Tutukluların tecrit ve hakihlallerine karşı başlattıkları açlık grevi eylemi 41. güne girdi
Ağır tecrit koşulları altında tutulana PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın koşullarına ve cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine dikkat çekmek için başlatılan açlık grevi 41. güne girdi. Tutukluların eylemleri devam ederken, destek ve sahiplenme çağrıları devam ediyor. O çağrılardan biri de ilk ölüm orucu eylemine katılanlardan olan yazar Fuat Kav’dan geldi. Kav, açlık grevlerine omuz verme çağrısı yaptı. Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nde 8 yıl olmak üzere toplam 20 yıl 6 ay 6 gün tutuklu kalan Kav, 14 Temmuz 1980 ölüm orucu eyleminde 64 gün, 1989’de Aydın ve Eskişehir cezaevlerinde 44 gün olmak üzere kötü muamele ve işkencenin sonlandırılması talebiyle defalarca açlık grevi ve ölüm orucuna girdi. Tahliye olduktan sonra Avrupa’ya yerleşen Kav, Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması ve serbest bırakılması talebiyle 2002’de Öcalan’a Özgürlük İnisiyatifi tarafından başlatılan açlık grevi eylemini de 52 gün boyunca sürdürdü.
‘12 Eylül’ü aratmıyor’
“Cezaevleri sistemi dışarının yansımasıdır” diyen Kav, “Türkiye’deki zindanlara bakıp ‘burada işkence, zulüm ve baskı var’ deyip, ‘ülke antidemokratiktir’ diyebiliyorsunuz. Şuan Türkiye cezaevlerindeki uygulamalar, 12 Eylül’ü aratmayacak kadar katı ve faşist uygulamalardır” diye konuştu. Cezaevlerini kapitalist modernitenin korunması için inşa edilmiş yapılarak olduğunu belirten Kav, şunları söyledi: “Cezaevleri, muhaliflerin, özgürlükten, demokrasiden yana olanların fiziki ve düşünce olarak etkisizleştirme aracı olarak kullanılır. Kapitalist modernitenin cezaevlerindeki asıl amacı budur. Kapitalist moderniteye itiraz gerçekleştirdikleri için cezaevlerine tutulan siyasi tutsaklardan sessiz kalmaları istenir. Ama tarihe bakıldığı zaman sınıf, demokrasi ve özgürlük iradesinin en güçlü ortaya çıktığı yer yer yine cezaevleri olmuştur.”
‘Öcalan özgür olmadan…’
Tutukluların tecridin sonlandırılması talebini değerlendiren Kav, “Türkiye’de demokrasi, barış, özgürlük ve Kürt sorunu denildiği zaman, ilk akla gelen Sayın Öcalan’dır. Tutsaklar, Öcalan özgür olmadan, halklar özgür olamaz diyor. Öcalan’ın özgürlüğü Türkiye’de özgürlük, demokrasi ve barışla doğrudan ilişkilidir. Tutsaklarda bu bilinçle Öcalan’ın özgürlüğünü istiyor” şeklinde konuştu. Açlık grevi eyleminin hassasiyetine değinen Kav, eylemin bir haftadan sonra kritik bir aşama olarak değerlendirilmesi gerektiği uyarısında bulundu. Kav, koronavirüs salgını nedeniyle eylemin daha riskli olduğunu ve tecridin sonlandırılması için toplumun harekete geçmesi gerektiği çağrısında bulundu. Kav, “Toplum da tutsakların dar alanda başlatılan görkemli mücadeleye kendini katabilmelidir. Tutsaklardan daha fazla imkanları varken, mücadeleyi büyütmeliler. Toplum tutsaklarla omuz omuza bir mücadele hattı geliştirirse, daha erken sonuca varılır” dedi.