Diyarbakır Barosu, 11 yıl içerisinde zırhlı araç çarpması, mayın ve savaş atığı patlamaları sonucu 67 çocuğun yaşamını yitirdiğini ve bunlardan 66’sının bölge kentlerinde yaşandığını açıkladı
Diyarbakır Barosu, “Zırhlı Araç, Mayın ve Çatışma-Savaş Atıkları Kaynaklı Çocuk Hakkı İhlalleri”ne dair hazırladığı raporu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda önceki gün yaptığı basın toplantısıyla açıkladı. Baro Başkanı Nahit Eren, ülkede yürütülen “güvenlikçi” politikalar nedeniyle özellikle bölge kentlerinde birçok hak ihlallerinin yaşandığını kaydetti. Raporun 2011 ile 2022 yılları arasını kapsadığını aktaran Eren, özellikle “çözüm süreci”nin sonlandırıldığı 2015 yılında ihlallerin arttığını belirtti. Eren, ihlallerin en çok bölge kentlerinde yoğunlaştığına işaret ederek, “Zırhlı araçların neden olduğu ölümler bir tek Doğu ve Güneydoğu illerinde yaşanıyor” dedi.
Zırhlı araçlar: 21 ölüm
Çocuk Hakları Komisyonu’ndan Özlem Ender ve Şoreş Deniz Tuğrul ise rapordaki verileri aktardı. Birçoğu basın-yayın organlarından geçilen haberler üzerine hazırlanan raporda, yaşamını yitiren çocukların isimlerine ve yaşlarına yer verildi. Raporun “Zırhlı araçlardan kaynaklanan çocuk hakkı ihlalleri” kısmında, son 11 yıllık süreçte bölge kentlerinde zırhlı araç çarpması sonucu toplam 21 çocuğun yaşamını yitirdiği ve 27’sinin yaralandığı aktarıldı. Marmara Bölgesi’nde ise 1 çocuğun hayatını kaybettiğine yer verildi.
En fazla ihlal 2016-2018’de
Raporda, şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’de uzun bir süredir devam eden zırhlı araç çarpması sonucu yaralanma ya da ölümler ile zırhlı araçlardan çıkan ateş sonucu çocukların ölüm ve yaralanma durumları özellikle 2015 yılı sonrası kent merkezlerindeki çatışmalı durumlar ve OHAL süreci ile güvenliği önceleyen devlet politikaları nedeniyle artış göstermektedir. 2016-2018 yılları arasında dramatik bir biçimde ölüm ve yaralanma sayılarında artış görülmüştür. Raporda incelenen 11 yıllık dönemde zırhlı araçların sebep olduğu ölüm ve yaralanmalı durumların sayısı en az 49’dur. Bu olayların yüzde 52’si devletin güvenlik odaklı politikalarının arttığı 2016-2018 yılları arasında meydana gelmiştir.
‘Cezasızlık ile korunuyorlar’
Raporda, söz konusu ihlallere dair baronun takip ettiği dosyalarda, olaylara karışan failleri korumaya dönük yargılamanın yapıldığı da belirtilirken, yaşanan ölümlerin cezasızlık politikasından kaynaklandığı vurgulanarak, “Siyasi iktidarların politik eğilimleri ile kamu görevlilerinin bu eğilim doğrultusundaki süregelen yaklaşımları cezasızlık pratiğinin belirleyici faktörlerindendir. Yargı erkinin bağımsız olamama sorunu da birlikte değerlendirildiğinde, ortaya çıkan pratik ile kamu görevlilerinin keyfi uygulamaları sonucunda meydana gelen insan hakları ihlallerinin meşru sayıldığı ve faillerin cezasızlık ile korunduğu görülmektedir” denildi. Failin kolluk görevlisi olduğu yargılamalarda kovuşturma aşamasının yüzeyselliğinin, cezasızlığın bir başka yönü olarak ortaya çıktığı belirtilen raporda, şu ifadelere yer verildi: “Ceza yargılamasının asıl amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması yönünde bir çabanın olmaması, katılan ve müşteki vekillerinin çoğu talebinin gerekçesiz bir şekilde reddedilmesi, dosya kapsamındaki iddiaların gerektiği kadar incelenmemesi, kolluk birimlerinden istenilen evrakların dosya arasına alınmaması, emir komuta zincirinde yer alan kişilerin sanık olarak dosyalara dahil edilmemesi gibi hususlar kovuşturma aşamasının yüzeyselliğine ilişkin tarafımızca tespit edilen sorunlardır.”
Bölgedeki ihlaller
Raporun “Mayın ve Çatışma-Savaş Atıklarından Kaynaklanan Çocuk Hakkı İhlalleri” bölümünde en fazla ihlalin yaşandığı yerlerin başında bölge kentleri geldi. Uluslararası sözleşmelerin hatırlatıldığı ilgili bölümde, bölge kentlerinde 45 ölüm ve 126 yaralanma olduğu aktarıldı. Akdeniz ve Ege’de de toplam 9 kişinin yaralandığı kaydedildi.