Salgının en çok etkilediği alanlardan bir de yayınevleri. Aram Yayınları ve Verita Kitap’a yayıncılığın halini sorduk: Kitapları seçerek yayınlamak zorunda kalıyoruz
Yadigar Aygün
Tüm dünyayı etkisi altına alan koronovirüs (Covid-19) salgını ile birlikte birçok yayınevi zorluk çekmeye başladı. Döviz kurlarının her gün yeni rekorlar kırması ile birlikte pek çok yayınevi kitaplarını basamaz hale geldi. Ekonomik krizi ve salgın döneminde yayınevlerinin yaşadıkları zorlukları Aram Yayınları çalışanı Zuhal Tekiner ve Verita Kitap Yayınevi’nin sahibi Türkiz Özbursalı ile konuştuk.
Salgın yayınevlerini vurdu
Verita Kitap Yayınevi’nin sahibi Türkiz Özbursalı, salgın ve ekonomik krizin her geçen gün derinleşmesi ile birlikte yayınevlerinin yaşadığı zorluklara dikkat çekti. Özbursalı, “Orta ve küçük ölçekli yayınevlerinin durumu bizim memlekette hiçbir zaman iyi olmamıştır. Hele ki belli bir okuyucu kitlesine hitap eden, seçici ve çizgisinden ödün vermeyen; sermayesi ve çalışanı az yayınevleri kâr etmek bir yana, sürekli ayakta kalma mücadelesi verirler. Salgın döneminde de yayıncılık sektöründe ekonomik durumdan en fazla etkilenen bu tür yayınevleri ve bağımsız kitapçılar oldu. Yayıncılık alanında bütün dünya genelinde gözlemlenen sıkıntılar bizde gerekli ve yeterli mali, sosyal ve hukuki tedbirlerin alınmaması nedeniyle kendini daha çok hissettirdi. Salgının küresel boyuta ulaşması ile birlikte dünya genelinde nüans farklılıkları olsa da ulusal ve uluslararası kitap fuarları iptalleri, çalışanların evden çalışmaya geçirilmesi, kitap tanıtım etkinliklerinin ve festivallerin online yapılması gibi pek de alışık olmadığımız bir pratiğe yönlendirildik. Pek çok ülkede birçok yayınevi ve kitabevi fiziki mekânlarını kapatarak online çalışma ve satışa geçti. Sosyal devlet olmanın gereği olarak mali destek ve vergi muafiyeti gibi olanaklar sağlanan yayınevleri e-kitap ve sesli kitap ürünlerinde indirime gitti” dedi.
Kamu desteği yok
Özbursalı, başka ülkelerin salgın döneminde yayıncıları ve kültür sanat faaliyetlerini desteklediğini söyledi. Özbursalı, “Fransa’da Kültür Bakanlığı hemen yazar ve kitabevleri için 5 milyon Euro’luk acil destek paketi hazırladı. İngiltere’de Maliye Bakanlığı küçük işletmeler için mikro kredili programlar oluşturdu. Almanya Kültür Bakanlığı yayıncı ve kitabevlerini desteklemek için yeni yayınlarda 10 bin Euro’ya kadar teşvikler verdi. ABD ve İngiltere gibi ülkelerde bazı yardım vakıfları yayıncı ve bağımsız kitabevlerini desteklemek için kampanyalar düzenleyip bağışta bulundular. İrlanda’da posta hizmetleri kitap teslimatında kitabevlerine özel indirim uygulamaya başladı. Bizdeki duruma bakarsanız; zaten ticari kargolarda kitap indirimi uygulamayan PTT pandemi sürecinde ticari olmayan kitap gönderimlerinde de zamlı tarifeye geçti. Dünyada bunlar olurken bizde, farklı sektörlerdeki pek çok orta ve küçük işletme gibi yayınevleri de kendi başlarının çaresine bakmak durumunda kaldılar. Üretim yapılamayan dönemlere ait vergi ve çalışan sigorta primleri muafiyete sokulmayıp kısa bir ötelemeyle tahsilata başlandı bile” diye konuştu.
3 aylık süre
Artan döviz kurları ile birlikte yayınevlerinin zorlu bir süreç yaşadığına dikkat çeken Özbursalı, “Döviz kurundaki durdurulamayan yükselişle birlikte ithal edilmek durumunda olan baskı kâğıdı ve matbaa sarf malzemeleri fiyatları uçtu gitti. Kira, aylık masrafların artışı, yapılamayan fuarlardan kaynaklı gelir kayıpları ve konsinye satışlardan düzenli ödeme alamamaya da hiç girmiyorum. Büyük endüstriyel yayıncı ve banka yayınevleri dışında varlığını devam ettirebilmek için sattığının karşılığını düzenli olarak, uğraşmadan, kapıları aşındırmadan alabilme imkânı bulamayan yayınevlerinin durumu hiç de iç açıcı değil. Türk Yayıncılar Birliği’nin yaptığı ankete göre pandemi sürecinde 5 milyondan fazla kitap basılmış ama dağıtılamamış ve yayınevleri içlerinde bulundukları duruma ortalama olarak en fazla 3 ay dayanabileceklerini söylemişler ki bu sürenin de yarısı geçmiştir. Yaşadığımız zorluklar ortak ama yine de ortak dertlerimizle birleşip ortak çözümler üretebilme noktasına hâlâ gelebilmiş değiliz ne yazık ki” dedi.
