Garzan Mezarlığı’ndan çıkarılan oğlunun kemiklerini teslim alan Demir, savcının kendilerine ‘Neden bir kemiğin peşine düştünüz?’ dediğini belirterek, ‘Onların kemik dediği bizim çocuklarımız’ dedi
Bitlis’in Yukarı Ölek (Oleka Jor) kırsalında bulunan Garzan Mezarlığı’ndan 19 Aralık 2017’de çıkarılan PKK’lilere ait 267 cenaze, DNA eşleşmeleri yapılacağı iddiasıyla İstanbul Adli Tıp Kurumu’na (ATK) getirildi. Süreç içerisinde 18 cenaze ailesine teslim edildi. 18 cenazeden en son ailesine teslim edilen 2 cenazeden biri olan Cengiz Demir’in kemiklerini bin bir zorlukla alan ailesi, yaşadıkları süreci Mezopotamya Ajansı’ndan Arjin Dilek Öncel ve Fahrettin Kılıçan’a anlattı.
‘Kumların içine koymuşlar’
1999 yılında PKK’ye katılan Cengiz Demir (Sami) PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tek taraflı ateşkes çağrısından sonra sonbahardaki geri çekilme sürecinde yaşamını yitirir. Garzan Mezarlığı’na defnedilir. Anne Hayriye Demir, Garzan Mezarlığı’na yönelik saldırı haberini televizyondan öğrenir. Saldırı haberinden sonra oğlu Cengiz’in cenazesini almak için girişimlerde bulunur. Önce Diyarbakır Savcılığına giden anne Demir, buradan da Bitlis’e yönlendirilir. Bitlis’te kan örneği verdikten sonra DNA eşleşmesi sonucu aileye cenazelerini almaları için bilgi verilir. Sarıyer’deki Kilyos Kimsesizler Mezarlığı’ndan alınan kemiklerin zarar gördüğünü ve kırıldığını belirten anne Demir, “Ben hastalıklarımdan dolayı gidemedim. Oğlum ve kızım gidip cenazeyi aldı. Gittiklerinde sandıkların için de cenazelerle karşılaşıyorlar. Kimsesizler Mezarlığı deniliyor ya, orası mezar değil. Kemikleri kumların içine koymuşlar. Birçok kemik kırılmış. Yine çocuklarım cenazeyi almak isterken, bin bir zorluk ile karşılaşıyorlar. Kızım gidip savcı ile görüşüyor. Savcıya ‘Bize zorluk çıkarıyorlar’ diyor. Savcı ise ona, ‘Neden bir kemiğin peşine düştünüz, ne yapacaksınız?’ diye tepki gösteriyor. Onların kemik dediği bizim çocuklarımız” ifadesinde bulundu.
‘İmamları tehdit ettiler’
Oğlunun kemiklerini büyük zorluklarla aldığını belirten Demir, “Cenazeyi Fis Mahallesi Camisi’ne getirdik. Askerler köyü ablukaya almıştı. 4 zırhlı araç bekliyordu mezarlıkta. Ben kemikleri yıkayıp kefenleyip gömmek istedim. Ancak köyün imamı cenazemizi yıkamak istemedi. Görevden atılmakla tehdit edilmiş. Başka imamlar geldi. Kemikleri düzeltip kendi ellerimle yıkadım. Kefenledim, sonra gömdüm oğlumu” diye belirtti.
‘Yapılan vahşettir’
2017 yılından bu yana oğlunun kemiklerinin peşinde olan anne Demir, yaşananları “vahşet” olarak tanımlayarak “Kimsenin hakkı yok cenazelere bu işkenceyi yapmaya. Bu durumu kimsenin kabul etmemesi gerekirdi. Çocuklarımızın kemikleri idi onlar. Bu halk 40 yıldır zulüm görüyor devletten” diyerek tepki gösterdi. 1983 yılında Fis köyünden gördükleri devlet baskısı sonucu Adana’ya göç ettiklerini anlatan Demir, diğer çocukları ve eşinin de yıllarca baskı ve işkence gördüklerini, çocuklarının gördükleri baskıya karşı PKK’ya katıldıklarını söyledi. Demir, son olarak ailelere cenazelerini almaları konusunda çağrıda bulundu.
DİYARBAKIR