Herdem Fırat
Cumhuriyet’in kurucu partisi olduğunu her defasında dile getiren CHP ne kadar ilerici ise bu Cumhuriyet de o kadar ilerici. CHP ne kadar demokratikse Cumhuriyet de o kadar demokratik. Cumhuriyet kadını olarak öne çıkan Tansu Çiller ve Meral Akşener ne kadar ileri ve demokratsa Cumhuriyet de o kadar ilerici ve demokratiktir. Cumhuriyet’in manevi kızı olan Sabiha Gökçen Dersim’i bombaladığında ne kadar ilerici idiyse şimdi kimyasal silah kullanan Cumhuriyet de o kadar ilerici.
Cumhuriyet’in 100. yılına doğru giderken Cumhuriyet’in ilericiliği ve gericiliği tartışma konusu oldu. Mahir Ünal’ın Cumhuriyet ile ilgili sözleri olay oldu ve hemen akabinde görevden alındı. AKP içindekiler bile ona saydırmaya başladı. Neymiş işte göz bebeğimiz olan Cumhuriyet’e nasıl bu lafları edermiş. Öyle bir anlatılıyor ki sanırsınız bu Cumhuriyet karanlık bir dehlizden toplumu çıkarıp apak bir ışık bahçesine çıkarmış. Oysaki Cumhuriyet’in katliamlar, darbeler, sahtekarlıklar, yolsuzluklar… tarihinden öteye gidemediğini günbegün yaşıyoruz. Mesele özellikle Kürt, Ermeni ve etnik-dini azınlıklara gelmediği müddetçe hemen herkesin ortak fikri yüzyıl boyunca darbe mekaniğinin devrede olduğu üzerinedir. Ama söz konusu Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Çerkesler… oldu mu iş değişiyor. İşte Cumhuriyet’in en ilerici olduğu nokta budur. Sahtekarlıkta en ileri noktada olduğu kesin.
Cumhuriyet’in ilericiliği söz konusu olduğunda en başta gelen husus kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasıdır. Kadına verdiği değerdir. Hele bir Cumhuriyet kadını imajı var ki anlata anlata bitmez. Cumhuriyet kadınının en çok bilinenlerden biri öğretmen Sıdıka Avar’dır. Sıdıka Avar yaşamını “Dağ Çiçeklerim” adlı kitaba konu etmiş. Bu kitap tek başına bile Cumhuriyet gerçekliğini anlamaya yeter. Kürt kızlarını asimile etmek için nasıl köy köy gezdiğini anlatır. Bizzat Cumhuriyet tarafından tüm akrabaları katledilmiş, dağlara sığınmak zorunda kalan Kürtleri gerici diye anlatır. Dillerini unutturmayı en büyük marifet sayar. Giyim kuşamlarını değiştirip garnizon komutanları, kolordu komutanları önünde sergilemeyi en büyük ilericilik uğraşı sayar. Tabii bunları yaparken başka klikler tarafından görevden alınmak için bürokraside nasıl tezgahlar çevrildiğini de anlatır. Cumhuriyet’in en ilerici kadınının gözünde Cumhuriyet bir tezgahlar, kumpaslar kurma mekanizmasına dönüşür. O bile yaşananlara “pes” der sonunda.
Belki bu örnek yetmez. Bir de Çiller var. Hâlâ ortalıklarda siyasetçi diye geziniyor. 90’larda Sıdıka Avar’ın başaramadığını, Sabiha Gökçen’in yarım bıraktığı işi tamamlamak için kendini aday görüyordu. Binlerce faili meçhul cinayetine, binlerce köy yakılmasına imza attı. Cumhuriyet tarihinin en karanlık dönemi Çiller’in başbakan, Meral Akşener’in de içişleri bakanı olduğu dönemlerdir. Ve her iki kişi de Cumhuriyet’in yetiştirdiği en nadide kadınlardır. Meral Akşener, İYİP’in başında her gün fermanlar veriyor. Cumhuriyet’in ilerici kadın imajının yanına dini söylem ve eylemleri de eklenince fotoğraf tamamlanıyor.
