AKP-MHP ortaklığında hazırlanan ve sadece adli suçluların serbest bırakıldığı infaz yasasında korkulan oldu. Serbest bırakılan adlı suçlulardan cinayet ve şiddet haberleri geliyor
Nevin Cerav/İstanbul
AKP-MHP ortaklığıyla hazırlanan siyasi tutukluları, gazetecileri ve muhalifleri kapsam dışı bırakan infaz yasa teklifi Meclis’te kabul edildikten sonra 15 Nisan tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. 90 bini aşkın adli tutuklu ve hükümlünün yararlandırıldığı ceza infaz yasasında, cezaların infazında yarı oranında indirime gidildi. Buna göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar 30 yılını, müebbet hapis cezası alanlar 24 yılını, diğer hükümlüler ise cezalarının yarısını geçirdikten sonra tahliye edilebiliyor. Ceza infaz yasasından yararlandırılanların arasında kadınlara şiddet uygulayanlar, öldürenler, çocuklara tecavüz edenler, iş cinayeti işleyenler, dolandırıcılar, gaspçılar, uyuşturucu satıcıları, suç örgütü liderleri bulunuyor. Buna göre Soma Katliamı, Aladağ Çocuk Yurdu yangını, Çorlu, Ankara tren kazaları ve Gezi’de ölüme neden olanların cezalarında indirime gidilecek ve bir kısmı da tahliye edilecek.
Uğur Kılıç’ı öldürtmüştü
Organize bir suç örgütünün başı olan Alaattin Çakıcı, yeni infaz yasasıyla birlikte tahliye edilenler arasında. Cinayet, kara para aklama, yasadışı silahlı örgüt kurma ve yönetme suçlarıyla cezaevinde olan Çakıcı, silahlı saldırılar düzenleyen bir suç örgütünü kurup yönetmek suçlamasıyla 14 yıl 9 ay, eski eşi Nuriye Uğur Kılıç’ın 1995 yılında katledilmesi davasında ise 19 yıl 2 ay hapis cezası almıştı. Birçok cinayet ile Banker Kastelli olarak bilinen Cevher Özden de dahil olmak üzere birçok kişiyi yaralama olayına karışan ve eski Kuşadası Belediye Başkanı Lütfi Suyolcu’yu öldüren Fırat Erdoğan’ı azmettiren Kürşat Yılmaz da bu aftan yararlandırılanlardan sadece birkaçı.
İtirazlar dikkate alınmadı
Yalnızca adli tutuklu ve hükümlülerin yaralanması sağlanan ceza infaz yasası Meclis’ten geçirilmeden önce hukukçular, kadın örgütleri, insan hakları savunucuları, siyasetçiler, aileler ve toplumun geniş kesimleri bu düzenlemeye karşı çıkıp itirazlarını yükseltti. İtirazların birçok boyutu vardı. Çıkarlan infaz yasasının ayrımcı olması, kadınlara ve çocuklara yönelik suç işleyenlerin aynı suçları tekrar işleyecekleri, ‘yarım bıraktıkları işleri’ tamamlayacakları, düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu en fazla dile getirilen başlıklardı. Toplumsal endişenin yüksekliği, yapılan itirazlar, sosyal medya eylemleri de infaz düzenlemesinin AKP-MHP oylarıyla yasalaşmasına engel olamadı. İnfaz yasası uygulandı ve yararlandırılan kesimler tahliye edilmeye başladı. İlk tahliyeler henüz soğumadan ise yapılan itirazların ne kadar haklı olduğu çeşitli örneklerle doğrulandı.
