Covid-19 Bölge Kriz Koordinasyonu, yaptığı açıklamada, “AKP pandemi ile mücadele etmeyi yine beka meselesi haline getirdi” dedi
Kovid-19 salgını ile ilgili toplumun sağlığını korumak, halkı bilgilendirmek ve dayanışma içinde olmak amacıyla kurulan ve aralarında Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), sivil toplum örgütleri, ekoloji hareketleri, sendika ve hak örgütlerinin bulunduğu Covid-19 Bölge Kriz Koordinasyonu, 19 Mart’tan bu yana yaptıkları çalışmalar ve bölgedeki gelişmelere ilişkin yazılı açıklama yaptı.
‘Ölüm kayıtları şüphe yaratıyor’
Covid-19 Bölge Kriz Koordinasyonu, Türkiye’de testlerin artması ile birlikte vaka ve ölüm sıralamasında ilerlemesinin ciddiye alınması gereken bir durum olduğunu belirttiği açıklamada, Koronavirüs ölümlerinin “doğal ölüm” olarak kayda geçirildiği ve istatistiklerle ilgili şeffaf olmayan verilerin toplumu şüpheye götürdüğünü kaydetti.
Sendikalar sürece dahil edilmedi
Sağlıkçıların tecrit altında olduklarının belirtildiği yine Türk Tabipler Birliği (TTB) ve sağlık sendikalarının işin içine dahil edilmediğinin ifade edildiği açıklamada, “Salgın her gün çalışmak zorunda olan insanları ölümle burun buruna getirmeye devam ediyor. Sermayeyi insan sağlığından daha değerli tutan iktidar, parçalı bir şekilde karantina uyguluyor. Pandemi ile mücadele dağınık yönetiliyor. İnsanlara her gün büyük para cezaları kesmek ise trajikomik hal almaya başladı” denildi.
Beka meselesi haline geldi
İktidarın kendi bekasını halkın sağlığından daha üstün tutan bir yaklaşım sergilediğinin kaydedildiği açıklamada, “Pandeminin yarattığı kaygı, korku ve panik yetmezmiş gibi iktidarın her şeyden şüphelenen marjinal tavrı toplumu daha da endileşelendirmektedir. COVİD19 gibi ölümcül salgınlara karşı iktidar hastalığı ile yaklaşılması ölümcül sonuçlar yaratır. Kendi bekasını halkın sağlığından daha üstün tutan bir iktidarın sağlık üretmesi şüphesiz ki imkansızdır. Pandemiden önce çoklu krizleri yaşayan AKP iktidarı, daha önceki meselelerde olduğu gibi pandemi ile mücadele etmeyi de yine beka meselesi haline getirdi. Biz bekanın toplum ya da devlet bekası değil sadece kendi bekaları olduğunu biliyoruz. Kalıcı olması gereken halk sağlığının geçici olan bir iktidarın beka nesnesi haline getirilmesi, iktidar için toplum sağlığının ne kadar önemsendiğinin somut göstergesidir. Bunun bir örneği de iktidarın bütün dünyanın salgın ile uğraştığı bir dönemde 23 Mart günü 8 belediyeye kayyım atamasıdır” ifadesi kullanıldı.
Bilimsel ilke vurgusu
Pandemiye karşı mücadelenin bilimsel olması gerektiğine vurgu yapılan açıklamada, bilimsel ilkelerin “siyasal kaprislerden” daha üstün tutulması gerektiğine dikkat çekilerek, “Bizler, pandemi ile mücadelede halk sağlığını önceleyen ilkeler esas alınırsa başarılı olunabileceğini düşünüyoruz. Halkımızın pandemiya karşı perpektifimizi bu şekilde bilmesini istiyoruz. Hiçbir siyasi kaygı bizim açımızdan halkımızın sağlığından daha kıymetli olamaz. Hükümet bu salgın dönemini kendi ölümcül hatalarından vazgeçebileceği bir eşik olarak kabul edip bir an önce siyasi kaprislerinden ve toplum sağlığını kendi bekasının bir aparatı haline getirmekten vazgeçmeli” denildi.
Koordinasyon, yaptıkları çalışmaları birkaç başlık altında topladı. Yapılan çalışmalara ilişkin şu başlıklar sıralandı: “Salgından kaynaklı halkımıza hijyen, izolasyon ve dayanışma ile ilgili yaptığımız çağrılarla başlayan çalışmalar, cezaevleri, tutuklu aileleriyle dayanışma içinde hukuki mücadeleyi yürütme, salgından kaynaklı alternatif üretim çalışmaları, Kardeş Aile Çalışması, kadın çalışmaları, kültür ve dil çalışmaları, basın ve medya çalışmaları.”
