HDP Eş Genel başkanı Pervin Buldan, Amasra’da yaşanan maden katliamına ilişkin ‘AKP MHP iktidarının bu ülkeyi nasıl işçi mezarlığına çevirdiğine tanığız’ dedi
HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, Meclis’teki grup toplantısında açıklamalarda bulunuyor. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin Meclis’teki grup toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. Buldan’ın gündeminde sansür yasası ve Bartın’da yaşanan maden katliamı vardı.
Buldan, Bartın’da yaşanan maden katliama ilişkin “Bu kesinlikle bir kaza değil, göz göre göre gelen cinayettir. Hayatların yok olup gitme nedeni denetimsizlik, cezasızlık, kâr hırsıdır. AKP MHP iktidarının yönetim zihniyetinin bu ülkeyi nasıl işçi mezarlığına çevirdiğine tanığız” dedi.
Son bir yıl içinde 1359 işçi hayatını kaybettiğini vurgulayan Buldan, “ AKP Genel Başkanı, bütün boyutlarıyla soruşturulacağını söylüyor ve kader planı diyerek katliamı meşrulaştırma çabasına giriyor.” İfadelerini kullandı.
Sansür yasasına ilişkin ‘Seçimler öncesi iktidarlarının yolsuzluk ve rüşvet ifşaatları ortaya serilmesin diye kendilerince önlem alıyorlar’ diyen Buldan “Kendi çöküşlerini durduramayacaklar, rüşvet ve yolsuzlukların ortaya çıkmasını engelleyemeyecek” dedi.
Buldan’ın konuşmasından öne çıkan bazı bölümler şöyle:
Sayıştay raporu ve cezasızlık
“Cezasızlık politikası maden şirketlerini cesaretlendiriyor. Sayıştay denetimlerinde tespit edilen risklerle ilgili olarak Türkiye Taş Kömürü İşletmesine uyarılarda bulunulmuş ama gereken yapılmadı. İşçinin canı azalabilir ama kâr azalmasın! Bu iktidarın zihniyeti budur. AKP Genel Başkanı hamdolsun 24 saat geçmeden 41 şehidimize ulaştık dedi! Konuştukça batıyorlar! 41 can yaşamını yitirmiş, sizin hesabınız onlara ulaşım saati! Bari konuşmayın, susun, bu kadar canın yitirilmesine saygı duyun! Bu ülkenin Cumhurbaşkanı yaptıklarıyla övünüyor,
‘Amasra’yı unutmayacağız’
İnsan yaşamını öncelikli görmeyen bu zihniyeti herkes iyi tanımalıdır. Asıl mücadele edilmesi gereken bu zihniyettir! Biz HDP olarak bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız ve kapatılmasına izin vermeyeceğiz. Yaşamını yitiren bir madencinin eşi, ‘bu bir cinayettir, üzerini örtmeyin’ diye haykırdı, biz de söz veriyoruz; Amasra’yı unutmayacağız, unutturmayacağız, üzerinin örtülmesine izin vermeyeceğiz. İktidarın kurduğu sömürü karteline karşı emekçilerin yönettiği düzeni yaratmak zorundayız.
‘Yutan saray’
Yaşadığımız yoksulluğun, ölümlerin, adaletsizliğin nedeni AKP MHP iktidarının oluşturduğu büyük rant ve talan düzeni. Kirlilik artık halının altına sığmayacak boyutta. Sayıştay raporları çürümenin boyutlarını ortaya koyuyor. Bartın’da iş güvenliğine gelince kaynak yok, başka yere gelince çok! Merkez Bankası bürokratları için hukuka aykırı şekilde yapılan 45 milyon liralık özel sağlık sigortası için bolca para var, TMSF bürokratlarının 18 milyonluk sağlık giderine para var, işçinin can güvenliği için kaynak yok!
Yandaş enerji dağıtım şirketleri, AR-Ge faaliyeti adı altında 117 milyonluk harcamasını usulsüz şekilde faturayı halka yansıttı. 2010 yılından beri orman sınırları dışına çıkarılan alan, toplam 6 milyon 194 bin hektardır. Yani, 2 büyük ölçekte şehir kadar orman arazisini rant düzenine kurban etmiş durumdalar. Boşuna ‘yutan Saray’ demiyoruz! Halkın geçim kaynaklarını yutan bir Saray’la karşı karşıyayız.”
