BM Suriye Soruşturma Komisyonu, yayımladığı Suriye raporunda Türkiye’nin SİHA’larla Rojava’da sivilleri katlettiğine dikkat çekerek ‘Türk devleti sivil ayrımı ve sivil altyapı gözetmeksizin saldırılar gerçekleştirmiştir denildi
Birleşmiş Milletler (BM) Bağımsız Uluslararası Suriye Soruşturma Komisyonu, BM Cenevre Ofisi’nde düzenlediği basın toplantısıyla 1 Ocak- 30 Haziran 2023 dönemini kapsayan Suriye raporunu açıkladı. Rapor, 11 Eylül’de BM Cenevre Ofisi’nde başlayan ve 13 Ekim’e kadar devam edecek olan 53’cü İnsan Hakları Oturumları’nda ele alınacak.
‘İnsanlığa karşı suçlar işleniyor’
Basın toplantısında söz alan Komisyon Başkanı Paolo Pinheiro, Suriye’de şiddetin giderek daha da tırmandığına ve ekonomik gerilemenin devam ettiğine dikkat çekerek, “Çatışmanın tarafları, kontrolleri altındaki bölgelerde sivilleri keyfi olarak alıkoymak, işkence etmek, zorla kaybetmek ve infaz etmek suretiyle savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlemeye devam etmiştir” dedi.
‘Soykırım suçlusu olarak yargılansınlar’
DAİŞ’lilerin tutulduğu cezaevleri ve ailelerinin tutulduğu El Hol ve Roj kamplarının durumuna da değinen Pinheiro, devletlere Rojava’da tutuklu bulunan vatandaşlarını geri alma çağrısında bulundu. Pinheiro devamla, “Devletlere, Kuzey ve Doğu Suriye’de tutuklu olan erkek vatandaşlarını da geri alarak, bu insanları DAİŞ’in işlediği savaş suçları, insanlığa karşı suçlar ve soykırımdan sorumlu tutarak adil bir şekilde yargılama çağrısında bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.
Pinheiro yaptığı konuşmanın ardından 36 sayfalık raporunu sundu. Suriye’nin politik ve ekonomik durumunun yanı sıra ülkede devam eden çatışmalardan kaynaklı yaşanan insan hakları ihlallerine değinilen raporda, Türkiye’nin Rojava’ya dönük hava saldırılarına ve işgali altındaki bölgelerde işlenmeye devam eden savaş ve insanlık suçlarına da yer ayrıldı.
‘Siviller katlediliyor’
Türkiye ile Demokratik Suriye Güçleri (SDG) arasındaki çatışmaların son dönemlerde arttığına değinilen raporda, Türkiye’nin saldırıları sonucunda özellikle Halep, Hesekê, Reqa, Eyn Îsa ve Til Temir bölgelerinde sivil ölümlerin gerçekleştiğine vurgu yapıldı. Raporda, Türkiye’nin farklı tarihlerde silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) Rojava’ya dönük gerçekleştirdiği saldırılarda sivillerin de hedef alındığının altı çizildi.
Qamişlo Kantonu Eşbaşkanı Yusra Derwêş, yardımcısı Leyman Şiwêş ve şoför Firat Tuma’nın hayatını kaybetmesine neden olan 20 Haziran tarihli SİHA saldırısının da hatırlatıldığı raporda, “Türk devleti sivil ayrımı ve sivil altyapı gözetmeksizin saldırılar gerçekleştirmiştir” denildi.
‘SMO savaş suçu işliyor’
Türkiye ve ona bağlı gruplar altındaki işgal bölgelerinde yaşanan hak ihlallerine de değinilen raporda, Suriye Milli Ordusu (SMO) ve ona bağlı güçler tarafından Kürtlere karşı savaş ve insanlık suçları işlenmeye devam edildiğine vurgu yapıldı.
SMO’ya bağlı silahlı bir grubun 20 Mart tarihinde Cindirês’de Newroz’u kutlayan bir Kürt aileye ateş açması sonucu 1’i çocuk 4 kişinin hayatını kaybettiği saldırının hatırlatıldığı raporda, bu saldırının doğrudan savaş ve insanlığa karşı suç kapsamında olduğunu belirtildi.
‘Kürtlere ağır işkenceler yapılıyor’
Türkiye’nin, Suriye Milli Ordusu’nun işgal bölgelerindeki Kürtlere karşı keyfi gözaltı, işkence ve kötü muameleye devam ettiğine vurgu yapılan raporda, tanıklarla yapılan görüşmeler sonucunda farklı tarihlerde gerçekleşen hak ihlallerine dikkat çekildi. Kürt sivillerin genellikle özerk yönetimle bağlantılı olduğu iddiasıyla gözaltına alınarak ağır işkencelere tabi tutulduğuna değinilen raporda, Kürtlerin yaşadıkları bölgelerden zorla göçe tabi tutulduğuna da vurgu yapıldı.
Komisyonun incelemesi sonucunda işgal altındaki Serêkaniyê ve Girê Spî’deki karakollarda Türk askeri görevlilerin hala mevcut olduğu ifade edilen raporda, bu Türk askeri yetkililer tarafından Kürt sivillere dönük ağır işkencelerin yapıldığına vurgu yapıldı.
Raporda, BM Bağımsız Uluslararası Suriye Soruşturma Komisyonu’nun, Suriye Milli Ordusu’nun savaş suçları işlediğine dönük makul gerekçelerinin olduğu kaydedildi. İşgal bölgelerinde yaşanan hak ihlallerinden Türkiye’nin de sorumlu olduğuna vurgu yapılan raporda, “Türkiye, uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası insancıl hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine bağlı kalmaya devam etmelidir. Bu yükümlülükler arasında kendi görevlilerinin bulunduğu yerlerde işkenceyi önleme yükümlülüğü de bulunmaktadır” ifadelerine yer verildi.
HABER MERKEZİ