Kriz koordinasyonu, devam eden çalışmalarını ise şöyle sıraladı:
“Kadın Çalışmaları: Kriz Koordinasyonumuzun salgın odaklı kadın çalışmaları çok farklı başlıklarda, birçok kadın örgütüyle, yerel ve evrensel dayanışma ağaları kurularak ve zenginleştirilerek kadınların ihtiyaçları doğrultusunda yapılmaya devam edilecek.
Cezaevleri ve İnfaz Yasası: Cezaevleri ile ilgili yeni bir imza kampanyası ve deklerasyon çalışması sürüyor. İnfaz yasasına yönelik itiraz ve Anayasa Mahkemesi’ne başvuru için hukuk çalışması sürüyor. Annelerin adalet bakanı ile yeniden görüşme talebi söz konusudur. İnfaz yasası ve cezaevlerine ilişkin hukuk ve insan hakları kurumlarıyla ortaklaşarak ulusal ve uluslararası düzeyde online panel, konferans, çalıştaylar planlanıyor. Avrupa Birliği ve insan hakları kurumlarına ailelerin “Herkes için adalet, herkes için sağlık” adlı mektup göndermesi planlanıyor.
Kardeş Aile Kampanyası: Kardeş aile kampanyasında milletvekili, sanatçılar ve kadınlar yeniden çağrı yapacaklar. Dayanışma ağlarını genişletmek için vekillerin de katılacağı aileler telefonla aranmaya devam edilecek. Kardeş Aile Kampanyası kapsamında özellikle gönüllü bulma çalışmalarının ve halklar arası kardeş aile dayanışmamız sürüyor.
Kültürel Çalışmalar: Yakın zaman sonra toplumsal dayanışma ve hareketliliği sağlamak, halka moral vermek için izolasyon ve sağlık önlemleri alınmak kaydıyla mahalle/sokak bazlı kültür-sanat etkinlikleri başlayacak.
Alternatif Üretim Çalışmaları: Alternatif üretime dair, semt bostanları, halk bahçeleri gibi üretim odaklı projeler hayata geçirilecek. Alternatif üretim biçimlerine, tarıma ve köy yerleşmelerine dönük özgün çağrılarımız olacak.
Basın Bilgilendirmeleri: Sürekli sosyal medya ve basın ile salgın gündemli hastag, röportaj, TV programları, yazı ve benzeri yayınlar yapılmaya devam edilecek. Toplumsal bilinçlendirme için çeşitli aktiviteleri daha fazla ve planlı bir şekilde sürdürülecek.”
Kriz Koordinasyonu, açıklamada salgın ile mücadele süresi boyunca yapılan çalışmalar ve salgının genel gidişatı ile ilgili basını her hafta bilgilendireceklerini belirtti.
Dayanışma ve salgın
Dünyadaki ve Türkiye’deki bütün tedbirlerin şuan kadar bu salgını istenilen düzeyde önleyemediğinin belirtildiği açıklamada, son olarak şunlara yer verildi : “ Halkımıza bir kez daha ısrarlar çağrı yapmak istiyoruz. Salgın tehlikesi devam etmesinden kaynaklı kesinlikle hiç kimse rehavete kapılmamalı, sosyal mesafeyi ve kendini izole etmeyi ihmal etmemelidir. Zorunlu olmadıkça kimse dışarı çıkmamalıdır. Bir kez daha gördük ki Kovid-19 pandemisi ile ilgili küresel gelişmeler tüm dünyada, doğaya, siyaset ve ekonomiye yeni bir akıl ile bakmayı zorunlu kılıyor. Küresel düzeyde sınırsız kent odaklı üretim ve tüketim çılgınlığına karşı kırsal yerleşimlerin öncelikli hale geleceği yerel ve dayanışmacı ekonomileri kurmanın zamanı geliyor. Bizim yapay ve doğal tüm tehlikeler karşısında er ya da geç kadınlar ve erkeklerle birlikte yaşamın her alanında savunduğumuz bir ütopyamız var. Bu ütopyamız, yeni yaşamdan yana, daha demokratik bir toplum, cinsiyet özgürlükçü, ekolojik hassasiyetleri önemseyen bir dünya yaşamını enternasyonal bir dayanışma ruhu ile yaşatabilmektir.
Tüm dünya halklarının bir an önce dayanışma içinde Kovid-19’u yenmesini ve sağlığına kavuşmasını diliyoruz. Dayanışma, demokrasi, adalet ve barış içinde bir yaşam her şeyin ilacı olabilir.”
Kaynak: MA