2 cinayet, 1 yaralama
Ceza infaz yasasıyla tahliye edilenlerin arasında yeniden suç işlemek için ‘sabrı’ olmayanlar vardı ve uzun zaman beklemediler. Bunlardan biri de Mehmet I. isimli şahıstı. İzmir’in Torbalı ilçesinde infaz yasasıyla tahliye edilen Mehmet I., iddiaya göre tartıştığı arkadaşının kafasını taşla ezerek öldürdü. Tahliye edildikten sadece 2 gün sonra arkadaşı olduğu söylenen Ümit Arınç’la bir çay bahçesinde buluşan Mehmet I., çıkan tartışma sonrasında 2 çocuk babası Arınç’ın kafasına yerde bulduğu taşla defalarca vurdu. Ümit Arınç hayatını kaybetti, kaçan Mehmet I. ise evinde yakalanarak gözaltına alındı.
Bir diğer olay ise Ağrı’nın Doğubayazıt ilçesinde yaşandı. Eşi ve kızına işkence ettiği için tutuklandığı cezaevinden infaz düzenlemesiyle tahliye olan Ramazan İnanç isimli erkek, eşinin amcasını bıçakladıktan sonra ölü bulundu. Yürütülen soruşturmaya göre, İnanç’ın cezaevinden çıktıktan sonra eşinin amcası Mehmet Ali Akdağ’ı bıçakla yaraladıktan sonra kaçtığı, daha sonra da ölü olarak bulunduğu açıklandı. Ramazan İnanç’ın eşi ile kızının bedenlerinde naylon yakarak işkence ettiği ve 5 aydır cezaevinde bulunduğu edinilen bilgiler arasındaydı.
Kadınların kapısına dayandılar
Ceza infaz yasasıyla adli tutuklu ve hükümlülerin serbest bırakılmasıyla kadın ve çocuklar da büyük bir tehlikenin içerisine atıldı. Onaylanan infaz paketinde “kadına şiddet suçu” tanımlanırken İstanbul Sözleşmesi esas alınmadı ve kadına yönelik şiddet uygulayan failler, açık cezaevine alınarak izinli sayıldı. 2014 yılından önce işlenmiş cinsel suçlarda infaz indirimi yapıldı. Bu olaylardan ikisi de şöyle; 13 Nisan’da Güleren Ocak’ı silahla ağır yaralayarak kaçan fail yakalandıktan sonra serbest bırakıldı. Güleren Ocak, daha önce denetimli serbestlikten yararlanan eşinin yeğeni tarafından silahlı saldırı sonucu ağır yaralanmıştı. Bir diğer olayda ise sosyal medyadan sesini duyurmaya çalışan bir kadınının yaşadıklarıyla ortaya döküldü. “Boşandığım kişi bana şiddet uyguladı. 1 ay yatıp cezaevinden çıktı. Kapıma gelip tehdit etti. Ölmek istemiyorum” diyen kadın, infaz yasasından yararlanarak çıkan ve evinin önüne gelerek tehdit eden erkeğin videosunu paylaştı.
‘Suç işlemeye teşvik eder’
Toplumda büyük tedirginlik yaratan, başta kadın ve çocukları tehlikenin orta yerine atan ayrımcı ceza infaz yasasını bir hukukçuya sorduk. Prof. Dr. Avukat İlyas Doğan, konuşmasının başında büyük bir yanlış yapıldığının
altını çiziyor. Doğan, bırakılanların bir kısmının yeniden suç işleyeceğinin sürpriz olmadığını söylüyor. Doğan, politikası olmayan, sonuçlar düşünülmeyen ceza infaz yasasının farklı sonuçları olacağı konusunda da önemli uyarılarda bulunuyor: “Politikası olmayan bu uygulamalar toplumun kanunlara uyma konusundaki duyarlılığını zayıflatır. Bırakılan bu insanları gören, haberlerini okuyan insanlar artık kanuna uymanın, adaletin çok da gerekli olmadığını düşünebilirler, düşünüyorlar da. Bu daha fazla insanı suç işlemeye teşvik eder.”
