Süleymaniye’de yaşayan gazeteci Necmettin Salaz, İran-ABD gerilimini gazetemize değerlendirdi.
ABD-İran çatışması beklenmedik bir zirve yaptı. Süregelen gerginliğe rağmen kimse böyle bir çatışma beklemiyordu. Kimi haberlere göre Kasım Süleymani’nin Amerika hedeflerine yönelik bir eylem hazırlığında olduğunu öğrenen ABD, Süleymani’ye yönelik bu saldırıyı gerçekleştirdi. Ön almış oldu. Ne olursa olsun bu saldırının, taşları yerinden oynattığı görülüyor. Bölgede yaşayan ve gelişmeleri yakından izleyen gazeteci Necmettin Salaz’la Süleymani olayını ve muhtemel gelişmeleri konuştuk.
Çatışmanın tam bu günlerde tırmanmasının güncel bir nedeni var mı?
Elbette. ABD hem kendi içinde hem de bölgede bir tıkanma içinde, bir dağınıklık yaşıyor. Bugünlerde bu dağınıklık iyice kendini hissettirmeye başladı. İran’a gelince kendi içindeki sıkıntılara rağmen, ekonomik sorunlara rağmen enteresandır ki bölgede gücü artıyor. Irak’ta gücü artıyor, Suriye’de biliyorsunuz rejim ile ilişkileri iyi, orada gücü artıyor. Lübnan’da önemli bir güç. Irak’ta olağanüstü bir gücü var. Haşdi Şabi dahil olmak üzere, hatırı sayılır bir silahlı gücü de var. Hal böyle olunca Amerika bir şeyler yapmak zorunda hissetti kendini. İran’ın önüne bir set çekme, bir fren yaptırmak istedi. Bu yeni yılda açıkçası bu tarz şeyler bekliyordum ben. Yani Amerika bölgede Suriye’de Irak’ta ve değişik alanlarda yitirdiği prestiji tekrar toparlamak için bir hamle yapması gerekiyordu. Rusya ve Çin’in bölgede atmakta olduğu adımlara karşı bir şeyler yapmak zorundaydı. Bu meselenin temelinde bu var. Üstelik bölgede İran yayılmacılığını kontrol edemiyor.
Peki, bu son olayda sanki İran bir adım atmaya hazırlanırken ABD erken davranıp bu saldırıyı gerçekleştirdi. Sen ne dersin bu konuda?
Doğru. Buna doğru derim ben. Çünkü İran yakın zamanda içeriyi kontrol altına alabilmek için, ABD’nin yaptırımlarından dolayı ortaya çıkan sıkıntıları aşabilmek için, halkı birleştirecek bazı işler yapabilmek durumundaydı. Türkiye’nin yaptığı gibi içerdeki açmazları aşabilmek için dışarıda birtakım hamlelere giriştiği gibi. İran ve ABD’nin hem Irak’ta hem Lübnan’da ciddi rekabetleri var. Bir karşı karşıya gelme ihtimali de ağır basıyordu. Şu söylenebilir, Amerikalılar aldıkları bazı istihbaratları değerlendirip ilk adımı atan olmayı denediler
Başta Irak olmak üzere Kasım Süleymani’nin öldürülmesi bölgede nasıl yankılandı? Senin izlenimlerin ne?
Kasım Süleymani’ye baktığınız zaman 70’li yıllardan beri çalışmalar içinde olan, Humeyni’nin bizzat yetiştirdiği, eğittiği bir adam. Halkın içinden gelen biri, mektepli değil, alaylı. İran’da, Şiiler içinde son derece sevilen bir figür. Zaten bakın üç günlük yas ilan edilmesi çok enteresan bir durum. Bir devlet başkanı ölürse veya ülkede çok önemli bir afet olursa yapılan bir şey. Şiiler içinde oldukça etkili bir insandı. Meseleye biz bakarken Kürtlere yaptıklarından, idamlardan, Kürt düşmanlığından hareket etmemek durumundayız. Olay ne ise onu değerlendirmeliyiz. Evet, Kürt düşmanı bir adam. Elinde Kürt kanı var. Hamaney ile arada kimse olmadan direkt görüşen bir insan. Hal böyle olunca da çok ciddi etki yarattı. Gerek İran’da gerek Irak Şiileri arasında gerek Lübnan’da gerek Suriye’deki güçler arasında. Bu iktidarı rahatlatan bir eylem oldu. ABD baltayı nasıl kendi ayağına vurdu anlamış değilim, çünkü İran halkını birleştirdi, Kürtler ve muhalifler hariç. Şimdi İran’da halk oturmuş Kasım Süleymani’ye ağlıyor. Bunun etkisi epey süre devam eder gibi görünüyor. Irak’ta da böyle. Bakın Irak’ın 1 trilyon 200 milyar dolar borcu var ABD’ye. Ama buna rağmen ABD’ye kafa tutmaya başladılar. Bu İran’ın son derece işine yarayan bir eylem oldu diyebiliriz.
