Gazetemize konuşan Garibe’nin avukatları Jiyan Tosun ile Eren Keskin, Garibe’nin tecavüz, işkence, hücre cezaları ile infaz edildiği görüşünde. Avukatlar, cezaevi müdürünü işaret ediyor
Gülcan Dereli/İstanbul
Kandıra 1 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde şüpheli şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer’e ilişkin gazetemize konuşan, başta ailesi, Avukatı Jiyan Tosun ile İnsan Hakları Eşbaşkanı Avukat Eren Keskin, bunun bir infaz olduğu görüşünde. Yine gazetemize konuşan Türk Tabipler Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı, avukatların dahil edilmeden otopsi yapılmasına tepki gösterdi.
Raporda ölüm nedeni yok
Otopsinin kendileri dahil olmadan yapılmasına tepki gösteren Av. Jiyan Tosun, “Boyunda izi var onu görebildik ama bu mu neden oldu tabi bunu biz söyleyemeyiz. Otopsi sonucunda ön rapor çıktı ama raporda da ölüm nedeni yazmıyor. Otopsi raporundan sonra net söyleyebiliriz, raporu bekleyeceğiz. Biz otopsiye girmedik, biz gitmeden otopsi yapıldığı için detaylı inceleme durumumuz olmadı, aslında sadece teşhis ettik cenazeyi” dedi.
Cenazede saldırı
Cenazenin kadınlar tarafından alındığını dile getiren Tosun, “Cenaze alınırken oradaki TEM polisi saldırdı. Bizim avukat arkadaşımızda orada darp edildi, bir yaşlı kadın yine kolundan çekiştirilerek atıldı. Tehdit edildik, ‘hiçbir şekilde slogan atmayacaksınız. Ne cenazesi’ diye konuşuldu. Ama polisin saldırılarına rağmen cenaze alındı, araca bindirildi ve memleketine gönderildi” diye konuştu.
Sorumlu cezavi müdürüdür
Cezaevindeki tutuklularla konuştuklarını dile getiren Tosun, “Biz cezaevindeki diğer arkadaşlarla da konuştuk. Özellikle son dönemde buraya gelen cezaevi müdürü -öncekilerde kesinlikle iyi niyetli değillerdi, iletişim kanallarını kapatıyorlardı- tamamen diğer tutuklularla olan iletişimi de kapatmış, hiçbir şekilde görüşmüyor. Hiçbir talepleri karşılanmıyor. Arkadaşlar birbirleriyle hiçbir şekilde iletişim kuramıyorlar. Burada özellikle cezaevi müdürünün bir kastı söz konusu. Garibe aylardır tek başına kalmak istemediğini söylüyor, aylardır bunun için mücadele ediyor. Sorumlu kişi cezaevinin birinci müdürüdür. Vekiller dahi kendisiyle görüş sağlayamıyor” diye vurguladı.
Teşhir ettikçe saldırdılar
Garibe Gezer’in ailesi ise, “Garibe Mart’tan bu yana bu sıkıntılarla karşı karşıya. Darp edilmesi, yerlerde sürüklenmesi, tecavüz, cinsel taciz, hepsini duyurmaya çalıştı. Gönderdiği mektuplarla sansürlemeye çalıştılar, sürekli hücre cezaları verdiler. Garibe teşhir ettikçe kendisine hücre cezaları verdiler. Garibe’nin hücre cezaları 7 gün, artı 5 gün, artı 20 gündü ve bunları jet hızıyla onaylamışlardı” dedi.
Cinayeti açığa çıkaracağız
En son Garibe ile 16 Kasım’da telefon görüşmesi yaptıklarını söyleyen Gezer ailesi, “Ölüm haberini verdiklerinde kendilerine de belirttim kardeşim intihar edecek biri değil hakkınızda soruşturma açacağız aile olarak dedim. Garibe’nin mücadelesini devam ettireceğiz, cinayeti açığa çıkarmak için elimizden geleni yapacağız” diye kaydetti.
