HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, mezarlara dönük saldırılara tepki göstererek, bu suça ortak olmama çağrısında bulundu
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, gündeme dair basın toplantısı düzenledi. Bütün dünyada yaşanan salgın kriziyle son günlerde yavaş yavaş normalleşme sinyallerinin verildiğini belirten Başaran, “Türkiye’de normalleşme nedir” diye sordu. Başaran, “Çünkü maalesef 5 Nisan 2015’te Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin mutlaklaştırılmasından bu yana; AKP-MHP ittifakının Kürt sorununun demokratik yollardan çözmekten vazgeçip, çatışmacı, savaş siyasetini devreye koymasıyla Türkiye’de normaller, uluslararası standartlardan, insan onurundan, ahlaktan, vicdandan, bütün inançlardan uzak bir şekilde seyrediyor” dedi.
PKK Lideri Öcalan ile 2013-2015 tarihleri arasında yapılan görüşmeler neticesinde Türkiye’de barış ihtimali ortaya çıktığını anımsatan Başaran, şunları söyledi: “Ama maalesef savaş, cenazeler üzerinden, bedenler üzerinden başlatıldı. Bu savaşın Ekin Van üzerinden, bir kadın bedeni üzerinden başlatıldığını, cenazeye işkence yapılarak sosyal medyada paylaşıldığını hepimiz biliyoruz” dedi. Başaran, mezarlıklara yapılan saldırılara değindi. 21. yüzyılda mezarlara karşı saldırının tek örneğinin IŞİD olduğunu belirten Başaran, “Bugün Türkiye’de AKP iktidarı IŞİD uygulamalarıyla mezarlıklara saldırıyor” diye konuştu.
Soylu itiraf etti
90’lı yıllarda cenazelere dönük işkence uygulamalarının devletin derin güçleri tarafından yapıldığını ve bunun sahiplenilmediğini anımsatan Başaran, “Ama birkaç gün önce Süleyman Soylu’nun açıklamasını dehşetle izledik. Bu da kötülüğün sıradanlaşması, işkencenin normalleşmesi olarak tarihe geçti. Soylu, ‘Lime lime edilsin ve sosyal medyada paylaşılsın’ dedi. Bu, yapılanın itirafıdır. Defalarca suç duyurusunda bulunmamıza rağmen AKP yargısının da bu işkencelere cezasızlık politikasıyla göz yumduğunu, teşvik ettiğini gördük” dedi.
‘Nefret pompalıyor’
“Bütün inanç ve uluslararası hukuk kurallarına göre ölümden sonra suçun kalmayacağı yaklaşımına rağmen ahlaka, vicdana göre suç olan, günah olan bir uygulama var” diyen Başaran, “Ama Diyanet İşleri Başkanı belli kesimler üzerinden topluma nefret pompalarken, belli kesimleri hedef gösterirken, fetvalarında düşmanlaştırıcı, nefret söylemi üretirken, en yapması gereken şeyi yapmıyor. Diyanet İşleri Başkanı’na sesleniyoruz buradan, daha yüksek sesle de sesleneceğiz: İslam inancında mezarlığa saldırı var mıdır? İslam inancında cenazeye işkence var mıdır? İslam inancında ölü üzerinden aileye işkence var mıdır? İslam inancında ölünün yasını engellemek var mıdır? Dini vecibelerini engellemek var mıdır? Kefensiz, zorla gömülme var mıdır? İşte bugün bu Ramazan günlerinde, bütün toplumda hassasiyet oluşmuşken, Diyanet İşleri Başkanı’nın buna cevap vermesi lazım” ifadelerini kullandı. Bütün toplumsal kesimlere çağrıda bulunan Başaran, “Bizi bu suça ortak olmaya çağıranlara, sessizlikle onayımızı almaya çalışanlara, ‘biz bu suça ortak olmayalım’ diyelim” şeklinde konuştu. Savaşa karşı çıkmak, barışı örgütlemek gerektiğini vurgulayan Başaran, “Çocuğunun mezarı başında ‘ben çocuğumun mezarı tahrip edilmesin diye nöbet tutuyorum’ diyen annenin sessiz çığlığını yükseltelim” dedi.
Kadın düşmanı siyaset
İktidarın bir taraftan savaşı yürütürken bir taraftan da kendi ideolojisine göre inşa etmek istediği sisteme dikkat çeken Ayşe Acar Başaran, Meclis’e yeni gelecek bir kanuna işaret ederek, şöyle dedi: “Bu da aslında iktidarın yürüttüğü siyasetin militarist, muhafazakarlaştıran, savaşçı, kadın düşmanı siyasetin bir parçası. Erken yaşta evlilik adı altında getirmek istedikleri taciz yasasıyla aslında kadınları küçük yaşta eve kapatma siyasetini, tacizi-tecavüzü meşrulaştırma siyaseti gün be gün Türkiye’yi içine koydukları bu muhafazakarlaştırma siyasetinin bir parçası olarak karşımızda duruyor. Bu getirmek istedikleri taciz yasasına da en sert biçimde muhalefet edeceğimizi, bunun karşısında bütün kadınlar olarak kazanılmış haklarımızı, kurmak istediğimiz eşitlikçi, özgürlükçü, kadın özgürlükçü sisteme saldırıların karşısında daha yüksek sesle sesimizi yükselteceğimizi, bu kanunun geçmemesi için nasıl ki 2017 yılında getirmek istediklerinde çok sert bir kadın ortaklaşması ittifakı ile geri adım attırdıysak yine getirecekleri bu kanunun Meclis’ten geçmemesi için ortak ittifakla bu mücadeleyi yürüteceğiz.”
DİYARBAKIR