‘Dayanışmalıyız’
Özbursalı, orta ve küçük ölçekli yayıncıların belli kriterler çerçevesinde birleşerek sorunlara karşı ortak bir tutum almaları gerektiğine dikkat çekti. Özbursalı, “Yayıncılık sektörü yazarı, çizeri, çevirmeni, editörü, redaktörü, grafikeri, basanı, dağıtanı ve satanıyla bir bütün. Bizde çoğu kişinin boş zamanlarda ya da hobi olarak yapıldığını zannettiği yazma, çizme, çeviri yapma gelişmiş ülke standartları açısından gerçekte bir iş yani maddi karşılığı olan bir faaliyet ve uğraş alanı. Yayıncının yazara, çevirmene, grafik tasarımcıya hak ettiği maddi karşılığı, telif verebilmesi yayınlanan kitaptan sağlanacak gelirin üretim ve satış aşamalarında adil, hakkaniyetli ve ivedi paylaşılmasını gerektirir ama ne yazık ki geçerli ekonomik sistem ve piyasa pratiğinde böyle bir şeyden söz etmek mümkün değil. Orta ve küçük ölçekli yayıncıların belli kriterler çerçevesinde birleşerek üretim ve dağıtımda dayanışma halinde olmaları, kolektif çalışmaya omuz vermeleri gerekiyor. Sağlıklı bir dağıtım sistemi kurulmadıkça endüstriyel büyük yayınevleri ve zincir kitabevleri dışında bağımsız yayınevi ve kitapçıların hayatta kalmaları çok zor olacaktır” diye konuştu.
Kitap alımı kısıtladı
Aram Yayınları çalışanı Zuhal Tekiner de derinleşen ekonomik krizin ve Covid-19 salgının yayınevlerini çok olumsuz etkilediğinin altını çizdi. Tekiner, insanların salgınla artan işsizlik ve gelir düzeyindeki düşüş ile birlikte kitap alımında kısıtlamaya gidildiğine dikkat çekti. Tekiner, “Yayıncılık açısından en büyük sorunların başında kağıt fiyatları geliyor. Kağıt, dolar fiyatları kuruna endeksli olarak piyasada işlem görüyor. Bununla birlikte yayıncılar yeni yayın dönemine, yeni kitap basımına hazırlanırken en çok sıkıntı yaşamış olduğu şey kağıt fiyatları ve döviz kurunun sürekli artmasıdır. Salgın, yayınevlerini büyük bir zarara uğrattı. Salgın başlangıcında eve kapanmalarla birlikte internet üzerinden kitaplar, filmler büyük bir rağbet gördü ama sonraki süreçte toplum kendisini bir kısıtlamaya götürdü. Bu kısıtlamaya giderken de zaruri ihtiyaç dışında her şeyi kısıtlamak durumunda kaldı. İnsanlar krizden ve salgından kaynaklı olarak kendilerini kitap, film gibi kültür-sanat materyallerden kısıtladı” dedi.
Fiyatlar uçtu
Tekiner, döviz kurlarının her gün rekor kırması ile birlikte yayınevlerinin kitap basmakta zorluk yaşadığını vurguladı. Tekiner, “Dövizde her gün rekor kırıyor. Şu an biz yayına hazırladığımız kitapları matbaaya göndermiyoruz. Fiyatlar inanılmaz derecede uçtu. Matbaalardan 3 ay önceki almış olduğumuz fiyatlarla şu an almış olduğumuz fiyatlar tamamen uç noktada. Bu durumda da biz yayıncılar yayınlayacağımız kitaplardan kısıtlamalara gidiyoruz. Yayınlayacağımız kitapları seçmek zorunda kalıyoruz” diye konuştu.
Fuara kitap bulamıyoruz
Tekiner, Aram Yayınları’nın ve Kürt yayıncılığının ekonomik krizin yanında sistematik olarak baskı ve sansürle de karşı karşıya kaldığının altını çizdi. Tekiner, “Aram Yayınevi yayın hayatına başladığından itibaren 400’ün üzerinde kitap bastı. Şu an kitap listemizi yaptığımız zaman basılan kitapların tamamı yasaklı olunca yasaklanmayan 5 ya da 10 kitabımız kalıyor. Şu an fuarlar durmuş durumda ama fuarlara 400’ün üzerinde kitap basmış bir yayınevi fuara götürecek kitap bulamıyor. Aram Yayınevi’nin bilindiği üzere yazarlarının pek çoğu cezaevinde ve doğal olarak oradaki zorlukları daha fazla yaşıyorlar. 150-200 üzerinde kitabımız yasaklı. Hakkında davalar açılmış kitaplarımızın içteki yargılama tamamlandıktan sonra elbette ki AHİM ve diğer uluslararası hukuk süreçleri de başlamış oluyor. İç hukukun kendisi davaları o kadar ağır ele alıyor ki bu durum Aram Yayınevi açısından en büyük problemden bir tanesidir. Yasaklı olan 152 kitabının 10-15 yıldır dava süreçleri devam ediyor. Bu durum tabi ki bir neticeye erişemediği için de kitapların üzerindeki sansür devam ediyor” diye belirtti.
Sansüre karşı mücadele
Sansüre ve baskılara karşı susmayacaklarını, mücadele edeceklerini söyleyen Tekiner, “Bizim sansüre karşı yöntemlerimiz Aram Yayınevi kurulduğu günden beri devam ediyor. Yayıncılık hayatını sürdürmek sansüre karşı oluşan bir durumdur. Hala kitaplar yayınlamaya devam ediyoruz. Kitaplarımız yasaklanıyor ya da toplatılma kararları alınıyor ama yazar yazmaktan vazgeçmediği sürece biz kitapları yayınlamaktan vazgeçmeyeceğiz” dedi.