Kürt müziğinin önemli isimlerinden Ciwan Haco ile konser yasaklarını ve saldırıları konuştuk:
Ahmet Güneş
Kürt sanatçıların konserleri ve tiyatro oyunları AKP’li belediyeler ve mülki amirler tarafından yasaklanmaya devam ediyor. Neredeyse her gün bir konser yasağı gündeme geliyor, hem de keyfi gerekçelerle. Son dönemde ise muhalif kimliğiyle bilinen sanatçılar festivallerden çıkarılıyor ya da konserlerine birkaç saat kala iptal edildiklerini öğreniyorlar.
Cumhuriyet tarihi boyunca devletin sürdürdüğü asimilasyon ve inkâr politikalarının devamı olarak görülen bu tür uygulamalar gündemdeki yerinin korurken, yurttaşlar yasak kararını hem düşmanlık hem de yaşam biçimine müdahale olarak yorumluyor ve tepki gösteriyor.
Son dönemde ise AKP-MHP tarafından Federe Kürdistan Bölgesi’ne KDP işbirliği ile saldırılar düzenleniyor. Yine aynı şekilde IŞİD’e karşı savaşıp güvenli bir yaşam kurmuş Kuzey ve Doğu Suriye’ye de saldırı tehditleri gündemde. Kürtler arası savaşın değil ittifakın olması gerektiği ise sık sık dile getiriliyor.
Biz de tüm bu konuları Kürt müziğinin sevilen ve takip edilen sesi Ciwan Haco ile konuştuk. Sanatçılara getirilen konser yasağından Kürt diline yönelik politikalara ve Kürt halkının maruz kaldığı saldırıları kendisine sorduk. Yine aynı şekilde kendi çalışmalarından da bahseden Haco, dünyanın hiçbir yerinde dile yönelik böyle yasakların kalmadığını ve bu zihniyetin çağ dışı olduğunu belirtiyor. Kürtlere yönelik saldırılarda ise Kürtlerin birliklerini sağlayıp hakları için mücadelede ortaklaşmasının altını çizen Haco, Kürtler arası savaşı bir intihar olarak yorumluyor.
Öncelikle son dönemde Kürtçe üzerinde yasaklar sık sık gündeme geliyor. Tiyatrolar ve konserler AKP’li belediye ve valilikler tarafından gerekçesiz bir şekilde engelleniyor. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
En başta şunu söyleyebilirim; Bu kararları ve yasakları kınıyorum. Zaten Türkiye devletinin Kürt halkına karşı savaşı kültür ve dil savaşıdır. Onlar bize karşı böyle bir savaş veriyor. Hep söylerim, bunların derdi ve savaşı toprağımız değil. Zaten toprağımızın üstünde yaşıyoruz. Onların savaşı dilimizle, duruşumuzla, müziğimizle ve kültürümüzledir. Biz Kürtler yaşamımıza bakıyoruz ve her şeye rağmen yaşıyoruz. Burada bizim Kürtler olarak üstümüze düşenleri yapmamız gerekiyor. Şimdi biz burada, buna karşı ne yapmalıyız? Dilimizin üstünde durmalıyız. Dilimizi her yerde konuşmalıyız. Çocuklarımızla Kürtçe konuşmalıyız. Dilimiz varsa bizler de varız. Dilimiz yoksa bizler de yokuz. Bu anlamda dilimiz hayatidir.
Açıkçası son süreçte Kürt sanatçıların, müzisyenlerin yaptıklarını merakla takip ediyorum ve çok güzel işler yaptıklarını görüyorum. Kürt sanatçılar çok güzel şeyler yapıyor. Heyecanla bakıyorum şahsen ve takdir ediyorum hepsini. Çok güzel organizeler, kaliteli üretimler yapılıyor. Kürt halkı da sahipleniyor, ciddi bir alaka gösteriyor. Ben pozitif olarak bakıyor ve görüyorum. Bu yüzden buna tahammül edemiyorlar. Kürtler her halk gibi konserlere, etkinliklere, oyunlara ilgi gösteriyor. İşte buna karşılar. Kürtlerin sevinmesini, kültürüne sahip çıkmasını kabullenemiyorlar. Kürtler neyden keyif alıyorsa oraya yöneliyorlar.
Dilerim Kürt sanatçılar yakın zamanda tekrardan sahnelere çıkar, güzel işler yapmaya devam eder ve bu yasakçı zihniyet son bulur. Dilerim güzel gelişmeler olur.
Siz bir Kürt sanatçı olarak ne hissediyorsunuz? Mesela dilinin yasaklanması, konserlerin engellenmesi neler düşündürtür insana?
İnsan kahroluyor. Yüzde yüz etkileniyor olumsuz olarak. Çok kötü bir şey hatta bundan daha kötü bir şey olamaz. Bir sanatçıyı, dili nedeniyle yasaklamak çok kötü bir şey. Bunlar eskiyen uygulamalar. Çağ dışı olarak görüyorum. Bu tür yasakçı kafalar hiçbir yerde yok artık. Devletler kaldırdı bu tür saçmalıkları. Bugün ne Afrika’da ne Latinlerde ne Amerika’da ne Asya’da ne de dünyanın başka bir yerinde bunlar yok. Hiçbir ülke bunu yapmıyor. Hiçbir devlet dile yasak getirmiyor. Yeryüzünde bu yasak yok artık. Bir tek Türkiye’de var dile düşmanlık. Dilimizi, varlığımızı, kimliğimizi, müziğimizi inkâr ediyorlar. Başta dediğim gibi bu yüzyılı aşan bir düşmanlık. Bu dil ile kültür ile düşmanlık yürütüyorlar. Burada şunu söylemek isterim. Bu zihniyet bizim dilimizle savaşıyor, kültürümüzle savaşıyor.
