Yaşanan son olaylar bir kez daha gösterdi ki; siyasiler ve onların şakşakçıları, kısır ve bir o kadar da ırkçı zihin yapısıyla bütün insani değerleri kirletmeye, içini boşaltmaya devam ediyor.
İçine hapsolduğumuz toplumsal ya da bireysel duvarların en güvenlikli gibi görünen köşeleri; tabulardan, kutsallıklardan oluşur. Aileye, devlete, vatana, mülkiyete atfedilen kutsallıklar gibi.
Bilim verilerine göre; İnsanların en geri yanları, neredeyse daha doğar doğmaz onların kucağına yığılan, kulağına fısıldanan toplumsal ezberlerdir. Sıkı sıkıya sarıldıkları bu ezberler, aslında hiçbir zaman bilinçli tercihlerinin bir sonucu değildir. Hiçbir zaman; “Bunlar benim için neden değerli, neden kutsal, neden dokunulmaz?”, soruları sorulmamış ve bu ezberleri bozmaya çalışmamıştır… Sorulsaydı ve samimiyetle yanıtlar aranmaya çalışılsaydı tüm bunların kendini, bir ırkı merkeze koyan, kendinden olmayanı ötekileştiren, ona yaşam alanı bırakmayan bir ego sorunu olduğu anlaşılırdı.
Bu durum bulaşıcı bir hastalık gibidir ve genelde toplumların bu hastalık karşısındaki bağışıklık sistemi, bireylerinin ezberleriyle hesaplaşma oranına bağlıdır.
***
Gerçekler, bir takım yaftalarla ve manipülasyonlarla, medyanın bütün türevleri kullanılarak yok edilmeye çalışılıyor. Siz de bütün bunları gerçek sanıp bu oyuna geliyorsunuz.
Sistemin baştan itibaren kurguladığı bir film gibi. Size de bu oyunda figüran roller biçildi. Bir sahne dekoru gibi, bir nesne gibi kullanıldınız yıllarca. Bu oyunun senaryosu en başından yazılmıştı. Sorun; ben bu rolü beğenmedim, oynamam diyebilmek sorunuydu. Size sorulmadan yazılan bu senaryoyu istediğinde değiştirebilmeliydiniz. Çünkü bu güç vardı sizde. Kolay olanı, yazık olanı, heba olanı seçtiniz. İşin kolayına kaçtınız, yalanlara kandınız, dolanlara dolandınız. Sistemin çarkına vida oldunuz. Size ezberletilen replikleri tekrar edip durdunuz. Oysa bu ezber neyin nesi, neye hizmet ediyor deyip, niyesini niçinini düşünseydiniz bu oyunu ve bu ezberi bozabilirdiniz.
***
En yalın tanımıyla ezber bozmak; birinin sahip olduğu önceki düşüncenin yanlış olduğunu göstermektir. Ezber bozmak, kişinin hayatına soktuğu alışılmışlığın, günlük rutinin rahatlığının, her konu için basit bakış açısının yıkılmasıdır. Sıradan ve sürüden ayrılmaktır. Böyle gelmiş böyle giderci tavrın haricinde kalmaktır. “İnsan, bütün dogmalarından arınmalıdır” düsturunu takip etme ergenliğidir. Bir durum karşısında kişinin kendisinden kitlelerce beklenen ezber beklentinin dışında davranış sergilemesidir. Bu süreç de öncelikle kişinin kendi ezberlerini bozmasıyla başlar. Ezber bozmak ilkeleri, prensipleri, tüm değerleri çöpe atmak değildir. Her konuyu içinde düşünüp de doğruyu aramanın bir yoludur.
Nice kalem yazmaz acıya tanık oldunuz, hala yanmadı mı yüreğinizin bir yerleri. Ayaklar altına alıp durmadan çiğnediğin onca değerin önünde bir an durup düşünün… Bozun ezberinizi. İzlediğiniz her görüntü, dinlediğiniz her replik size bir darbe olup geri dönüyor. Siz konuşmadıkça, yeter demedikçe birkaç atar tutar takımı sizin adınıza ahkam kesiyor, vuruyor, kırıyor yok ediyor. O tetikte sizin de parmak iziniz var unutmayın… Oyunun dışına çıkın, ben artık oynamıyorum bu oyunu deyin. Bozun ezberinizi.