Cumhuriyet’in en çok övündüğü ve gelişmesine vesile olduğu değerlendirilen ordusu ise destanlar yazmaktan bıkıp usanmamış. Onlarca darbeye imza atmış, yüzlerce katliam gerçekleştirmiş, ne kadar kirli ilişkiler varsa içine girmiş. Kendi başbakanına idam cezası verdirmiş bir ordu. Şimdi bunları söyleyince kötü olan bunları dile getirenler oluyor. Ama bizzat bunu Cumhurbaşkanı söyleyince bir şey olmuyor. Cumhuriyet’i kuran partinin başındaki kişi ordu ve emniyete etmedik hakaretler yapıyor ama biz “Kimyasal kullanıyor” deyince kıyametleri koparıyor. Kendisi bizzat kimi kararları “Anayasa’ya aykırı ama evet diyeceğiz” dedi. Şimdi de çıkmış büyük büyük laflar ediyor. Mesela daha çıkıp “Ben o zaman yanlış yaptım” dedi mi? Ben dediğini duymadım. İşte bahsettikleri Cumhuriyet en tepede bu kadar takiye yapan kişilikler yetiştirmiş Cumhuriyet’tir.
Cumhuriyet’in ilericiliği konusunda sanırım en çok zorlanan kesimlerin başında sol, sosyalist kesimler geliyor. Sanki bu Cumhuriyet’in ilericiliği tartışılınca Osmanlı’ya dönmek istenirmiş gibi. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin ismindeki “terakki” kelimesi de ilericilik anlamına geliyor. Bu Cumhuriyet, İTC kadrolarınca yönetildi. İTC demokratik ve ilericiydi deniliyorsa o zaman diyecek bir şey yok. Yok eğer İTC darbeci ve totaliter olarak görülüyorsa o zaman bu Cumhuriyet’e de darbeci ve totaliter demek zor olmasa gerek.
Cumhuriyet fikrinin kendisini savunup demokratik bir cumhuriyet için mücadele edilmeli demek başka bir şey, var olan bu cumhuriyete darbeci cumhuriyet demek başka bir şey. Türkiye Cumhuriyeti tarihine vakıf olan biri, bu süreçte içte ne kadar askeri-siyasi darbe olduğunu etraflıca bilir. Tüm bunlar biliniyorken bu Cumhuriyet’e toz kondurmamayı anlamak mümkün değil. Cumhuriyet eleştirilince hemen o zaman “Osmanlı dönemine geri mi dönelim?” deniliyor. Bu şuna benziyor: Vezir, bulutlara seyre dalan Sultan’a “Sultan’ım yağmur yağacak.” demiş. Sultan hışımla vezire dönmüş: “Bana ördek mi diyorsun?” diye sormuş. Vezir, “Haşa Sultan’ım, nasıl öyle derim, nereden çıkardınız bunu?” demiş demesine, Sultan başlamış anlatmaya. İşte yağmur yağınca, her yerde gölcükler oluşur, bu gölcüklerde kim yüzer, tabii ki ördekler… Hasıl-ı kelam, Sultan yağmur yağacak sözünden kendisine ördek denmesini çıkarmış. Şimdi Cumhuriyet’i eleştirince Osmanlıcı mı olunuyor?
Hakikatlerle yüzleşemedikçe yeniyi oluşturmak mümkün değil. Toplumsal ilericilik Darvinciliğin sosyolojiye uyarlanma çabasının bir sonucuydu. Büyük balık, küçük balığı yutar; güçlü olan hayatta kalır yaklaşımının sonucuydu. Bu yaklaşım “büyüklük”ünü ispat etmek için on binlerce, yüz binlerce insanın kıyımdan geçirilmesine neden oldu. Güçlülüğünü, dünyaya bedel olduğunu kanıtlamak için kendi dışındaki tüm değerleri inkar etmeyi beraberinde getirdi. İlericilik kapitalist sistemin ulus-devlet canavarı üzerinden topluma dayattığı bir hastalıktır. Eğer bu anlamda Cumhuriyet ilericidir deniliyorsa, evet ilericidir. Yok eğer özgürlük ve demokrasi açısından bahsediliyorsa karnesi ortadadır. Demek ki konu ilerici veya gerici olup olmama meselesi değil, demokratik ve özgürlükçü mü, değil mi meselesidir.