Bir grup insanın her şeye rağmen ısrarla ve inatla sürdürdükleri bir dayanışma hikayesi bu: Maltepe Sokak Kültür Derneği, şimdilerde yola Maltepe Dayanışma Ağı olarak devam edip ihtiyaç sahipleri ile buluşuyor
İktidarın tüm engelleme ve söylemlerine rağmen salgının yayıldığı şu günlerde başta HDP olmak üzere birçok siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu kendi imkânları ile dayanışma ağlarını örmek için seferber olmuş durumda. Kimi gıda yardımı yapıyor, kimi yeterli malzemeleri olmayan sağlık emekçilerine maske dikiyor, kimi açta açıkta kalana yetişmeye çalışıyor. Onlardan biri de Maltepe Sokak Kültür Derneği olarak kurulup şimdilerde yola Maltepe Dayanışma Ağı devam eden dayanışma inisiyatifi.
Maltepe Sokak Kültür Derneği ile yollarımız 2016’nın OHAL koşullarında denk geldi sanırım. Bir panellerine katılmıştım. O gün henüz bu günlerin geleceğini hiçbirimiz bilmiyorduk tabi. Dernekte yoğun bir kültür sanat faaliyeti yapılıyordu; kimi salsa kimi, dil kursu, kimi panel, kimi forum.
5 dakikada aşure programı
Katılımcılar ise gencinden yaşlısına hepsi birbirinden güzel insanlar. Ve oranın müdavimleri. Panel öncesi çay
sohbetinde hemen ertesi günün programına da şahit olmuştum o gün. Aşure ayıydı ve hemen bir grup çıkartılıp, kim yapacak, kim dağıtacak demeden ve şaşılacak bir şekilde 5 dakikada yarının programı yapılmıştı. Uzaktı gidemedim ancak ertesi gün Ali ağabeyin ( Ali Kemal İpek) facesine düştü güzel görüntüler. Aşureler yapılmış ve dağıtılmış bile. Zaman içerisinde tanık oldum ki sokağı da hiç bırakmadılar. Her eylemde her itirazda sokaktaydılar. Ne çekindiler ne çekildiler.
Cevabı kendin bul
Ve şimdi koronavirüs salgının dünyayı sarstığı bir süreçte yine yılmadan sahadalar. Bu kez de dayanışma için. Birkaç gün önce dayanışmadan fotoğraf görünce dayanamadım sordum. Ali ağabey ne oluyor yine diye. O da telefonda dahi vakit bulmadığı için birçok yazı, video ve fotoğraf gönderdi, buradan cevap bul diye.
İsim değişse de…
Videoların birinde bir programda kuruluş amaçlarını açıklıyor ve ondan dinleyelim: “2010’da Sokak Kültür Derneği kuruldu. Demokratik kitle örgütüydü. Sonrasında Maltepe Çevre ve Yaşam Platfromu’na dönüştü. 3 ay yılmadan sahilde çalışma yaptık. 20 bin imza topladık” diyor ve üzülerek ekliyor; “Ama sahil dolgusunun durmasını beceremedik. Vahim bir durum var ve ilk depremde de göreceğiz zaten.”
Mesele sadece çevre değil ki
Sonrasında her perşembe düzenli toplantı yapan gruptan bazıları “Sahil doldu. Artık buluşmayalım” dese büyük bir çoğunluk ülkede sorunlar ve haksızlıklar bitmediği için sokakta kalmakta ısrar etmiş. Çünkü Kentsel Dönüşüm başlamış ve Gülsuyu, Başıbüyük gibi birçok mahalle bu tehlike ile karşı karşıyaymış. “Zaten çevrenin yanına yaşamı eklememiz de bundan” diyor Ali ağabey ve ekliyor; “Mesele sadece çevre değildi ki birçok haksızlık vardı ve karşı çıkmak lazımdı.”
Donanıp çıktık
Tabi bunu düşünürken de sokağa donanımlı çıkmak gerek diyerek başlamışlar çalışmalara, gerisini ondan dinleyelim; “Öncelikle sokağa donanımlı çıkmak gerekiyordu. Bu amaçla çok ciddi destekler aldık. İlk önce kentsel dönüşümün hukuki boyutunu 2,5 saat süren bir eğitimle bir avukat arkadaştan öğrendik. Yine çevre ile ilgili birçok akademisyenden destek aldık. Paneller ve forumlar yaptık. Epey donanımlı olduk.”
Biz de astık sahile pankartımızı
Sonrasında Gezi başlayınca ondan da geri durmamışlar. Her gün destek verip, her gün gelmişler. Gezi eyleminden sonra park forumları başlayınca onlar da tıpkı Yoğurtçu ev Abbas Ağa parkı gibi, asmışlar sahile Maltepe Sahil Parkı pankartlarını. Ve kısa bir sürede 50 forum yaptıklarını söylüyor Ali ağabey.
Haksızlık bitmiyor ki
Sivas Katliamı’ndan, Cizre’de polis kurşunuyla katledilen 11 yaşındaki Nihat Kazanhan’a kadar. Ve Nihat için 300 kişi bölge hastanesinden merkeze yürüyüş yapmışlar. “İstanbul’un tek yürüyüşüydü bu” diyor Ali ağabey. “Haksızlık vardı ve biz de hep sokakta” olduk diyor ve mücadele süreçleri ile ekiplerinin genişlediğini de vurguluyor. Ve geliyorlar bugüne.