Sosyal medyada Irak’ta ve İran’da bu eyleme sevinenler hatta sevinç gösterileri yapanlar olduğu doğrultusunda haberler çıktı. Doğru mu bu haberler?
Irak’ta ilk gün öyle bir şey olduğunu biz de duyduk. Irak’taki bir kısım İran karşıtı Şii’nin gösteri yaptığı bilgisi geldi. Biz de okuduk baktık. Hatta bazı görüntüler de yayınlandı Arap televizyonlarında. İran içinde öyle bir şey duymadım ben. Zaten tansiyonun bu kadar yüksek olduğu bu dönemde öyle bir şey olsa kaç kişi olursa olsun gereğini yaparlardı. İran ile ilgili öyle bir şey duymadık. Irakta oldu ancak o kadar etkili değil. Ağırlıklı yan yas. Hemen bazı adımlar atıldı. Başbakan istifa ettiği halde gitti çalışmaya başladı. Meclisi hemen kontrol altına aldılar. Dış kaynaklı askeri güçlerin ülkede ayrılması doğrultusunda bir karar aldılar. Türk basınında çıkmadı ama kararda ABD’nin ismi zikredilmiyor, ‘dış kaynaklı bütün askeri güçlerin ülkeyi’ terk etmesinden söz ediliyor. Türk askeri var, biraz Fransız askeri var, tamamının ülkeyi terk etmesi istendi. Amerika karşılık olarak ‘Ekonominizi çökertirim’ dedi.
Peki, meclisin aldığı karar uygulanabilinir bir karar mı?
Bu Şiileri ve İran’ı yatıştırma kararıdır. Irak’ın böyle bir gücü yok. Türk askerini de çıkarma gücü yok. Hele hele Amerika askerini hiç çıkarmaz. Irak son derece dağınık, çeşitli grupların hâkimiyet mücadelesi verdiği bir devlettir. Bu devletin toparlanması, Amerika’ya kafa tutması mümkün değil. Amerika’ya ‘sen çık’ diyemez. Bu karar soğutma karardır.
Bazı yorumcular bu gelişmeyi üçüncü dünya savaşının başlangıcı olarak yorumladılar, sen katılıyor musun bu yoruma?
Üçüncü dünya savaşı bana göre çoktan başlamıştır. Eskide olduğu gibi devletlerin uçaklarla, füzelerle birbiri vurması gibi gelişmeyecek savaşlar. Ortadoğu’yu dizayn etmek için ABD ve Avrupa belli alanlarda sürdürdükleri savaşları zaten var. Arap baharı olarak adlandırılan gelişme ile birlikte zaten Ortadoğu’da bir cihan savaşı var, Rusya müdahil, Çin müdahildir, Türkiye müdahildir, Amerika, Avrupa hepsi müdahildir bu savaşa. Bir dünya savaşı var. Üçüncü dünya savaşı bu çatışmaya indirgenemez. Ortadoğu genelinde zaten var dersek anlaşılmış olur, sanırım.
Peki, bundan sonra bu çatışma nasıl gelişir?
Bazılarının anlattığı gibi hemen yarın Irak’a yapıldığı gibi bir çökertme vuruşu başlamaz. İran, ABD’nin güçlerini olduğu yerlere çeşitli füzeler atabilir, Hizbullah dönem dönem bazı yerlerde eylemler yapabilir. İran, en can alıcı iş olarak Hürmüz Boğazı’nda isterse gemi geçirtmez o gücü var. Yani Amerika’ya, Avrupa’ya gaz taşıyan tankerleri vurabilir. Durdurabilir, içeriye sokmaz. Bu tür şeyler yapabilir. Amerika ise yaptırımlarını arttırabilir. Ülke dışında konumlu (Suriye, Lübnan, Irak gibi yerlerde.) İran güçlerini vurabilir. Zaten dikkat ettiysen üç-beş bin asker sevk etme kararı aldılar, 750’si de geldi.
