Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) IŞİD’in elindeki son toprak parçası olan Baxoz’daki operasyonu sürerken, buradan kurtarılan çok sayıda Ezidi kadın ve çocuğun hikayesi trajedi dolu. Şengal’de 3 Ağustos 2014 tarihinde IŞİD’in soykırımına maruz kalan Ezidilerden bazıları ise kaçırılmıştı. IŞİD vahşetinin ve karanlık zihniyetinin bu saldırılardaki başlıca hedefi kadınlar oldu. Binlerce Ezidi kadın pazarlarda köle olarak satıldı, katledildi, insanlık dışı uygulamalara maruz kaldı. O kadınlardan biri olan Canê Ilyas Xelef de DSG tarafından çocuklarıyla birlikte kurtarıldı. IŞİD Şengal’e saldırdığında Canê’yi eşi ve 3 çocuğuyla beraber, binlerce Şengalli gibi kaçırmış. IŞİD, Canê’nin kızı Ferîde’nin (7) adını Fatîme, oğlu Ehmed’in (6) adını Silêman ve en küçük oğlu Ferdî’nin (5) ise adını Ubeyd olarak değiştirdi. Sadece çocuklarının değil kendisinin ismini de ‘Hela’ yapıldı. Canê ve ailesi önce Musul’da bir medreseye getirilip birbirinden koparıldı. Canê, kaçırılmasını ve esir alınmasını şöyle anlatıyor: “Evimizi yıktılar. Bizi kendi aralarında paylaşıp köleleri yaptılar.”
Gözü önünde katlettiler
Canê’nin çocuklarını 3 ay boyunca ondan koparan IŞİD, sonra da gözleri önünde eşinin kafasını keser. Canê o vahşeti şu sözlerle anlatıyor: “Gözlerimin önünde eşimin kafasını kestiler. Onunla beraber 3 kamyon dolusu erkeğin ve çocuğun kafasını kestiler. Sonra da kesilen kafaları yola atıp üzerlerine mermi yağdırdılar.”
Köle yaptılar
IŞİD, çocuklarını verme karşılığında Canê’yi zorla Müslümanlaştırır. Canê de Müslüman olur ve çocuklarına kavuşur. Vahşi örgüt, Canê’ye, Müslüman olmaması durumunda ya kendilerine cariye yapacaklarını ya da pazarlarda köle olarak satılacağını söyler. Canê’yi zorla Ebu Miseb adlı bir IŞİD’liye verirler. O kişinin yanında bir yıl kalır. Canê, o kişi hakkında şunları söylüyor: “Kimseyle konuşmama izin vermezdi. İzin vermezdi ki aç olduğumu bile söylemeyeyim. Beni köle yapmıştı. Bana, sabahları kendileri uyanmadan önce evi, tuvaletleri ve bulaşıkları yıkamamı söylüyorlardı. Elbiselerini yıkamamı, evin bütün işleri yapmamı istiyorlardı. Belim ağrıyordu, hastaydım. Hasta olduğumu söylediğimde beni dövüyorlardı. Hava soğuktu, yüreğim yanıyor dedim. Bana, sen ‘kafirsin’ dediler.”
Ailesinden ilk ses
Zulümle geçen bu dönemden sonra Canê ve çocukları önce Tabka, sonra da Rakka’ya götürülür. Ebu Miseb, DSG’nin Rakka Özgürleştirme Hamlesi’nde ölür. Onun ölümünden sonra Wîdat adlı eşi Canê’yi kölesi yapar. Anlatımına göre Canê’ye, Şengal’deyken komşusu olan küçük bir Ezidi kız çocuğu gece saat 2’de bir telefon götürür. Canê gizlice kardeşi ile görüşür. Kardeşi ona kaçmasını söyler. Ancak kaçmak için Canê’nin eline hiçbir fırsat geçmemiştir. IŞİD’liler, Canê’nin ailesiyle görüştüğünü anlayınca telefonu getiren küçük kızı zindana atar, telefonu da kırar. Canê ve çocuklarını Rakka’dan Derazor’un Meyadin ilçesine, son olarak da Suse ve Baxoz’a götürürler.
DSG sayesinde kurtuldu
Burada Canê başka bir IŞİD’li ile evlendirilir. Canê o kişinin, Iraklı, Suriyeli ve Tacikistanlı olmak üzere 3 eşinin olduğunu söylüyor. Adı Ebu Zeynep olan bu kişi, Kürt olduğu için en fazla işkenceyi Canê’ye yapar. Canê, IŞİD’in Baxoz’daki hezimetini ise şöyle anlatıyor: “Uçaklar onları vurdu. Her biri bir yere gitti. Ben de çıkmak için çocuklarımı aldım. Bir çete önüme geçti ve ‘Gitmeyin, YPG sizi öldürecek, size mermi yağdıracak, kötü şeyler yapacak’ dedi. Ben de ‘Onlar bize bir şey yapmaz’ dedim. Çünkü aynı kandanız. Ama korktum ve geri döndüm. Sonra yol üstünde 2 battaniye bulup çocuklarımı sardım. Sabah uyandığımda biri bana ‘Burada ne yapıyorsunuz?’ diye sordu. Ona neler yaşadığımızı, soğukta, yağmurun altında beklediğimizi söyledim. Sonra yürüdük. Kamyon geldi ve oradan çıktık. Arkadaşlar bizi kurtardığı için ben ve çocuklarım çok mutluyuz.” Canê, Şengal IŞİD’den kurtarıldığında da çok mutlu olduğunu, çocuklarının sürekli kendisine ‘Ne zaman Şengal’e döneceğiz?’ diye sorduğunu sözlerine ekledi.
‘Kalbim demir oldu’
Artık IŞİD’in bitmesini ümit ettiğini söyleyen Canê, “Şengal’e dönmek ve ailemi görmek istiyorum” diyor. Kardeşi Fadil Ilyas Xelef, kendisiyle röportaj yapan ANHA muhabirleri aracılığıyla telefon üzerinden birbirlerine ulaştı. Canê gözü yaşlı bir şekilde telefondaki kardeşine şunları söyledi: “Fadil, kardeşim. Arkadaşların yanındayım. Artık korkma. Ağlama kardeşim. Ben elbette ağlarım. Çünkü ben ne çektiğimi iyi biliyorum. İmkanım olmadı kaçmaya. Çocuklarım da yanımda. IŞİD’lilerden çocuğum olmadı. Çok şey gördüm, artık kalbim demir oldu. Artık mutlu olmalı ve ‘kız kardeşim geri döndü’ demelisin. Şimdi DSG’lilerin yanındayım, onlar da senin gibi.”
DERAZOR