Bir kanun teklifi var. Üzerinde çalışılıyor. Kanunun taslağı, uzunca bir süre gözlerden ve gönüllerden ırak tutuldu. Arada bir yönetenlerce çıtlatıldı, sonra yokmuşçasına susuldu, ara ara şöyle bir değinildi. Oysa herkesi ilgilendiren bir kanun teklifi bu.
Kanun teklifinin adı: “Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağı.” Eminim taslağın adını okurken yoruldunuz. Ben yazarken yoruldum da.
Gelin işi kolaylaştıralım. Söz konusu kanun teklifi; Hal(ler) ile yani köylülerin üretimi halkın tamamının beslenmesiyle ilgili. Gelin buna kısaca “Hal Yasası Taslağı” diyelim. Böylece, birbirimizi daha iyi anlar; ben anlattığımı, siz de anlatılanın ne olduğunu kısa yoldan anlamış olursunuz.
Evet. Mevcut Hal Yasası değişiyor, değiştiriliyor. Hani bu ay enflasyonun nedeni biber, bu ayınki domates, bu sezonun da soğan denilen (günah keçisi yapılan) ‘sorun’ için, “durumu düzelteceğiz, sebze ve meyve ve diğer ürünleri ucuzlatacağız, onun için bu çabalar” diye anlatılacak ve propaganda edilecek belkide. Kim bilir? Ancak gerçekler bambaşka!
Bakın söz konusu Hal Yasası Taslağı 21 maddeden oluşuyor. Pek çok maddesinde Hallerin Anonim Şirketlere verileceğinin altı belirgin biçimde çiziliyor. Yani bu kanun ile esas olarak Haller özelleştiriliyor! Kanun taslağının özeti ve özü bu aslında. Gerisi teferruat!
“Canım, zaten mevcut hallerin durumu, hal değil; kötü ve sorunlu. Halktan çok komisyoncu ve diğer aracılardan yana” dediğinizi duyar gibiyim. Eğer böyle düşünüyor ve değerlendiriyorsanız haksız sayılmazsınız. Ancak çözüm halleri özelleştirmek mi olmalı, derseniz; buna yanıtım; hayır, asla ve kataa olur!
Çünkü şu anda aksak, yetersiz ve olumsuz olan hallere yönelik söyleceğiniz her şey doğru. Ancak hallerin daha iyi olmasını isteme, düzelmesini, halkın (üretici ve tüketici) lehine yönetilmesini kamudan isteme hakkımız halen mevcut. Hallerin yönetimi şirketlerde değil zira. Hallerin halk lehine yönetilmesi için mücadele etmemize hala olanak sunuyor yani. Hal(ler) özelleştirildiğinde ise bu hakkımız hiç mi hiç olmayacak. Hükümetlerin de, halkın lehine şirketlerden bir şey talep etme ve yaptırımı olamayacak. Doğal olarak şirketlere ait Hallerin nasıl yönetileceğine şirket sahipleri karar verecek ve uygulayacak. Çünkü şirketler halkın taleplerine, hükümetlerin isteğine göre değil, paranın sesinin geldiği ve geleceği yere göre yönünü belirler ve yönetilir. Şirketlerin kurulma nedeni de, halktan kar etmek, sırtından semirmek değil mi zaten.
Peki, Hallerde ticarete konu edilecek olan ürünler neler olacak?
Sebze, meyve, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, su ürünleri, arı ürünleri, kesme çiçek ile arz ve talep derinliğine göre Bakanlıkça belirlenecek diğer gıda ürünleri ve tarımsal ürünler olacak. Yani hallerin ticarete konu edilecek ürün yelpazesi-kapsamı genişliyor. Haller, artık süper haller (süper toptancı marketler) haline geliyor.
Nereden çıkarttın bunu diyorsanız; madde 3/16 şöyle diyor:
“Laboratuvar, soğuk hava deposu, elektrik ticaret platformu, müstakil depolar, idare binası, bilgi işlem merkezi, giriş-çıkış kapısı/turnike sistemi-kantar, otopark, atık işleme ve depolama alanları, sosyal donatılar ile toptancı hali kurulacak yerlerdeki üretim yapısı ve tüketim kapasitesi ihtiyacına göre yönetmelikle belirlenen diğer altyapı ve hizmet tesislerinin bulunması zorunludur”.
Sizce bu halleri kim/kimler kurabilir? Bu özellik ve imkanlara sahip olanlar.
Kim bunlar?
Süpermarket zincirleri.
Yani Hal Yasası Taslağı kanunlaşacak olursa üretimden-pazarlamaya zincirin halkaları, büyük olasılıkla süper market zincirlerinin kontrolüne geçecek. Üretim ve ürettiklerimizle beslenmemizin sağlıklılığı, yeterliliği, devamlılığı kamunun yükümlüğü olmaktan çıkacak, şirketlerin vicdanı ile cüzdanı arasına yerleşecek.
Başka bir deyiş ile üretim ve beslenme sistemimiz, “Halkın karnını şirketler doyursun” aymazlığı ile öz ve biçim değiştirecek!