Sansür yasası
Güya yalan haber nedeniyle kamuoyu endişe ve paniğe sürükleniyormuş. Elbette bu da yalan, yasa metninin kendisi de yalanlarla dolu bir metindir. Asıl endişeye kapılan iktidar, kaybedeceklerini korkuyorlar, gerçekler gün yüzüne çıktıkça korkuyorlar. Seçimler öncesi iktidarlarının yolsuzluk ve rüşvet ifşaatları ortaya serilmesin diye kendilerince önlem alıyorlar. Kendi çöküşlerini durduramayacaklar, rüşvet ve yolsuzlukların ortaya çıkmasını engelleyemeyecek. Konuşan, itiraz eden, hesap sorun bir toplumu, demokratik siyaseti karşılarında görmeye devam edecekler.
Deniz Poyraz davası
Bunların haksızlıklarını anlatmaya her yerde devam edeceğiz. Geçen hafta Deniz Poyraz’ın duruşmasında yaşananlar, bu ülke gerçeğini ortaya koydu. İzmir’de adaletin giremediği duruşma salonuna biber gazı girdi. Kolluk güçleri katılımcılara, aileye gaz sıktı. Kardeşine şiddet uygulandı. Davayı Şakran’a taşıdılar. Şakran’da da insanların yüzüne, gözüne gaz sıkıldığına tanıklık ettik. Bütün bunları katilin ve arkasındakilerin güçlü olduğunu göstermek için yapıyorlar. Katil, ifadesinde ‘kapatma iddianamesinde benim bu cinayeti neden işlediğim yazıyor’ diyerek kimlerden güç aldığını itiraf etmiş durumda. Katil kesinlikle yalnız değil, arkasında Ankara vardır. Belli odaklar vardır. Onun Ankara’da sahipleri ve ortakları vardır. Bu elin bir parmağı İzmir’de Deniz’i katlederken ortaya çıktı, diğer parmağı ise kapatma davasını organize etti.
Poyraz’ı, Nagehan’ı ve işçileri katleden mekanizma aynı
Bu savaş ve talan düzeninin bedelini sadece Kürt halkı değil, tüm toplum ödüyor. Deniz Poyraz’ı ve Nagehan’ı katleden mekanizma ile işçileri ölüme gönderenlerin güç ortaklığı olduğunu biliyoruz. Roboski katliamı ile Soma ve Bartın katliamı ile doğrudan bir bağ var. Bu ortaklığın adı, emek ve emekçi düşmanlığı, Kürt düşmanlığı, kadın düşmanlığıdır. Bu, kan ve rant ortaklığıdır. Tecrit ve işkence ortaklığıdır aynı zamanda.
Güven’e ceza
Leyla Güven’e 11 yıl 7 ay intikam cezası yaptılar. Gerekçe, propaganda yapmak. Onun tek yaptığı barış ve demokratik hakkını savunmaktır. Hukuğu çiğneyerek faşizm propagandası yapıyorlar. Bu ülkede barış ve özgürlük talepleri kelepçeliyse, Kürt sorununa çözüm arayışları tecrit altındaysa, cezaevleri işkencehaneye dönüştürülmüşse; savaş ve talan siyasetinin beslendiği yer bu zihniyettir.
Bütçe teklifi
Dün 2023 yılı bütçe teklifini açıkladılar. Savunma adı altında savaş politikalarına ayrılan pay 468,7 milyar TL’dir. 2022 bütçesinin tam iki katıdır. Yine bütçede, faiz giderlerine ayrılan kaynak 565,6 milyar liradır. Faize karşı olduğunu söyleyen iktidar, faiz lobisine dönüşmüş durumdadır. Bütçelerinde faiz lobisi var, savaş lobisi var. Ama halk yok. Emekçi yok! İşçi, kadınlar, gençler, yoksullar, emekliler yok! Bunun adı yokluk bütçesidir! Ama bir adı daha var. Yolcu Abbas’ın gidiş bütçesidir! Bu böyle sürmeyecek, gidecekler. Göndereceğiz, bunların gidişinden başka çaremiz yok. Türkiye halkları karar verdi AKP-MHP ortaklığını gönderecek. Veda bütçeleridir! Bu böyle sürmeyecek! Bunları göndereceğiz!”
Emek ve özgürlük ittifakı
HDP, Kürd’ün, Türk’ün, Alevi’nin, Ermeni’nin, Süryani’nin, Laz’ın, Çerkes’in, Pomak’ın, Arabın, Çerkes’in, Roman’ın, her kimlik ve inançtan toplumun barış içerisinde eşitçe bir arada yaşayabilme imkânının olduğunu ortaya çıkarmıştır, bir kez daha herkese göstermiştir. HDP, Türkiye halklarının ortak demokrasi gücüdür. Demokrasi güçleriyle oluşturduğumuz emek ve özgürlük ittifakını daha da genişleterek, Türkiye’nin en güçlü toplumsal ittifakı haline getireceğiz. Biz Türkiye’nin tüm sorunlarının çözümünde kilit bir noktadayız ve talibiz. İddialıyız ve aynı zamanda kararlıyız.”
ANKARA