Kış gününde olur mu? Bizde oldu. Evde ‘tadilat’ var. Tadilat ise evin harabeye dönmesi kadar, hatta daha da önemlisi sizin ‘usta’ adı verilen bir insan türüyle tanışıp kaynaşıp akraba olmanız, onun her konudaki engin fikirlerini dinlemeniz anlamına geliyor.
“Yok aslında orada bir şey” diyor bizim usta, Fransa’yı kastederek, “dış devletler karıştırıyor her şeyi.”
Durum bu. Koca adam yalan mı söyleyecek?
Kaç yıldır bir türlü kaynağına ulaşamadım ama mealen de olsa hatırlıyorum, Fidel, 11 Eylül’den bir süre sonra, sanırım Latin Amerika Gazeteciler Kongresi’nde, bu saldırıların meşru mücadeleleri boğmak için kullanıldığını ima ederek, “Terörizm, adaletsiz insanlık dışı ve aptalca bir mücadele biçimidir. Ancak, silahlı mücadeleyle terörizm arasında büyük bir fark var. Dünya güçleri egemenliklerini daha kolay sürdürmek için bu farkı haritadan silmek istiyorlar” demişti.
Bir tür kehanet gibiydi sanki ve hakikaten de zaman içerisinde arkası geldi. Öyle ki artık dünyanın herhangi bir köşesinde bir haksızlığa karşı mücadele eden insanlar, ne kadar barışçıl olurlarsa olsunlar komplo teorilerinin çamuruna bulanıyor, her türlü toplumsal hareket hızla değersizleştiriliyor. Üstelik bu dejenerasyona ‘sol’dan yapılan katkılar da az değil. Her nerede ne olsa, “Hımm” diye başlıyoruz söze, “aslında tabii, bu işin arkasındaki güçleri de görmek lazım…” Kimi daha tedbirlice “restorasyon mu acaba” teorileri üretirken, iş sosyal medyaya doğru yaklaştıkça ipin ucu iyice kaçıyor. Soros’lar, BOP’lar, hatta İlluminati’ler, Tapınak Şövalyeleri filan… Çoğu da futbol yazarları gibi, dün söylediğini bugün hatırlamıyor hiç. HDP, “Al başkanlığı ver özerkliği” diyecekti de hani, sonra da Türkiye kırk parçaya bölünüp Kürdistan filan kurulacaktı ya, “n’oldu o iş” desen şimdi, fıss! BOP vardı bir de, Ortadoğu yeniden kurulacaktı da Türkiye ortasından ikiye yarılacaktı, o da olmadı mı ne?
Belki daha kapsamlı bir yazının konusu ama birkaç cümleyle söylenebilir: Emperyalizm, bir kukla tiyatrosunun adı değil. Emperyalizm, kapitalist işleyişin bir aşaması ve onun doğası öyle istihbarat örgütlerinin çevirdiği dolaplardan ibaret değil. Şurada hammadde var çalalım, işleyip kerizlere satalım basitliği de değil. Onu belirleyen kapitalizmin temel dürtüsü olan kârdır; örnek olsun, bugün en büyük tekeller üretim tesislerini metropollerden söküp geri ülkelere taşıyorlar; sebebi de belli: Ucuz emek. Bütün bunlar, işleyiş bakımından incelenip tartışılabilir ama her şeye hâkim, bir odada toplanıp herkesi iplerle oynatan karanlık bir şebeke filan değil karşımızdaki. Halkların, yığınların iradesini böylece sıfırlayan, mücadele eden herkesi piyon düzeyine indirgeyen ahmaklık, ne emperyalizmi anlıyor ne de kapitalizmin kendisini. Yok öyle bir dünya! Dün de yoktu ama bugünkü karmaşada hiç yok. Evet, her ABD başkanının projeksiyoncuları vardır mesela, işleri “şu ülkede şu iktidar olursa ne olur” diye senaryolar yazmaktır ve fakat o senaryoların yüzde 90’ı çöpe gider. Çünkü hayat öyle değildir.
Paris’te yürüyorlar şimdi misal. Bizim ustanın görüşü belli: Birileri karıştırıyor Fransa’yı! Başkaları da var ama. “Irkçı söylemler” diyorlar kenardan örneğin. Gezi Parkı’nın Divan Oteli’ne doğru olan bölümüne inmemişler demek, inseler TGB otağını görürlerdi orada. Yine parkın üst tarafından her geçişte HDP çadırlarına sövenleri de hiç görmemişler. N’oldu şimdi? Gezi değersizleşti mi? Hayır!
Niye böyle zorlaştırıyoruz her şeyi? Vatandaş canından bezmiş, bir de biz görelim bakalım şu Şanzelize’yi deyip düşmüş yollara. Öyle steril, mikroptan arınmış filan da değiller. Kim kaybetmiş de biz bulalım öyle zeki çevik ahlaklı kitleyi?
Ama Soros? Kavala? Aman tanrım, ya kötü ellere düşerse her şey?
Bi zahmet artık öğrenelim. Dünya tarihinde yoksulların sokağa çıkıp kendilerini iktidara getirdikleri olaylar pek nadirdir ve bu fasıl (1871’i saymazsak) 1917’den sonra başlamıştır. İnsanlar yürürler, yürüdükçe öğrenirler. Senin işin de, yürüyüşe dâhil olarak yapabiliyorsan eğer, öne geçmek, en azından öne geçebilecek formasyonu, dinamikleri biriktirmektir.
Bizim Erganili usta teoride sallıyor ama pratikte iyi en azından, duvar düzgün yani, renk de tutuyor. Hiçbir şey yapmadan sallamak ise komik oluyor hakikaten.