalan bu konuda uyarıcı olmuştur” diye konuştu.
‘Tecrit içerisinde tecrit uygulaması kabul edilemez’
Tecridin bir insanlık suçu olduğunu dile getiren Buldan, “En fazla İmralı Cezaevi’nde uygulanmıştır. Tecrit içerisinde tecrit uygulaması kabul edilemez. Hem HDP olarak hem İmralı heyeti adına ifade etmek isterim ki Sayın Öcalan üzerindeki tecrit bir an önce kaldırılmalıdır” dedi. Buldan, “Bütün bu soruların cevabını Kamu Güvenliği Müsteşarlığı’ndan ve Adalet Bakanlığı’ndan bekliyoruz. Müsteşarın barış ve müzakere sürecinde yapılan görüşmelerin tanığı olduğu için sorumlu olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Kaynak: MA