Bu yasaklara karşı bizim görevimiz dilimize saha çok sahip çıkmaktır. Dilimizi öne çıkarmalıyız. Oturacağız, kalkacağız Kürtçe konuşacağız. Çocuklarımıza Kürtçe müzik dinletelim, bu dille büyüsünler. Varlığımız, en önemli ve kutlu varlığımız dildir, dildir, dildir. Bu anlamda dilimizi konuşalım ve her yerde sanatımıza, sanatçılarımıza sahip çıkalım. Kürtçe üretelim, kaliteli müzikler, sanatlar yapalım. Bunun peşini bırakmamak bir mücadele etme yönetimidir. Dilimizi her yerde sevmeye devam edeceğiz.
Bugün Türkiye’de yasaklar var, dile düşmanlık yapılıyor. Bir taraftan da savaş var. Federe Kürdistan Bölgesi’nde süren bir saldırı var. Rojava’ya yönelik tehditler var. Kürtler arası savaş da söz konusu. Siz bir sanatçı olarak ne söylemek istersiniz, nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz?
Ben Kürtler arası savaşı kınıyorum ve iyi bir şey olarak görmüyorum. Ben hiçbir tarafın yanında değilim. Ben tüm Kürtlerin sanatçısıyım. Burada şunu demek istiyorum: Şu suçlu bu suçlu diyemiyorum. Bütün Kürt partilerine saygı duyuyorum. Biz Kürtler birbirimizle savaşmamalıyız. Bizim birbirimizi sevmemiz lazım. Televizyonlarda, orada burada birbirimizi hain olarak göstermemeliyiz. Herkes kendi gücü kadar mücadele etmiş ve hizmet etmiştir bu halka. Zaten ittifakımız olmadığı için böyle bir noktada duruyoruz. Kürtlerin Kürtlerle savaşına karşı durmalıyız. Brakujî’yi asla kabul etmemeliyiz. Kürtlerin Kürtlere karşı savaşını bir intihar olarak görüyorum. Bütün Kürt sanatçılar, aydınlar, gazeteciler, rusipîler bir araya gelip ittifak çağrısı yapmalı. Kürtler arası savaşa herkes karşı çıkmalı. Aklımız ve ruhumuz bunu kabul etmiyor. Kardeşliğimizi güçlendirmeliyiz.
Bizim birbirimize sahip çıkıp birliğimizi sağlamamız gerekiyor artık. Bugün bize savaş açanları sevindiriyoruz, onların ekmeğine yağ sürüyoruz. Kendi toprağımızda bize bunları reva görenleri sevindirmemeliyiz. Biz Kürt halkına hizmet edenler bunu kabul etmiyoruz. Böyle yaparak bize her türlü kıyımı yapanlara hizmet etmiş oluyorlar. Kimse hain değildir, herkesin bir emeği vardır ama birliğimizi kuramıyoruz. Rengarenk bir halkız. Biz yeryüzünde 50 milyondan fazlayız. Elbette aynı şeyi düşünmek zorunda değiliz. Farklı düşüncelerimiz olacak. Her halk aynı şeyi düşünemez. Aramızda farklı düşünenler olacak. Herkes tek partiyi savunmak zorunda değil. Biz birbirimize, farklılıklarımıza saygı göstermeliyiz. Birbirimize hain demeyi bırakıp yapıcı olalım. Artık bizim birliğimizi sağlayıp haklarımız için mücadele etmemiz gerekiyor.
Siz bu topraklarda her zaman ilgiyle takip edilen bir sanatçısınız. Çalışmalarınızı sormak istiyorum. Yeni çalışmalarınız nasıl gidiyor, neler yapıyorsunuz ya da yapacaksınız?
Üç ayda bir yeni bir şarkıyı kaydediyorum. Yeni şarkılar kaydediyoruz. Güzel bir alaka ve sahiplenme oluyor. Bunları görüyor ve seviniyorum. İşimize bakıp yolumuza devam ediyoruz.
Son olarak dinleyicilerinize ve okurlarımıza ne söylemek istersiniz?
Halkımızı gazeteniz aracılığıyla selamlıyorum. Onları şunu söylemek istiyorum; Halkımızı seviyorum. Sanatçılar halkıyla var oluyor. Ben de halkımla var oluyorum. Başarı halkımızındır, her halk gibi biz de yeryüzünde özgürce yaşayacağız. Hiçbir halka karşı savaşmıyoruz biz. Ne Türk ne Fars ne Araplarla bir savaşımız yok. Biz kendi toprağımızda özgürce yaşamak istiyoruz. Sevgiyle, diyalogla, demokratik bir şekilde sorunların çözülmesini istiyoruz. Ben halkımı seviyorum. Herkesi tek tek selamlıyor, hasretlerimi ve özlemimi gönderiyorum.