Malumunuz Anayasa Mahkemesi (AYM), Halkların Demokratik Partisi’ne açılan kapatma davası kapsamında Yargıtay’ın partinin Hazine yardımı yapılan hesaplarına bloke konulması yönündeki başvurusunu kabul etti. Başvuruyu dün görüşen AYM, partinin hesaplarına geçici tedbir konulmasına karar verdi.
Bu karara dair birkaç bağlamı şöyle düşünüyorum:
• Her şeyden önce bu bir krizdir ve krizin diyalektiği ile HDP için doğal fırsatlar yaratmaktadır. Partinin kendini tabanı ile yeniden yaratması, sahanın ön plana çıkması, izlediği siyaseti önündeki engellerin somut ifşası ve zoraki dayatmaları anlatmak için önemli bir ortam sunmaktadır. Çünkü HDP dün de haklıydı, bugün daha fazla haklı olarak varlık göstermektedir.
• HEP’ten, HDP’ye uzanan (1990-2023) kesintisiz mücadele hattını yeniden hatırla(t)mak gerekiyor. Bu tarihsel çizgi içinde devletin siyaset karşıtlığı ile demokrasi açısından verilen amansız mücadele ve bedeller var. Yani bugünü dün üzerinden kurmak gerekiyor yer yer. Çok uzağa gitmeden Yargıtay başsavcısının talep dilekçesi hukuki skandallarla dolu. HDP tespit yapamaz, şöyle düşünemez, böyle diyemez denmiş. Gerekçe de buradan kurulmuş. Mesele gerçekten onların ifade ettiği gibi mi? Yani mesele gerçekten de ‘hukuk’, ‘demokrasi’ vs mi? Değil… Geçmiş parti süreçleri, bunun tüm cevaplarını veriyor. Gelinen aşamada parti kapatma bir hukuk meselesi olmaktan çıkmıştır. Bir öç ve Kürt düşmanlığına indirgenmiştir. Devletin sürekliliğine dair işleyen temel yasalara varmıştır.
• Bu son bloke kararı aynı zamanda bir bloke/blokaj siyasetinin de ön uygulaması gibi duruyor. Varacağı yer şu: Bundan sonra Kürtler parti açtıklarında, daha açmadan partiyi kapatmak ve buna ‘önlem’ demek.
Bu noktada şu ilişkiyi de gözden kaçırmamak gerekiyor: “Önleyici siyaset” doktrini NATO’nun geçen yıl hayata geçirdiği yeni dünya düzeni konseptinde ilk defa önemle vurguladığı bir aşama oldu. Türkiye de Rojava ile ilgili politikasında, son savaş girişiminde ifade ettiği en önemli tez ‘önleyici’ argümanı oldu. Son hava saldırısı güvenlik politikasında değişikliğin miladı olarak sunuldu. Artık önceden tespit ve yerinde kurutma hareketi düzenliyoruz denildi.
Bu önleyici siyaset aklı, başka alanlarda başka şekillerde artık tahayyüller üzerinden gidecek gibi duruyor. Sosyal, ekonomik ve diğer tüm kategorilerde totaliter saiklerle uygulanabilecek bir adımın testi olarak düşünülmesi taraftarıyım.
• Kürtleri ‘siyaset dışına’ çıkarma çabası ve mühendisliği tam gaz gidiyor. Son birkaç yılın serencamına bakarsak önce belediye meclis üyeliklerinden, sonra belediyenin kendisinden, daha sonra il örgütleri ve nihai olarak da partinin kendisine uzanan bir hat var. Kayyım rejiminin bir ayağı ‘vatandaşlık halinden soyutlama’ idi, ki şu an seçme seçilme hakkı doğrudan alınmış dört milyondan fazla kişi var. Partinin kendisine dönük bu hamle ile de geri kalan seçmen ‘çıplak vatandaş’ statüsüne getirildi. Tüm bu karar süreçlerinin ardında aleni şekilde, hukuk dışına alınarak, Kürtlere siyasetsizlik dayatılıyor. ‘Partisizlik’ üzerinden Kürtlerin mobilize olamayacağı gibi arkaik bir seçim düşüncesi zuhur ediyor devlet aklının koridorlarına.
• Bu bloke kararı ve parti kapatmanın da ön fragmanı niteliğinde duran böylesi bir süreç neyin üzerini örtüyor? Neye tekabül ediyor?
Son 40 yılın bize öğrettiği şeylerden biri de şu değil midir:
Kürtlere ve Kürt siyasetine dönük ciddi bir hamle oluyorsa devlet cephesinde derinleşmiş bir kirlilik vardır. Ki bugün buna denk düşen onlarca vaka var lakin en mühimi Sinan Ateş’in öldürülmesi ile süregiden “Polis-Devlet/Siyaset-Çete” üçgenindeki çürüme ve ilişkisellik. Ülkenin adeta fotoğrafını da gösteren bu süreç, söylendiği üzere bir Susurluk potansiyeli taşıyor. Çeteleşmiş siyaset ile siyaset dışında her alana demir atmış bu atraksiyonların toplum karşıtı her yerde uzlaştığı ve birleştiği görülüyor.
Bu durumun bize söylediği bir başka şey de ‘devlet içi dönüşüm’ hikayesidir. Devletin şah damarlarına konma kavgası hiç olmadığı kadar güncel. Üzeri örtülü yürüyen bir diğer aks da bu.
• Dün gerek meclis genel kurulunda gerekse on saat süren 6’lı Masa toplantısı sonuç metninde ‘tartışmaya-anılmaya değer’ bir konu olarak görülmedi HDP’nin hesaplarına bloke meselesi.
Çünkü bu ittifak, bir açıdan da durumdan memnundur. Herkesin kendini kurtarma ve dağılacak/boşalacak köşeleri kapmaya odaklandığı bir seçim atmosferinde yapısal sorunlar en az gündeme gelen sorunlar oluyor. Başından beri böyle gidiyor. O anlamda 6’lı masa bu meseleye itiraz yerine gelecekte nasıl bir fayda sağlayacağı daha ‘tatlı’ geliyor yüksek ihtimal. Olası kapatma durumu ile Kürtlerin ‘mecburi’ o ittifaka destek olacağı düşüncesi ise uzun süreden beri var. Yanılgılarla dolu bu yaklaşım, HDP’nin bu seçimin kaderini elinde bulundurduğu gerçeğini değiştirmiyor.
• En başa dönersek, fırsatlar açısından, durumun kendisi nasıl büyütülebilir sorusu sürdürülebilir.
Hukuki, sosyal, sokak yönü ile yeniden yeniden söz kurma fırsatı veriyor. Siyasetin aksıyan, gerileten doğasına yeni ölçüler verme fırsatı veriyor.
HDP’nin bu siyasal kararda üzerine en az düşüneceği şeyin ‘maddi’ boyut olacağını düşünüyorum. Geçmiş yıllar nasıl et-tırnak ile yürüdüyse bugün o irade daha kararlı durumda.
HDP’nin, ya da onun yerine gelecek temsilin, herkese, kesime sözünü net söyleyeceği ve neden durdurulamayacağı artık nettir! Krize en büyük cevap büyüyerek cevap olmadır.