İktidarın ekonomik krizin etkilerini 31 Mart seçimlerinden sonrasına ertelemeye çalıştığını ifade eden Arzu Çerkezoğlu, “Mevcut iktidarla krizden kurtulmak mümkün değildir” dedi.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’de yaşanan ekonomik kriz, temel gıda fiyatlarındaki artış ve her geçen gün artan işsizlik ile ilgili Mezopotamya Ajansı’ndan Ferhat Çelik’e değerlendirmelerde bulundu.
‘Yüksek enflasyon krizin ilk göstergesi oldu’
Ekonomik krizin Türkiye’de hiç kimsenin reddedemeyeceği somut sonuçlar ortaya çıkardığını belirten Çerkezoğlu, krizin tüm dünyada ve Türkiye’de işçi sınıfına, ekmekçilere, kadınlara gençlere, vadedecek hiçbir şeyi kalmayan mevcut sistemin krizi olduğunu ifade etti. Krizin 17 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarının uyguladığı ekonomik politikaların ve tercihlerin sonucu olarak ortaya çıktığını belirten Çerkezoğlu, “Son bir yıldır Türkiye ekonomisinin bütün parametreleri yani enflasyondan cari açığa, dış borçtan işsizliğe kadar alarm vermekteydi. Bütün ekonomistler, bizler, siyasi partiler iktidarı hep uyardık. Ama bu politikalarındaki ısrar Türkiye’yi bu noktaya getirdi” dedi.
Tarım ürünlerindeki fiyat artışlarının temel nedeninin Türkiye’de tarımın çökertilmiş olmasından kaynaklandığını sözlerine ekleyen Çerkezoğlu, “Ülke tarımsal ürünlerde tamamen dışa bağımlı hale geldi. Tarımsal üretimin bütün girdileri çok ciddi bir biçimde zamlanmış durumdadır. Doğal olarak da gıda enflasyonu da TÜİK’in belirlediği enflasyonun çok daha üzerindedir. Yüksek enflasyon krizin ilk göstergesi oldu. Bununla birlikte çok ciddi bir pahalılık, yoksullaşma ve gelirlerde çok ciddi bir düşüş oldu. İkincisi bu kriz ekonomide çok ciddi bir durağanlaşma, durgunluk ve küçülme sürecine doğru gidiyor. Buda çok yüksek olan Türkiye’deki işsizlik sorununu daha da dramatik bir hale getirdi” diye konuştu.
‘7 Milyonun üzerinde işsiz var’
Türkiye’nin en temel meselelerinden birisinin işsizlik olduğunu da vurgulayan Çerkezoğlu, şuanda 7 milyon kişinin iş beklediğini belirtti. TÜİK’in işsizlik verilerini “dar tanımlı işsizlik” üzerinden yaptığını belirten Çerkezoğlu, “Yani şuan çalışmayan ve son 4 hafta içerisinde iş arama kanallarını en az birini kullanmış olanlardır. Bu rakam bile 4 milyona yaklaştı. Ama bizim DİSK-AR olarak açıkladığımız ve artık bütün dünyada da çalışma ekonomisi literatüründe daha fazla kabul gören geniş tanımlı işsizliğe göre bu rakam 7 milyonun üzerindedir. Dolayısıyla işsizlik bugün en temel meseledir ve herkesin hayatında gördüğü, yaşadığı somut bir gerçekliktir” ifadelerini kullandı. İktidarın da son iki yıldır işsizliği kabul ettiğini ifade eden Çerkezoğlu “2017 Şubat’ında Cumhurbaşkanı bir istihdam seferberliği başlattı ama bu istihdam seferberliği başladığı andan itibaren bu güne kadar görüyoruz ki herhangi bir düzelme olmadı. Tam tersine işsizlikte daha fazla artış var. Çünkü o zamanda söylemiştik işsizlik bu şekilde önlenmez” ifadelerini kullandı.
‘İşsizlik için somut adımlar atılmalı’
İşsizliğin ortadan kaldırılması için somut adımların atılması gerektiğini söyleyen Çerkezoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Birincisi istihdamı artıracak, kalıcı istihdamı yaratacak iş yerlerinin açılması ve kamu istihdamının artırılması gerekir. Yine kadınların çalışma yaşamının önündeki engellerin kaldırılması, çalışma yaşamındaki toplumsal cinsiyet ayrımcı bakış açısının ortadan kaldırılması ve çalışma saatlerinin düşürülmesi lazımdır. Bütün bunlar olmaksızın işsizliğin ortadan kaldırılması mümkün değildir.”
‘Bu iktidarla krizden kurtulmak mümkün değil’
İktidarın çeşitli popülist politikalarla krizin etkilerini 31 Mart seçimlerinden sonrasına ertelemeye çalıştığını ifade eden Çerkezoğlu, “Kriz o kadar derin ve sonuçları o kadar yıkıcı ki atılan adamların bir karşılığı yok” dedi. 10 kişilik geçici bir iş için bile binlerce kişinin iş başvurusunda bulunduğunu vurgulayan Çerkezoğlu, “Krizin sonuçları 2001 krizinde olduğu gibi hükümet tarafından toparlanacak bir kriz değil. Cumhurbaşkanı sürekli bir takım programlar açıklıyor. Şimdi o yüz günlük programlara baktığımızda işçiyi, emekçiyi bu krizden kurtaracak her hangi bir politika görmüyoruz. Tam tersine bütün politikalar işverenleri korumaya dönük. Yine Hazine ve Maliye Bakanı orta vadeli bir program açıkladı. Oradaki bütün temel politikalarda da yine aynı şeyi görüyoruz. Krize dair emekten yana bir çözüm değil tam tersine krizin faturasını bizlere kesen politikalar hayata geçiriyorlar. İktidarın bütün programları bu politikalarda ısrar edecek gibi. Dolayısıyla krizden kurtulmak bu nedenle mümkün değildir” dedi.
‘Umutsuz olmamak gerekiyor’
Çerkezoğlu, son olarak şunları söyledi: “Türkiye büyük bir baskı sürecinden geçiyor. Özellikle son dört beş yılda bütün demokratik mekanizmalar ortada kaldırılmış, siyasal iktidara destek olmayan, biat etmeyen, ona muhalif olan gazetecisinden milletvekiline, belediye başkanından akademisyenine kadar herkes tutuklamalarla, baskılarla, cezalarla susturulmaya çalışıyor. Bugün Türkiye’deki bu ‘sessizlik’ diye ifade edebileceğimiz şey ya da büyük toplumsal hareketliliklerin olmayışının temel nedeni budur. Bu noktada da yine bir özeleştiri yaklaşımı içerisinde olmak gerekir ama umutsuz da olmamak gerekir. Tüm baskılara rağmen mücadele devam ediyor. Bugün açısından istenen bir süreci örgütleyemiyor olsak bile geleceğe dair umutsuz olmamak gerekiyor. Bu sistemin bu şekilde devam etmesi mümkün değil artık. Sürdürülebilir bir sistem değildir. İktidar çok büyük bir baskıyla ayakta kalabiliyor. Bu anlamda her türlü zorluğa rağmen mücadeleye devam edeceğiz.”