Türkiye‘ önümüze geleni vururuz’ ile‘ NATO Suriye’yi durdursun’ arasında salınırken, sahadaki durum vahim! TSK’nin bölgeye güç yığması sürüyor, Suriye ise net olarak‘ teröristleri korumaktan vazgeçin ve gidin’mesajı veriyor
İdlib bölgesinde günlerdir süren gerginlik ve çatışmalar, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın son konuşmasıyla iyice tırmanırken, Şam yönetimi açıkça Türk ordusunun Suriye topraklarını terk etmesini istedi. Sahada güçlerin burun buruna olduğu gerginlik koşullarda rejim güçleri dün de iki noktayı daha kontrol altına aldı. Suriye resmi ajansı SANA’nın haberine göre rejim güçleri Halep’e bağlı Han El Asel bölgesi ile El Raşidin mahallesinde yürüttüğü operasyon sonucu iki noktada kontrolü ele geçirdiğini, böylece uluslararası M-5 yolunun doğu kısmının tamamen rejim kontrolüne geçtiğini belirtti.
Türkiye çıkacak
Bu arada, Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı, Türk devletinin ‘terör örgütlerini yeniden canlandırma’ amacına ulaşamayacağını belirterek, Suriye topraklarında herhangi bir Türk varlığını kabul etmeyeceklerini belirtti. SANA’nın haberine göre, Türk devletinin Astana ve Soçi anlaşmalarına uygun davranmadığını söyleyen bakanlık yetkilisi, bunun, Erdoğan rejiminin herhangi bir anlaşmaya saygı duymadığını gösterdiğine işaret etti. Öte yandan, Rusya Dışişleri Bakanlığı Yeni Tehlike ve Tehditler Dairesi Direktörü Vladimir Tarabrin de, Suriye’deki tüm adımları ‘terörist oluşumlara ve meşru hükümete karşı savaşanlara’ yönelik attıklarını söyleyerek, Suriyelilerin ‘siyasi çözüm istemeyen terör örgütlerine karşı’ güç kullanma konusunda tamamen yasal hakka sahip olduklarını belirtti.
Rusya uyarmış
Rus gazetesi Komsomolskaya Pravda ise ilginç bir iddia ortaya atarak, Türkiye’nin önceki gün, konvoylarının bölgeden geçmesi için Rus ordusundan yardım istediğini ve olumsuz yanıt aldığı halde yola devam ettiği için hedef olduğunu belirtti. Gazetede ayrıca, Soçi anlaşması uyarınca Türkiye’nin 5 kilometre hakkı olduğunu, ancak Suriye topraklarına 50-60 kilometre girerek kendi riskini kendisi yarattığını vurguladı.
Sınır boyunda moraller bozuk
Savaşın tırmanması üzerine İdlib’den göç ederek kapalı Türkiye sınırına yığılan binlerce insan yokluk içinde kıvranırken, rejimin saldırıları karşısında Heyet Tahrir El Şam ve diğer cihatçı unsurların moralleri bozuk görünüyor. Gazeteci Elizabeth Tsturkov’un ‘foreignpolicy’ adına yaptığı görüşmelerde, göçmenler, büyük sıkıntı yaşadıklarını anlatarak, “Halep kampları hazırlanmadı, çadır yok, insanlar arabalarda ve sokaklarda uyuyorlar” dedi. BM verilerine göre, 1 Aralık 2019’dan beri 689.000 kişi yerinden olmuş durumda. “Drone’lar nedeniyle birçok savaşçıyı kaybettik. Onları duyduğumuzda gerçekten çok büyük bir korku hissediyoruz” diyen Kusay, Heyet Tahrir el-Şam saflarından bir unsur. HTŞ’nin medya yöneticisi Taqi al-Din Omar ise, “Rus ve İranlı işgalciler İdlib’e yoğun hava saldırıları ve toplar kullanarak birden fazla yönden saldırdılar. İşgalciler mücahidlere üstünlük sağlayarak bombalanan alanlardan geri çekilmeye zorladılar” dedi. Ağır kayıplar cihatçı kesimlerinin moralini bozmuş durumda. Özellikle HTŞ’ye kızgın olanlar, Rusya ile Türkiye arasındaki görüşmelerle belirli alanların “satılacağı”nı düşünüyorlar.
Xelîl: Olumlu adımlar var
TEV-DEM Yürütme Kurulu Üyesi Aldar Xelîl, Suriye yönetiminin, Rusya aracılığıyla kendilerine “diyaloga hazır olduğunu” söylediğini belirtti. Xelîl, “Çözüm gelişti demiyoruz. Ama diyalog ve müzakereyi kabul etme bakımından olumlu bir adımdır” dedi. İdlib’de bugün yaşananların Türk devleti, Rusya ve rejimin daha önceki icraatları ve pazarlıklarının bir sonucu olduğunu belirten Xelîl, “Türk devleti hiçbir zaman Suriye halkını düşünerek, demokratik bir muhalefet ortaya çıkarma gibi bir programın sahibi olmadı. Onun tek amacı birileri üzerinden Suriye’ye müdahale etmektir. Ancak, Suriye’de işler Erdoğan’ın gönlünün istediği gibi yürümedi” dedi. Diplomatik, siyasi ve askeri alanda öncelikli gündemlerinin Efrîn’in geri alınması olduğunu vurgulayan Xelîl, Şam ile görüşmeler konusunda ise, “Rejim olumlu işaretler vermiş. Bu bir işarettir. Ama buna hacminden daha büyük de bakmamalıyız. Yani her şey tamamlandı, ittifaklar yapıldı, çözüm gelişti gibi bir şey de değil. Ama diyalog ve müzakereyi kabul etme bakımından olumlu bir adımdır. Biz Kürt sorununun Suriye’de çözülmesinden yanayız. Her zaman Suriye’nin bir parçası olduğumuzu söyledik. O zaman bununla görüşürüm, şununla görüşmem diyemeyiz” diye kayedetti. “Eğer Şam’la anlaşırsak ve Şam buradaki Özerk Yönetimi’i tanırsa, siyasi uzlaşı olursa o zaman Cenevre gibi şeyler çok sorun olmaz” diyen Xelîl, “Yarın öbür gün yeniden bir savaşın çıkmaması için hukuk belirlemek gerekir. Onun için de biz ve rejim savaşacağımıza bir ittifakımız olsun diyoruz” dedi.
DIŞ HABERLER