Botan’da devam eden doğa katliamı halk sağlığını da olumsuz etkiliyor. SES Şirnex Şubesi Eşbaşkanı Mihriban Şenbayram, ‘Yer altı kaynaklarının bu kadar sağlıksız bir şekilde çıkarılması birçok hastalığı beraberinde getiriyor’ dedi
Son 3 yıldır aralıksız bir şekilde Şirnex’in Gabar, Cûdî ve Kato dağları, Besta ve Çilênimêja bölgelerinde başlatılan ağaç kıyımı bu yıl Elkê (Beytüşşebap) ilçesinin Feraşîn ile Qaşuran bölgelerine kadar yayıldı.
Askerlerin gözetiminde korucuların eliyle on binlerce meşe palamudu ve kizwan (menengiç) ağacı kesildi. 3 yılda Şirnex coğrafyasında ormanlarının yüzde 10’nuna yakını yok edildi. Tek bir ağacın bile bırakılmadığı bazı noktalarda iktidara yakın şirketler tarafından maden aramaları yapılıyor. Kentin doğasının yanında havası ve suyu da kirletiliyor.
Hava kirliliği
Temiz Hava Hakkı Platformu’nun 2022’de yayınladığı rapora göre; Türkiye ve Kürdistan’da 68 bin 440 kişi hava kirliliğine bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetti. Hava kirliliğine bağlı ölümlerin en yüksek olduğu kent yüzde 41,11 ile Colemêrg (Hakkari) oldu. Bunu Êlih (Batman) yüzde 34,2, Şirnex (Şırnak) ise yüzde 30,24 ile izledi. Doğa talanı ile birlikte hava kirliliğinin arttığı Şirnex’te buna bağlı hastalıklarda da artış görülüyor.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şirnex Şubesi Eşbaşkanı Mihriban Şenbayram, 3 yıldır bölgede devam eden doğa tahribatının beraberinde getirdiği hava kirliliği ve yol açtığı sağlık sorunlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘İnsan sağlığını etkileyeceği ortada’
Bölgede başlatılan doğa tahribatıyla birlikte Şirnex’in bir yayla olmaktan çıkartıldığını ifade eden Mihriban Şenbayram, bu durumun bölge insanının sağlığı üzerinde çok ciddi olumsuzlukları da beraberinde getirdiğini kaydetti.
Mihriban Şenbayram, “Şırnak’ta kömür ve petrolün çıkartılmaya başlanmasıyla tahribatın boyutları da giderek arttı. Gabar Dağ’ındaki petrol ile Silopiya’da kurulan termik santral da hava kirliliğini artıran etmenlerin başında geliyor. Bununla beraber Şırnak ‘özel güvenlik’ bölgesi ilan edilip orman kıyımı ve doğa talanları gerçekleştiriliyor. Şırnak’ta son 2 yılda ormanların yüzde 8’i kesilerek veya yakılarak yok edildi. Bu doğa katliamının insan sağlığı için ne kadar zararlı olduğunu görüyoruz. Şırnak bundan 20 yıl öncesine kadar bir yayla olarak bilinirken, temiz ve serinken şuanda geldiğimiz noktada çok sıcak, kurak ve kirli hava ile karşı karşıyadır. Bunun da ileriki süreçlerde insan sağlığını olumsuz etkileyeceği ortadadır” dedi.
‘Yeni hastalık ortaya çıkacak’
Bölgedeki yeraltı kaynaklarının insan sağlığı dikkate alınmadan çıkartıldığını belirten Mihriban Şenbayram, doğaya müdahale ile birlikte bölgede sağlık problemlerinin arttığını kaydetti.
Sorunların uzun vadede kendini göstereceğine işaret eden Mihriban Şenbayram, “Kömür ocaklarındaki çalışmalar sadece rant odaklı yapılıyor. İnsan sağlığı dikkate alınmadığı için en ucuz yöntemler kullanılıyor. Kömür ocaklarından çıkan gazlar, partiküller ve buradan çıkan suların filtre edilmeden içme suları ve dere sularına karışmasıyla beraber insan sağlığına ne kadar zarar vereceğini ve doğa tahribatına sebep olacağını uzun vadede göreceğiz. Yine hayvancılık ve tarım yapan köy halkının ne kadar zarar gördüğünü de ileriki süreçlerde göreceğiz. Özellikle son dönemlerde Gabar’dan çıkartılan petrol çok övülüyor. Ancak bunun için binlerce ağaç kesildi ve ‘güvenlik’ bölgesi haline getirildi. Petrolün çıkartılarak rafine edilmesi sırasında doğaya salınan gazlar ve petrol sızıntıları birçok yeni hastalığı da beraberinde getirecek” diye belirtti.
‘Termik santral insan sağlığına uygun işletilmiyor’
Mihriban Şenbayram, “Silopi’de bulunan termik santral insan sağlığına uygun bir şekilde işletilmiyor. Yerleşim yerlerine çok yakın ve Silopi’de termik santral kurulduğundan beri kanser vakaları artmış durumda. Yine Temiz Hava Platformunun verilerine göre; hava kirliliği konusunda Şırnak nüfusunun yüzde 92’sinin kirli hava soluyor. Bu kadar çok hava kirliliğinin olduğu bir ilde insan sağlığı tehlikededir. Bu nedenle solunum yolu hastalıkları ortaya çıkıyor. Özellikle bronşit, zatürre, astım krizleri, akciğer kanserleri ve kalp rahatsızlıkları gibi hastalıklarda artış olmuştur” diye konuştu.
‘Sızan gazların etki alanı geniş’
Doğa tahribatının toplum sağlığı üzerinde ciddi bir tehdit oluşturduğunu söyleyen Mihriban Şenbayram, “Bütün insanlık bundan etkilenecek. Gabar’da ki petrol nedeniyle ileriki süreçlerde hastalıkların artacağını biliyoruz. Şimdiden çok ciddi bir hava kirliliği tespit edilmişken, ilerisini tahmin etmek zor değil. Yeraltı kaynaklarının işletmelerinden sızan gazların maalesef etki alanları küçük değil. Sadece olduğu bölgeyi değil, bütün coğrafyaya yayılacak etkileri var” diye kaydetti.
‘Doğa bozulursa insan bozulur’
Bölgenin ekosistemine müdahale olduğunu kaydeden Mihriban Şenbayram, “Sadece bizi veya bölgemizi değil, tüm dünyayı ve ekosistemi etkiliyor. Yeraltı kaynakları çıkartılırken insan sağlığına uygun bir şekilde yapılmalıdır. Ancak şu anda yapılan rant ve talan insan sağlığı hiçe sayılarak ve insan sağlığına uygun olmayan şekilde işletiliyor. Hükümet ve devletlerin buna uygun şekilde politikalar üretmesini öneriyoruz. Doğamızı korumalıyız. Çünkü doğa ile insan iç içedir. Doğa bozulunca insan bozulur. İnsan sağlığı bozulunca da bu sefer önüne geçilmez sorunlar yaşayacağız” diye sözlerini sonlandırdı.
Haber: Zeynep Durgut \ MA