Bazen her şey basit gibi görünen bir yerden başlar ve arkası gelir. Samas, Mora ve Johnson… Kafa kafaya verip zor bir yükün altına girdiler: Vietnam halkını öldürmeyeceğiz! Ama çok değil, üç yıl sonra o tohum filiz verdi
Arif Mostarlı
Tüm cesur Amerikalılar gelin ve beni dinleyin,
Bu 20. yüzyılda beş dakikanızı ayırabilirseniz
Size gerçek bir hikâye anlatacağım
“Fort Hood Üçlüsü” dedikleri üç ABD askeri hakkında.
Amerikan halk şarkıcısı Pete Seeger söylüyor. Şarkının adı “Ballad Of The Fort Hood Three.”
“Fort Hood Üçlüsü” diyorlar onlara. Üç Amerikalı asker: James Johnson, David A. Samas ve Dennis Mora. Üçü de Vietnam’a gitmeyi, Vietnam halkıyla savaşmayı reddettiler ve başlarına gelmeyen kalmadı. Kötü örnektiler çünkü.
Üçü de, Fort Hood üssündeki 2. Zırhlı Tümen’deydiler. Üçü de işçi sınıfı kökenliydi. Johnson New York Harlem’den bir siyahtı. Babası doğrudan postayla çalışırken, annesi o kadar uzun saatler çalışarak haftada 35 dolar kazanıyordu ki, aile onu “nadiren görüyordu.” Kısa süre sonra okulu bırakıp veznedarlığa başladı.
Mora, Porto Riko’luydu ve o da Harlem’de yaşıyordu. Her zaman savaş karşıtı hareketin içindeydi ve askere alındığı gün bile askerlik şubesi önünde savaş karşıtı broşürler dağıtmıştı. Yoksul bir aileden geliyordu ve “Bildiğim tek savaş İspanyol Harlem’indeki yoksulluğa karşıdır” diyordu.
Samas ise Litvanyalıydı, bir kamyon şirketi çalışanının oğlu olarak West Coast’ta büyüdü. California’daki Bakersfield Lisesi’nden mezun oldu. Askere alındığında Chicago’da yaşıyordu.
Savaşmayacağız
Vietnam’a gönderileceklerini öğrendiklerinde, 30 Haziran 1966’da New York’ta ortak bir açıklama yaptılar. Diğer ikisi tutuklanmış olduğu için 40’tan fazla kameraman, muhabir ve savaş karşıtı eylemcinin karşısında Dennis Mora’nın okuduğu açıklamada açıkça şunlar söyleniyordu: “Amerikan askerleri olarak konuşuyoruz. Böyle hisseden tek askerin biz olmadığımızı bilecek kadar uzun süredir ordudayız. (…) Kararımızı verdik. Bu haksız, ahlaksız ve adaletsiz savaşın bir parçası olmayacağız. Bir imha savaşının parçası olmak istemiyoruz. Vietnam’a gitmeyi reddediyoruz!”
Mora, bununla da yetinmiyor ve “Vietnam’daki tek yabancı gücün ABD olduğunu ve Vietnam Kurtuluş Cephesi’nin halkın çoğunun desteğine sahip olan yerli bir güç olduğunu” söyleyerek, Vietnam halkının kendi kaderini tayin hakkına sahip olduğunu da vurguluyor.
Daha sonra, 7 Temmuz 1966’da konuşacağı etkinliğe yaklaşık 800 kişi katıldı. Samas, Mora ve Johnson yolda tutuklandılar. Ama Johnson’ın konuşmasını erkek kardeşi, Dennis Mora’nınkini de eşi okudu.
Muhteşem geri dönüş
Sonrası uzun hikâye. Ordu şaşkındı. Askeri mahkeme, bir emrin yasa dışı ve haksız olmasının asla tartışılamayacağını söyleyerek itaatsizlikten Samas ve Johnson’a 5’er, Mora’ya ise 3 yıl hapis verdi.
Ama protestolar, cezaevi kapılarına yürüyüşler bitmedi. Aralarında Noam Chomsky’nin de bulunduğu Fort Hood Three Savunma Komitesi, desteğini sürdürdü, işçi hareketinin bazı kesimlerinden de çok beklenmeyen bir destek geldi.
Sonuçta, üç asker cezalarını çekip çıktıklarında büyük bir “eve dönüş kutlaması”yla karşılaştılar. Bu arada, savaş karşıtı hareket büyüdükçe büyümüş, yüzlerce başka asker onların yolundan yürüyerek savaşı reddetmişlerdi. Çoğunun sloganı şöyleydi: “Fort Hood Tree’yi takip ediyorum. Benim arkamdan kim geliyor?”
***
Samas, Mora ve Johnson… Muhteşem üçlü!
1969-71’de 500 bin kişinin katıldığı büyük mitinglere giden yolu açma onuru tartışmasız biçimde onlara ait.
Ballad of the Fort Hood Three
Tüm cesur Amerikalılar gelin ve beni dinleyin,
Bu 20. yüzyılda beş dakikanızı ayırabilirseniz
Size gerçek bir hikâye anlatacağım
“Fort Hood Üçlüsü” dedikleri üç ABD askeri hakkında.
İlk olarak, Dennis Mora, New York şehrinden geliyor
O bir hispanik, Harlem’de iyi bir öğrenci ve sonra Brown’da
1964’te Johnson’a oy verdi
Ama şöyle diyor şimdi, dinleyin söylüyorum:
“Bu saldırgan bir savaş, bütün dünya biliyor.”
“Hitler’i kahramanı olarak gören bir diktatörü destekliyoruz.”
“Bizim tek bir savaşımız var: Yoksulluğa karşı.”
“Kim olursa olsun, herkese iş.”
Sonraki, Jimmy Johnson, o da Harlem’den geliyor
Avukat olmak istedi ama üniversiteyi bıraktı;
Ailesini geçindirmeliydi çünkü, veznedarlık yapıyor
Dinleyin onu ve bana ne düşündüğünüzü söyleyin:
“Vietnam’ı anlamak için çok zaman harcadım”
“Hükümet dürüst davranmadı bize Saygon hakkında”
“Çok uzun süre körü körüne inandım onlara ama anladım”
“Özgürlük mücadelesi burada, bu topraklarımızda verilmeli”
Ve sonra David Samas, bir Kaliforniyalı
Litvanya kökenli biri o ve polisler
babasına çok saçma bir şey söyledi,
Şu sözleri geri alırsa, serbest bırakabiliriz:
“Eğitimde bize Vietnam’da savaşmamız gerektiği söylendi”
“Kadınları ve çocukları öldürmek zorunda kalabiliriz”
“Bu savaş yasa dışı, ahlaksız ve adaletsiz ”
“Ve üçümüzün yaptığı şey, son derece meşru.”
“Denizaşırı ülkelere gitmeyeceğiz.”
“Askeri mahkemeye çıkmaya hazırız ama savaşmayacağız.”
“Üçümüz konuştuk, şimdi kararımız net”
“Vietnam’a gitmeyeceğiz, burada özgürlük için savaşacağız.”
Ordu ikna etmeye çalıştı onları ve tehdit etti
Gözaltına alındılar, hapishaneye gidecekleri söylendi.
Şu anda şarkı söylüyorum. Hikâye daha bitmedi.