İşçi ve emekçiler hak gasplarına karşı 24 Ekim’de yapacakları mitinge hazırlanıyor
Reyhan Hacıoğlu / İstanbul
Milyonlarca işsiz, yüzlerce iş cinayeti, ardı arkası kesilmeyen has gaspları, salgınla birlikte sefalet ücretine mahkûm edilen milyonlar. Yaşananlar karşısında yaklaşık 40 yakın oluşum 24 Ekim’de “Emeğimiz ve Özgürlüğümüz İçin İşçi ve Emekçi Mitingi” yapıyor. İşçilerin tek amacı seslerini duyurmak, yeni dönemde kendilerine yeni mücadele alanları yaratarak, haklarını almak.
7 direniş grubu çağrı yaptı
Yarın gerçekleşecek miting öncesi mitingi düzenleyen düzenleme komitesi üyeleri Kutay Soybil ve Okan Karaçam ile çalışmalarını ve bir araya nasıl geldiklerini konuştuk.
Uzun süredir bir kriz yaşandığını ve bunun bedelinin işçi ve emekçilere ödetildiğini belirten Soybil, “Tabii ki bu krizi besleyen çok fazla faktör var dışarıda yürütülen bir savaş var içeride devam eden bir süreç var. Ancak krizin faturasını işçiye ödetme noktasında birleşen bir siyasal iktidar var. Buna karşıda onlarca farklı yerden yürütülen işçilerin direnişi vardı. Biz bu işçi direnişlerinin daha görünür ve birlikte yürütülmesi gerektiğini düşünüyorduk, bu fikir daha sonra bu büyüyerek mitinge dönüştü” diyerek örgütlenme süreçlerini aktardı.
Taleplerini haykıracaklar
Çalışmalarına dair de bilgi veren Soybil, “İşçilerin kendi taleplerini haykıracağı bir miting olacağı için çalışmaları da o tarzda yürütüyoruz. İstanbul’daki her işçi emekçiye ulaşacak bir çalışma yürütüyoruz. 14 yerelde miting çalışmaları sürüyor şuan” dedi. Taleplerinin en önemlisinin kod29 ve diğer kodların kalkması olduğunu belirten Soybil Kod29 adı altında en az 177 bin işçinin işten atıldığını belirtti.
‘Sıtmaya razı edildik’
Mitingde işçi kürsüsü kuracaklarını ve çağrıcı olan 7 direnişçi grubun da orda olacağını belirten Soybil , “İşçi kürsüsünde Sinbo, Alba Plastik işçileri, SML Etiket, Bayrampaşa ve Bakırköy Belediyesi, Tur Assist ve Carefurr direnişinden arkadaşlarımız olacak” diyerek onun dışında ise birçok devam eden direnişteki işçilerin sürecin içinde olduğunu ve o gün kürsüden seslerini duyuracaklarını söyledi.
Miting için kapılarının herkese açık olduğunu belirten Soybil, işçilerin yaşadıkları son iki yıl için ise şunları dile getirdi: “İşçiler son iki yılda İşçilere emekçiler çok ciddi bir şekilde şu denildi; ya aç bir şekilde ölmeyi göze alacaksınız ya da hasta hasta çalışmayı. Açlık ve hastalık cenderesine sıkıştırıldık. Bu tüm sektörler için böyle, mesela turizm sektöründen arkadaşlarımız var, orada da mesela kafe bar işçilerinin, müzisyenlerin intihar ettiklerine dair sayılar var. Yine yasaklandı dendi ama birçok işçi kodlarla işten atıldı ve birçok işçi güvencesiz çalışmaya mahkûm edildi. Günlüğü 39 liraya çalışmaya mahkûm edilen işçiler oldu. Büyük bir toplam olan inşaat işçilerinin iş güvenliği, iş güvenliği uzmanları evden çalıştırıldığı için tamamen patronların insafına terk edildi. Masa başı çalışan işçiler, mesai saatleri belirsizleşti, patron ne zaman yazarsa çalışmak zorunda kaldılar. Keza sağlık emekçileri onlarca yerde eylem yaptılar. Bu gün tekrardan başlayan okullarla beraber öğretmenlerin onlarca şikâyeti var. Aslında bir bütün olarak işçi ve emekçilere ölümü gösterip sıtmaya razı eden bir süreç oldu. Bunların yanında işçilerin yükleri hiçbir azalma göstermedi. Pandemi süreci boyunca öğrencilerin Boğaziçi direnişi oldu, kadınların İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmeyeceğiz eylemleri oldu. Newrozlar oldu, 1 Mayıs direnişleri oldu. Bu direnişlerin birçoğu esas kitlenin razı edilmeye çalışıldığı tabloya karşı verilen direnişleri birleştirmeyi hedefliyoruz. Dolayısıyla biz o tabloyu yırtacak gücün işçi ve emekçilerin birleşik gücü olduğuna inanıyoruz.”
‘Her gün büyüdük’
Bu kararın nasıl alındığına değinen Karaçam ise yaşanan işsizlik, açlık ve yokluk koşulları ile işçilere dayatılan hak gasplarının miting sürecine götürmekte etkili olduğunu söyledi. “İlk etapta bu ortak çağrıya 20 kurum ya da sendikalar cevap verdi ve bu örgütlenme süreci ile bu sayı 40’a ulaştı. Kolektif bir şekilde yürüdü çalışmalar” diyen Karaçam, “Çok yoğun bir süreç yaşadık, yaşıyoruz, emekçi semtler, fabrikalar, her yeri dolaştık, çağrılar, afişler, bildirilerle çağrılar yaptık. Ayrıca işçi ve emekçilerin kürsüsü sadece sorunların dile geleceği bir yer olmayacak aynı zamanda çözümlerinde sunulacağı bir yer olacak” dedi.
Herkesi mücadeleye çağırıyoruz
Önümüzdeki sürece dair çalışmalarına da değinen Karaçam, “Önümüzdeki süreç de tartışılıyor elbette. Ama asıl önemli olan planlama şuan miting. Miting çağrısını tüm sendikalara dönük yaptık, sınırlı değildi yani. Herkese ve her yere aslında ama bu çağrıya dönük cevap verenlerle yürünüyor şu an. Çok büyük konfederasyonlar ne yazık ki şuan ki koşullarda hâlâ sessizliklerini koruyorlar” diyerek, “24 Ekim’de emeğimize ve özgürlüğümüz için gerçekleşecek mitinge emekten yana olan tüm herkesi orada olmaya çağırıyoruz ve bu talepler etrafında mücadeleye büyütmeye çağırıyoruz” dedi.
Mitinge katılım çağrısı yapan Soybil de “Her gün kalktığında doların yükselişine bakarak ne kadar fakirleştiğini düşünenler, ay sonunu nasıl çıkarabileceğini düşünenler. Sadece İstanbul’da nüfusun yüzde 51 kredi kartı borçlusu bir kredi kartıyla diğer kredi kartının borcunu nasıl ödeyebileceğini düşünenler, yurt bulamayan öğrenciler, yaşamları çalınan kadınlar, ranta duvarları açılan, doğaların alınan emekçiler herkesi bu taleplerimiz etrafında 24 Ekimde direnişlerimizi taleplerimizi birleştirmek adına Kartal meydanında görmek istiyoruz” dedi.
İşçilerin talepleri net
o Madde 25/2 (Kod 29) kaldırılsın
o Herkese iş ve gelir güvencesi sağlansın
o Taşeron çalışmak yasaklansın
o İşyerlerinde taciz, baskı, mobbing son bulsun
o KHK’lar iptal edilsin
o Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller kaldırılsın