Askerler Irak’a mı geldi?
Irak’a geldiği söylendi ama Irak’ta zaten birkaç yerde askerleri vardı, bu sayıyı arttıracak. Muhtemel olarak Suriye’de tedbirli olmakla birlikte askeri biraz arttıracaklar. Ne yapacağını tam kestirmek mümkün değil, yanılgıya açık bir yanıt olacak. İran’ı toptan vuracakları cesaretleri yoktur, şahap füzeleri Amerika’ya ulaşamıyor, ama Amerika ekonomisini kurtaran Suudiler var, Birleşik Arap Emirlikleri var, İsrail var. İran elindeki silahlar Amerika yanlısı Arap ülkelerini ve İsrail’i vuracak güçtedir. Buna rağmen ben Irak’a, Bağdat’a olduğu gibi bir saldırı beklemiyorum. Ama tekrar ediyorum, yanılgıya açık bir başlık bu, belli olmaz ama akıl onu gösteriyor ki İran’a böyle bir müdahale yaparsa, Amerika kendi ekonomisini destekleyen ülkelerin çökmesine yol açabilir. Bölgedeki etkisi önemli ölçüde azalır.
Bu çatışma Kürtleri nasıl etkiler?
Öyle bir şey ki, etkisi olmaz diyemeyiz. Diyelim ki Amerika, Suriye’deki İran güçlerini vurmaya başladı, bu oradaki Kürtleri enteresandır ki pozitif etkiler. Ama buna karşı Rusya’nın ve rejimin ne tür tedbirleri olur bilmiyorum, onlar da Kürtlerin aleyhine gelişecek işlerdir. Irak’ta Amerika’nın İran güçlerine müdahalesi çok olağanüstü bir bunalım yaratır. Nasıl bir bunalım olur dersen, şöyle diyebiliriz. Aşağısı sakal, yukarısı bıyık durumu. Bir yanı ile buradaki Kürt yönetiminin dayandıkları tek ve mali askeri güç Amerika, dünya ile ilişki Amerika üzerinden yürüyor. Öte yandan mesela Yekiti’nin İran ile iyi ilişkileri var. Dostluk ilişkileri var, alışverişleri var. Siyasi yakınlıkları var. KDP’nin de var. Yekiti ile başlamış, ama Barzani ekibi biz boş bırakmayalım, bizim de ilişkimiz olsun diye ilişki kurmuş. Şimdi hangisinden yana olacaksın? Kürtleri nasıl akıllı bir politika izleyecekleri enteresan bir başlıktır.
Kürtler bu savaşın neresinde?
Benim cevabım, üçüncü yoldur. Öcalan’ın yarattığı çizgidir, bu saatten sonra Kürtler için tek çıkış yolu budur. Mesela parlamentoda yapılan oylamaya katılmadı Kürtler ve Sünniler. Şimdi katılsa ve Amerikalıların gönderilmesine evet dese, bu Amerikalıları kaybetmek demek, hayır dese İran diyecek ki nasıl böyle bir karara imza attınız. Katılmadılar, böyle bir karara imza atmamış oldular. Yani bir anlamda üçüncü yolu seçtiler. Bu savaş Kürtlerin savaşı değil, insanlığın savaşı değil. Ortadoğu’da egemenlik kurmak isteyen iki gücün savaşı. Burası benim diyen iki gücün kendi savaşlarıdır, aklı başında bir Kürt siyaseti bu savaşa hiç bulaşmaz, savaşın kendine teğet geçmesini sağlar. Rahatlıkla söyleyeyim, bir kısım Kürt sosyal medyada, bazı internet sitelerinde, bazı gazetelerde, Avrupa’da oturup, İstanbul’da müteahhitlik yaparken olaya dair oh oldu, iyi ki oldu diye mesajlar yazıyorlar. Şimdi Kasım Süleymani’yi ben de birey olarak sevmiyorum, yaptıklarını ben de biliyorum, ama olan bir şeyi kendi halkıma ne getireceğini hesaplamadan, şoven duygularla yorumlayamayız. Mesela bir yerde kaç Kürdün kanı akacak. Akıllı davranmazsak ya İran vuracak bize ya Amerika. Ya biraz sabırlı ol, seviniyorsan kendi içinde sevin. Eli taşın altında olan insanlar ne diyor, bir onu dinle, soğukkanlı karar ver. Eğer savaş büyürse bu herkese zarar verir. Bundan Kürtler de zarar görür. Onun için birbirini vuruyorlar diye sevinmenin zamanı değil. Kürtleri çıkışını üçüncü yolda görüyorum. Soğukkanlı adımlar atmak gerekir, yoksa başımıza çok büyük sıkıntılar çıkabilir.
