HDP’nin “100’üncü gününde Leyla’ya, tecridi kırmaya” sloganıyla 15 kentten başlattığı yürüyüş, milletvekillerinin Leyla Güven’in evinin bulunduğu caddede açıklama yapmasıyla tamamlandı. Milletvekilleri, “Tecridin kırılması için yaşamın her alanını bir mücadele alanına dönüştürmek ve açlık grevlerini en üst düzeyde sahiplenmek olmalıdır” dedi.
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP), açlık grevinin 100’üncü gününde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven ve cezaevlerinde açlık grevinde olan 300’ü aşkın tutukluya destek vermek amacıyla 15 ilden Diyarbakır’a “100’üncü gününde Leyla’ya, tecridi kırmaya” sloganıyla başlattığı yürüyüş tamamlandı. Hakkari, Van, Kars, Iğdır, Bitlis, Ağrı, Muş, Şırnak, Mardin, Siirt, Batman, Dersim, Bingöl, Antep ve Urfa’dan yürüyüşe katılan milletvekilleri, engellemelere rağmen Leyla Güven’in evinin bulunduğu cadde üzerinde basın açıklaması yaptı.
Gazetecilerin, çembere alınan milletvekillerin açıklamasını izlemesine bir süre izin verilmezken, gazeteciler de bu engeli protesto ederek geri çekildi.
Polis ablukası altında bulunan vekiller adına DTK Eş Başkanı Berdan Öztürk Kürtçe, HDP Kadın Meclisi sözcüsü ve Ağrı Milletvekili Dilan Dirayet Taşdemir ise Türkçe açıklama yaptı.
‘Her yeri mücadele alanına dönüştürelim’
HDP’li vekil Dilan Dirayet Taşdemir, tecrit denilen olgunun sadece Öcalan’a uygulanan bir durum olmaktan çıkıp özellikle 2015 yılında barış ve müzakere süreci sonlandırıldıktan sonra bütün topluma uygulanan bir iktidar pratiğine dönüştüğünü söyledi. “Bu ülkede savaş ve çatışmayı sürekli büyüten iktidar şunu iyi bilmektedir: Konuşan bir Öcalan çözümün ve barışın yolunu açan bir Öcalan’dır! Susturulan bir Öcalan, derinleşen bir çözümsüzlüktür, savaş, eşitsizlik ve yükselen faşizmdir!” diyen Taşdemir, “Tecridin kaldırılması demek ülkede çözümün ve barışın tekrar gündemleşmesi demektir. Tecrit uygulamasının bitirilmesi, dolayısıyla demokratik bir çözümün önünün açılması için Leyla Güven yoldaşımızın başlattığı açlık grevi, dalga dalga yayılarak onlarca cezaevinde, Hewlêr, Galler ve Strasburg’da yüzlerce açlık grevi direnişçisi yoldaşımızın katılımıyla devam etmektedir. Bizlere bugün düşen en büyük görev ise tecridin kırılması için yaşamın her alanını bir mücadele alanına dönüştürmek ve açlık grevlerini en üst düzeyde sahiplenmek olmalıdır. Bu karanlık tablo ve bu ağır faşizm koşulları ancak bizlerin örgütlü mücadelesiyle parçalanacaktır” diye konuştu.
‘Tecrit kalkmadan nefes almak mümkün değil’
Kendi ülkesini faşizm koşullarında yönetip dış politikasını çatışma ve savaşa endeksleyen hiçbir iktidarın ömrünün uzun olmadığının tarihin kendilerine gösterdiğini belirten Taşdemir, şöyle devam etti: “Ardında daha büyük yıkımları bırakmaması için yaşamın her alanının demokratik bir direniş mevzisine dönüştürmek en büyük tarihsel görevlerimizden biridir. Ülkeyi boydan boya bir cehenneme çeviren AKP-MHP iktidar bloğunun geriletilmesi için tarihsel bir eşik olan yerel seçim çalışmaları açlık grevleri etkinlikleri ile belli bir eşgüdüm içinde ilerleyecektir. Unutulmamalıdır ki tecrit kırılmadan bu ülkenin nefes alması mümkün değildir. Kazananlar kendi bekaları için ülkeyi çatışmaya, yoksulluğa ve eşitsizliğe mahkûm edenler değil demokrasi ve barış yolunda bir adım geri atmayan ve inatla direnen halklarımız olacaktır.”
HABER MERKEZİ