‘Mafyatik suçlar artacak’
Ceza infaz yasasından yararlananların sadece adli suçlular olmasını da eleştiren avukat Doğan, “Hükümeti eleştirdiği için cezaevinde bulunan binlerce insan var. Onlar kapsam dışı bırakıldı. Bu insanların tek yaptığı ülkede olan yanlışları deşifre etmeleri, bunu kamuoyuyla paylaşmalarıdır. Devletin kendi otoritesini sorgulayanları hapiste tutup buna karşı ise her türlü hile, hurda, dolandırıcılık yapmış kişileri fiilen affetmek anlamına gelen bir politika mafyalaşmayı getirir. Yani insanlar bakacak, suç işlerse, eğer politik değilse, iktidarı rahatsız edecek bir yanı yoksa zaten çok kısa süre içeride kalacak. Bakın bu mafya’vari suçları arttırır, artacağını da göreceksiniz yakın zamanda” şeklinde karşılaştırmalarda bulunuyor.
‘Asıl zarar veren iktidar’
Ceza infaz yasasıyla serbest bırakılan adli suçluların yeniden suç işlemeye başlamalarını, HDP Siirt Milletvekili olan aynı zamanda hukukçu Meral Danış Beştaş ise şöyle değerlendiriyor: “Devletin kendisine karşı suç işlemeyen kişilere karşı suçları affetme yetkisinin, dünya tarihinde de evrensel değerlerde de olmadığın defalarca söyledik. Bunun sonuçlarını hatırlattık. İçeriden çıkanlar cinayet sanıkları, tecavüz sanıkları ve benzeri tarzda suç işleyenler.
Tekrar ölüm saçmaya, şiddet saçmaya devam ediyorlar. Bir yandan içeride sadece düşünceleri sebebiyle, söyledikleri söz sebebiyle binlerce insan tutulurken kadınlara, çocuklara yönelik suç işleyenlerin salıverilmesi aslında tam da AKP ve MHP’nin toplumu nasıl bir çürümüşlüğe sürüklediğini de otaya çıkardı. Sosyal devlet olma, hukuk devleti olma ilkesi uygulanmadı ve korunması gereken kesimleri tamamen korunmasız bırakıldı. Şimdi özellikle de kadınlar büyük bir şiddet ve tehditle yüz yüze.”
Uygulamaya sokulan ceza infaz yasasının ayrımcı olduğuna vurgu yapan Beştaş, şu önemli gelişmeleri aktarıyor; “Siyasi mahpuslar için her gün yeni davalar açılıyor. Bu konudaki ısrardan vazgeçmiş değiller. Daha dün Selahattin Demirtaş hakkında 5-6 yıl önceki bir konuşması sebebiyle yeni iddianame hazırlanıyor. Keza diğer arkadaşlarımız için de aynı şey yapılıyor. Bu iktidar gerçek anlamda artık topluma zararlı bir iktidardır.”
‘Toplum tehdit altında’
İnfaz yasasının tüm itirazlara rağmen çıkarıldığın fakat yine de bu konudaki çalışmalarına devam ettiklerini söyleyen Beştaş, “Bunun peşini bırakmamız mümkün değil” diyerek, çağrıda da bulunarak şöyle devam ediyor: “Bizim toplumu koruma, toplumsal refleksleri ortaya çıkarma gibi bir sorumluluğumuz var. Tek başına HDP değil, bütün duyarlı toplumsal kesimlerin, insandan, doğadan, adaletten, hukuktan yana olan herkesin bu zararın karşısında durması gerekir. Bizim için infaz yasası bitmedi. Paket geçmiş olabilir ama bunun sonuçlar her geçen gün bize değmeye, can almaya devam ediyor. Cezaevlerinden her gün pozitif test sonuçları alıyoruz. Ölüm haberleri alıyoruz. Diğer yandan da dışarı çıkanların nasıl zarar verdiğini, cinayet işlediğini görüyoruz. Herkesin bunlar görüp sesini, sözünü kurması gerekiyor. Meclis’in bir an önce açılıp yeni bir düzenlemeyle cezaevlerindeki tutsakların bırakılması gerekiyor. Çünkü onlar şu anda ölüme terk edilmiş durumda. Toplum ise infaz yasasıyla bırakılanlar nedeniyle tehdit altında.”