Türkiye’nin tarafı
Necmettin Salaz, ABD-İran geriliminde Türkiye’nin ABD’den yana olacağını tahmin ediyor. Bu konuda şunları söylüyor: Görünüşte İran tarafında olacaklar ama, yakın zamanda James Jeffrey Ankara’ya geldi. Türkiye ile Amerika arasındaki bazı sorunlar aşılacak gibi görünüyor. Türkiye’ye uygulanan 12 maddelik yaptırımları Amerika uygulamayabilir. Uygularsa Türkiye’nin İran’a yakınlaşmasına yol açar. Bugün Türk Cumhurbaşkanının bir açıklaması vardı. ‘Böyle bir saldırı karşılıksız kalmaz. Karşılığı verilir bunun’ dedi. Yani bazı ince, altında başka şeyler aranacak mesajlar veriliyor. Ben Jeffrey’nin gelişini direkt İran ile ilgili olduğunu düşünüyorum, Libya falan hikaye şimdi. Amerika’nın şimdilik Libya’da sadece seyirciliği var. İran ile ilgili gelecekler. Türkiye’ye bazı olumlu mesajlar verecekler, ‘İran gelecekte senin de düşmanın, hatta füzelerinin en yakın hedefi sensin, seni rahatlıkla vurur. Bundan dolayı sen bizimle davran, biz de sana bazı kıyaklar çekeriz’ diyecek Amerika. Bence el altından bu tür görüşmeler başladı bile. Jeffrey gelişi bununla ilgili. Suriye’de, Türkiye’ye bazı tavizler verebilirler. Türkiye de İran’dan yana davranmamaya özen gösterir. Bence Türkiye, Amerika’yı tercih edecektir. Öyle görüyorum.
Son bir soru. Bu, Rojava’da ve Suriye genelinde durumu nasıl etkiler?
Çatışmaların geleceği boyuta bağlı. Amerika şimdi belli bir süre yeraltı faaliyeti yapmak durumunda. Yani orta yerde askerlerini dolaştırmaz. Her an başlarına bir füze inebilir. Kendine biraz daha korunaklı alanlar yaratması lazım. Bu durum Türkiye’nin, rejim ve Rusya’nın önünü açabilir. Bir sıkıntı başlığı olabilir Kürtler için. Ama oraya dair herhangi bir şey olmazsa, şu an yürüdüğü gibi yürür işler Rojava’da. Ama bence Amerika İran’ı vurursa-çok zayıf gördüğüm bir ihtimalama vurursa Rojava ve Suriye’deki rejimin ne olacağı belli olmaz. Orada da Şiileri vurması durumunda Amerika’yı Rusya ile karşı karşıya getirebilir. Amerika’nın rejim çatışmasına Rusya seyirci kalmaz. Bu genel olarak dünyanın, özel olarak Kürtlerin başına ciddi sıkıntılar açabilir. Bak buradaki Kürtleri değerlendiriyorum ben, ilk kez bu kadar ciddi bir açmazla karşı karşıya olduklarını görüyorum. Bir taraftan Amerika bir tarafta kapı komşun İran. Aynı şeyi Rojava için de düşünmek durumundayız. Oradaki bir Amerika-İran çatışması ya da ABD ile İran yanlılarının çatışması bizi her biçimde etkiler. Ama ne yazık ki, pozitif etkisi olur diyemiyorum.