Yine ‘kayıtsız’ kalmadılar
Dünyayı ve Türkiye’yi etkileyen salgına karşı “kayıtsız kalamazdık” diyor ve dayanışma ağını nasıl kurduklarını anlatıyor Ali ağabey: “Ya Kanal Ya İstanbul Platformu’na da üyeyim aynı zamanda. Oradan dayanışma ağları önerisi geldi, ben de bunu arkadaşlara götürdüm ve bizde Maltepe Dayanışma Ağı’nı kurduk.”
Biz hep söyledik ama…
Yaşananların içler acısı olduğunu söylüyor ve eleştirmeden de geçemiyor, “Sistemin amacı kar ve rant. Biz hep dedik özelleştirme olmasın ve bugün bu ortaya çıktı. 1 liralık maske 10 liraya 50 liraya satılıyor” deyip isyan ediyor. Yaptıkları çalışmaları da anlatarak, öncelikle 65 yaş üzeri insanlara teknik olarak destek vermek için uğraştıklarını söylüyor ve ekliyor; “Ama o kadar çok insan işsiz kaldı ki. Onuru ile yaşayan, günü birlik yaşayan, yevimiye ile çalışan arkadaşlarımız fabrikalarda, restoranlarda özellikle inşaat sektöründe… Bu dayanışma ağının temel amacı bu kesim diye düşünüyorum. Ve en yakın çevremizden başladık ufak ufak. Kömür dağıtımları yaptık, sonra gıda alımı. Gıda bağışları geldi.”
Biz organize bir ekibiz
Biz çok organize bir ekibiz diyor gururla ve anlatıyor; “Biz çok organizeyiz, gıda bağışları geldi örneğin. Bir de sürekli birlikte çalıştığımız arakadalar var tabi Anadolu Yaşam Kooperatifi gibi, 3 saat içinde 24 koli hazırladık.”
Uyku tutmuyor beni
Vakitsizlikten telefonda dahi konuşamadığım Ali ağabey yaşadıklarını anlatıyor; “O kadar çok talep var ki. Sahada dolaşıyorum, geceleri eve gittiğim zaman sadece 3 saat uyuyabiliyorum. Uyku tutmuyor diyorlar ya bu resmen. ” Dayanışma çalışmalarını anlatıyor, bu süreçte 300 siperlik yapmışlar sağlık emekçileri için. Sağlık ocaklarını dahi unutmamışlar. “Arkadaşlarımız evde yapıyor. Nur ve Pınar emek vererek yapıyorlar bu siperlikleri” diyor ve yine iktidara geliyor söz; “İktidar çok güçlü olduğunu söyledi hep ama bizde böyle olmadığını bunların 550 milyon doları betona gömdüklerini, savaş politikaları ile paraları savaşa döktüklerini söyledi. Haklı çıktık ve ihtiyaç akçelerini, işsizlik fonunu bile bitirmişler gördüğünüz gibi. Gelinen noktada halktan para toplanıyor. Bu vahim bir durum. Deli Dumrul sistemi kurmuşlar. Geçmediğimiz köprünün, gitmediğimiz şehir hastanesinin paralarını veriyoruz.”
İstanbul’a yasak olan Konya’ya değil
İktidarın 30 belediyenin çalışmalarını engellemesine belli ki çok kızmış ve “Tek adam yönetimi 30 kenti valiye bağladı, sebebi de 31 Mart’ta büyükşehirleri kaybetmesi diye düşünüyorum. Düşünsenize İstanbul Belediyesi dayanışamıyor ama Konya Beleyesi bunu yapabiliyor” diyor.
Biz yardım değil dayanışıyoruz
Dayanışmalarını anlatıyor yine ve uyarıyor, “Biz komşularımıza yardım etmiyoruz bunu özellikle belirteyim. Biz öncelikle dayanışıyoruz. Bir tekstilci arkadaşımız dayanışma ağına bin 500 maske bağışladı. Ve biz de o maskelerle şimdilik idare ediyoruz” diyerek, yurttaşların kendilerine nasıl ulaştığını ise şöyle anlatıyor;”Stikerler yaptık ve mahallelere astık. Her mahalleden iki arkadaşla iletişim kurulabileceğini söyledik. O arkadaşlarımız bilgileri topluyor ve o bilgileri değerlendiriyoruz, aciliyet sırasına göre ve ulaşmaya çalışıyoruz sonra. Dayanışmak isteyen insanların çoğu kendinden geldi. Nakit yardım kabul etmiyoruz. Gıda yardımı olarak alıyoruz.”
Mahallenin insanlarıyız
Whatsap grupları olduğu gibi faceden ve Twitter’den da kendilerine ulaşılabileceğini söylüyor ve kendince ekliyor yine; “51 yıldır Maltepe’deyim, mahalleden insanlarız yani, arayıp bulurlar.”
‘Dayanışma ezilenlerin inceliği’
“Kollektif bir ekibin parçasıyım” diyor ve “Saray’larında güvende olup, toplantıları dahi ekranlardan yapıyorlar ve halkın güvenliğini düşünmüyorlar” diyerek dayanışma sözleri ile bitiriyor; “Bir İspanyol doktor paylaşmıştı; Ronaldo’ya bir milyon avro veriyorsunuz, bir hekime ise bin 300 avro diye. Gerçekten sağlığa ve eğitime bizde de değer verilmeli ve son olarak ve ‘Dayanışma ezilenlerin inceliğidir’ diyoruz. İstanbul’da, Diyarbakır’da da dayanışma ağları var ve koronaya dayanışma ile yeneceğimizi düşünüyorum.”