İnsan türünün dünyaya yayılışı gündemdeki yerini koruyorken Mardin’de neolitik döneme dair başka bir alan daha tespit edildi. Dicle ve Fırat nehirleri arasında kalan Verimli Hilal toprakları; Heskîf (Hasankeyf), Newala Çorî, Çemî Hola, Geliyê Godernê gibi yüzlerce araştırma yapılmamış ya da yapılmışsa da saklanmış alanı bağrında barındırır. Mardin’deki Boncuklu Tarla da tümüyle aynı kaderi paylaşacak; Baraj sularının altında kalması planlanmaktadır.
Afrika’dan ilk göç dalgasının başlamasıyla birlikte Mezopotamya’ya (Verimli Hilal) yerleşimler de başlamıştı. Mardin’deki bu kazı da bunu ıspatladı. Mardin Dargeçit ilçesi Ilısu (Germav) mahallesinde bulunan Boncuklu Tarla’da 11 bin 300 yıl öncesine ait buluntular belgelendi. 80 metrekare dört Stel’den (Dikilitaş) oluşuyor. Taş duvarlara sahip tapınağın duvarlarında kil karışımı yani kerpiç sıvası kullanılmış. Ölüler ev tabanına ana rahmindeki pozisyonda gömülmüş, çok sayıda taş ve kemik alet, silah, boncuklu kolyeler ve yontma taşlar bulunmuş. Sosyal-ekonomik yaşam ve üretim modellerine dair birçok bulguya rastlanmıştır. Neolitik döneme ait bir tapınakortak yaşam alanı- olarak belgelendi.
Egemenlerin beş bin yıllık tarihine inat, her gün yeni bir haber almaya devam etmekteyiz. Germav’daki kazıdan çıkan belgeler hiç bitmeyecek, her gün yeni bir buluntu gün yüzüne çıkacak. O kadar çok yerleşim alanı var ki saklanamayacak kadar çok ve arada bu alanlar gibi bir alan kontrollerinden kaçarak basına düşmektedir. Son 20 yılda binleri bulan kazılar yapıldı ve bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar kazı basınla paylaşıldı, korunması için mücadele verildi. Elbette bu kazıları yapanların tarihi bir sorumluluğu vardır. Bu kazılara, buradan çıkan bulgulara; toplumsal vicdan ve ahlaken sahip çıkarak koruması sahiplenmesi de gerekir.
Göbekli Tepe ve boncuklu tarlanın ortak özellikleri ikisinin de ortak bir yaşam alanı olması, dönemin tapınağı olarak işlev kazandırılmasıdır. İkisi de yaklaşık 12 bin yıl önceki bir tarihi işaret etmektedir. Gözden kaçan nokta ise insanlar yüzlerce yılda oralara yerleşmiş, ortak yaşamı inşa etmiş ve en az bin yıl önceden bu alanlara yakın yerlerde birlikte-barışıkdayanışmacı yaşam başlamıştır. Böylelikle bu buluntuların işaret ettiği tarihler ise 13 bin yıl önceye dairdir.
Su bir küresel savaş aracı olarak bu boyutuyla da kullanılmaktadır. Tüm bu alanlar GAP olarak bildiğimiz proje kapsamında Devlet Planlama Teşkilatı’nca elli yıl önce planlanmış ve günümüz de de DSİ eliyle uygulanmaktadır. Bu tarihsel ve toplumsal hafıza sular altında bırakılarak göçertme politikasının en önemli silahı olarak güncelliğini korumaktadır. Sular altında bırakılacak Hasankeyf gibi Boncuklu Tarla da Ilısu Barajı ve HES projesinin etkilediği alan sınırları içinde yer almakta ve Hasankeyf ile birlikte sulara gömülecektir.
Bozulan bir başka ezber ise önce tarımsal üretim yapılmamış, buraların hepsinde önce bir araya gelinerek birlikte yaşam kültürü oluşturulmuş ve bu yerleşmeden sonraki tarihlerde tahıl üretimi başlamıştır. Yani bilinen önce tarım sonra yerleşim ezberi de bozluyor. Toplumlar tarihini aydınlatacak birlikte yaşamayı öğretecek bu alanların sulara gömülmesi durdurulmalıdır. Bu alanlardaki kazı sonuçlarında bulunan belgelerin bir araya getirilerek tarihi yeniden yazmaya ihtiyacı vardır.