Göz göre göre kaybettik
İnsan Hakları Derneği Eşbaşkanı Av. Eren Keskin, şu ifadeleri kullandı: “Garibe bizim müvekkilimizdi, zaten ben en son bir buçuk ay önce görüştüm. Ofisten arkadaşlarımız Jiyan Kaya ve Jiyan Tosun sürekli görüşüyorlardı. Garibe çok kararlı bir kızdı, çok mücadeleci bir kızdı. Geçen seferki intihar girişimi tamamen işkenceye tepki olaraktı ve süngerli odada cinsel işkence ve işkenceye maruz kalmıştı, çok tepkiliydi. Biz suç duyurusunda bulunduk, devam ediyordu bizim sürecimiz. Garibe son dönem kendisine verilen destekten dolayı son derece mutlu ve kendisini çok güçlü hissediyordu. Son olarak ablasıyla yaptığı görüşmede de zaten gayet iyi olduğunu söylemiş ama maalesef ki 5 günlük ve ardından 20 günlük hücre cezası verilmişti kendisine. Burada şunu anlamak mümkün değil zaten izolasyon tipi bir cezaevi söz konusu, hücre tipi cezaevi söz konusu bir de hücrenin içinde hücreye koyarak insanları adeta yaşamdan koparmaya çalışıyor bu sistem. Ben gerçekten çok öfkeliyim. Garibe için çok öfkeliyim, göz göre göre biz Garibe’yi kaybettik. Ve ben her hâlükârda kendisi yaşamına son vermiş dahi olsa onu bu yola götüren, onu bu yola mecbur bırakan zihniyetin esas olarak sorunlu olduğunu düşünüyorum. Ve maalesef cezaevlerinde çok Garibe var.”
Mücadeleciydi
Gezer’in intihar etmeyeceğine vurgu yapan Keskin, “Garibe çünkü biat etmedi, itiraz etti. Benim kendisiyle Kandıra Cezaevi’nde yaptığım görüşmede gardiyanlara karşı bütün itirazlarını yine anında dile getiriyordu. Çok tepkiliydi, hakikaten haksızlığa karşı çok tepkili bir kadındı Garibe. O gün ben de şahit oldum. Mesela kendisine yapılan haksızlıkları benim yanımda da gardiyanlara dile getirdi. Ve Aysel Tuğluk ile o son bakışmaları ve birbirlerine el sallamalarını hiç unutmuyorum. İkisi ile yan yana görüştüm çünkü. Böyle, ben bugün çok kötüyüm” dedi.
Savcı suç işliyor
Gazetemize değerlendirmede bulunan TTB Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Ölüm süreciyle dış muayeneyle dış etkenler yeterli değilse laboratuvar sonuçlarını beklemek gerekiyor bazen. O nedenle ölüm sebebi bilinmiyor, tetkik yazılıyor ölüm sebebi yerine. Laboratuvar sonuçları çıktıktan sonra bir değerlendirme yapılıyor. O yüzden somut deliller yeterli olmayabilir. Bu durum ayrıntılı bir değerlendirmeyi gerektiriyor. Çünkü özgürlüğünden alı konulmuş kişilerin bulundukları ortamda ölümleri halinde Minnesota Protekolu var. Yani otopsilerin özellikle yapılmasına dair bir takım kurallar var. Birleşmiş Milletler kılavuzu var. Olay yeri inceleme vs. Tabi otopsiye avukatların dahil edilmesi gerekiyordu. Özellikle taraf avukatların orada bulunması hakkı ceza muhakemesi kanunuyla tanımlanmış durumda bu hakkın kullandırılmaması uygun değil. Burada savcının sorumluluğu var. Savcının özellikle taraf avukatının bulunmak isteyip istemediğini değerlendirmesi ve bu başvuruyu alıp onu beklemesi gerekiyordu. Burada özellikle otopsi fotoğrafları ve videosu değerlendirmesi oluşturulabilir incelenerek” dedi.
Hak ihlali var
İntihar olsa dahi bu sorumluğun cezaevinde olduğunun altını çizen Fincancı, “Yaşadıkları nedeniyle bu travmanın etkisiyle ortaya çıkan aksaklıklar onun farklı kararlar almış olmasına neden olmuş olabilir. İkincisi zaten tecavüz ve işkenceden dolayı bulunduğu cezaevinde mutlaka uzaklaşması gerekiyordu, ruhsal olarak da kendisini güvende hissedebilmesi açısından da daha güvenli bir yere gitmeliydi. Dolayısıyla bu da bir hak ihlali” diye konuştu.
Tecrit suçtur
Fincancı sözlerini şöyle noktaladı: “Tecrit uygulamasının sınırlı olması gerektiği ve özellikle bu düzenlemelerde 24 saatten uzun böyle bir uygulamanın yapılamayacağına dair de kurallar var. Ama bunları ne yazık ki uygulamıyorlar. Özellikle salgın sürecinde sağlık sorunları nedeniyle hastaneye gidip geldiğinde insanlar böyle bir uygulama ile karşı karşıya kalıyorlar ve tecrit altında geçiriyorlar uzun bir süreyi. Dolayısıyla zaten kötüye kullanılıyor ne yazık ki her türlü tecridi kolaylaştıracak uygulama.”