Silopi’de HADEP’li Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in gözaltında kaybedilmelerinin üzerinden 19 yıl geçti. Ailelerin sürdürdüğü adalet mücadelesi sürerken, öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’ninde avukatı olduğu dosya bir kez daha AİHM’e taşındı
Şırnak’ın Silopi ilçesinde, 25 Ocak 2001 tarihinde çağrıldıkları İlçe Jandarma Komutanlığı’na gittikten sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve İlçe yöneticisi Ebubekir Deniz kaybedilişlerinin üzerinden 19 yıl geçti. Ancak, kaybedilişlerinden dönemin Şırnak Jandarma Alay Komutanı Levent Ersöz ve Silopi İlçe Jandarma Komutanı Süleyman Can’ın sorumlu tutulduğu HADEP’lilerin bulunması için ailelerin başlattığı adalet ve hukuk mücadelesi aradan geçen bunca zamana rağmen son bulmadı. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) geçtiğimiz yılın sonlarında “kabul edilemez” bulduğu davanın dosyası bir kez daha, Türkiye’yi tazminata mahkum eden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı.
Ağabeyi Serdar’ın kaybolmasının ardından hukukçu olmayı tercih eden Hakim Tanış ile babası Ebubekir kaybedildiğinde 5 yaşında olan Ceylan Deniz, yıllardır sürdürdükleri adalet mücadelesini Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can’a anlattı.
Tahir Elçi de dosyanın avukatlarındandı
AİHM’in daha önce “etkin hukuk yollarının işletilmediği”, “adil yargılama” ve “yaşam hakkı ihlali” gerekçeleriyle Türkiye’yi mahkum ettiğine değinen Av. Hakim Tanış, söz konusu dosyanın avukatlarından birinin de 2015 yılında öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi olduğunu hatırlattı. AİHM’in kararının ardından dosyanın bir süre Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde (DGM) bekletildiğini aktaran Av. Tanış, özel yetkili mahkemelerin kapatılmasının ardından dosyanın yeniden Silopi Cumhuriyet Savcılığı’na geldiğini söyledi. Burada, 29 Mayıs 2015’ta “takipsizlik” ile sonuçlanan dosyanın Cizre Sulh Ceza Mahkemesi’ne itirazda bulunduklarını belirten Tanış, hukuki sürece ilişkin şöyle devam etti: “İtirazımız burada da reddedildi. Bunun üzerine dosyayı 17 Ağustos 2015 tarihinde AYM’ye gönderdik. 18 Temmuz 2019 tarihinde gelen tebligatta dosyanın “kabul edilemez” olduğuna karar verildi.” Tanış, AYM’nin dosyayı reddetmesini “etkin soruşturma yürütülmediğine dair neden daha önce AYM’ye başvurulmadı” gerekçe gösterdiğini kaydetti.
“Süre aşımı’ failleri korumaya dönük bir tutumdur!’
Kararın “hukuktan yoksun” olduğunu belirten Tanış, “AİHM kararında zaten etkin hukuk yollarının aslında yürütülmediğini dile getirmektedir. Dosya zaten 2010 ile 2014 tarihleri arasından yeni bir ivme kazandı. Dargeçit’teki mezarlığın açılması, dosya kapsamında tanık ifadesine başvurulması, kazı çalışmaları ve kan örneklerinin alınması gibi süreçler 2010-2015 yılları arasında gerçekleşti. AYM’nin “kabul edilemez” kararı hukuki bir yanılgıdır. Çünkü, zaten kendisi de AİHM’in daha önce vermiş olduğu kararda “etkin soruşturma” yükümlülüğünü yerine getirmedi. “Süre aşımı” gerekçesiyle reddedilmesi tamamıyla failleri korumaya yönelik bir tutumdur. Bizce fail olan Levent Ersöz zaten Ergenekon’dan yargılanmıştır. Türkiye’deki politik ve siyasi olaylardan ötürü AYM tamamıyla failleri korumaya yönelik bir tutum almıştır” değerlendirmesinde bulundu. Tanış, şöyle devam etti: “Başlattığımız hukuki mücadelemiz devam ediyor. Bu konuda gereken bütün başvuruları yeniden yapacağız. Biz bir mezar taşına dahi sahip değiliz, bu insanı çok incitiyor. Bu Deniz ve Tanış aile bireylerinin yaralarını derinden açmaktadır. Çünkü bir mezar taşına dahi sahip olamamak bu ülkenin bir ayıbıdır.”
Ebubekir’in kızı: 19 yıldır haber bekliyoruz
Babası Ebubekir’den aradan geçen 19 yıla rağmen halen bir haber beklediklerini dile getiren Ceylan Deniz ise, “Biz her gün bir arayış içerisindeyiz. En azından bir bilgiye ihtiyacımız var. Her Perşembe herkes kendi mezarına giderken, bu bizim içimizde yara olarak kalıyor. Çocukluğumuzu ve umutlarımızı bizden çaldılar. İnsanın babası ölür ve beklemekten vazgeçer ama biz 19 yıldır hep bir mücadele, umut ve bekleyiş içerisindeyiz” diye hissettiklerini aktardı.
Dargeçit’te geçtiğimiz yıllarda yapılan kazıda babasının cenazesinin çıkması bile kendilerini mutlu edeceğini belirten Deniz, “Babamın akıbeti hakkında ne olacağını öğrenecektik. 19 yıldır öyle acı bir bekleyiş ki; Artık umutsuz bir haber dahi bizi mutlu edeceğine inanıyoruz” dedi.
‘Kayıplar devam ediyor’
Bu süreçte psikolojik olarak çok yorulduğunu dile getiren Deniz, şöyle devam etti: “Yıl olmuş 2020, sözde adaletli bir ülkede yaşıyoruz. Adalet varsa neden bizim için işlemiyor? Şimdi yeni kayıplar olmaya başladı. Bu yeni bir sürece giriş olacak. Bu beni çok korkutuyor. Ben hep bu son olur diyordum. Benim gibi bir sürü problem yaşamayacak çocuk olacaktı. Ama görüyoruz ki 19 yıl geçmesine rağmen hiçbir şey değişmemiş, aynı yerinde devam ediyor. Bir adalet varsa bu kayıplar ve yakınları için de işlensin. Cumartesi Anneleri’ni ziyarete gittiğimde benim gibi acılı aileler olduğunu bilmiyordum. Oraya gittiğimde apayrı sorunlar, duygular yaşadım. Psikoloğun bir sözü vardı orada: Bir insanın ölümü kabul etmesi için bazı ritüellerin, taziye gibi olması lazım. Biz de bunların hiçbiri yok ki. Ben bunun hesabını devletten ve olayda parmağı olan herkesten ömrümün sonuna kadar arayacağım.”
Ne olmuştu?
25 Ocak 2001 tarihinde kardeşi Eyüp ile HADEP ilçe binasına telefon hattı çekmek için giden Serdar Tanış, PTT binası önünde İlçe Jandarma Komutanlığı Merkez Karakolu’nda görevli Uzman Çavuş Taşkın Akyün’ün de aralarında bulunduğu 2 kişi tarafından durduruldu ve araca binmeleri istendi. Arabaya binmeyerek, olay yerinden ayrılan Tanış, kısa bir süre sonra kendisini durduran uzman çavuş Akyün tarafından karakola çağrıldı. Tanış bunun üzerine yanına ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz’i alarak karakola gitti. Ancak her ikisinden de bir daha haber alınamadı.
AİHM önceden tazminat ödemeye mahkum etti
Tanış ve Deniz’in ailelerinin yaptığı suç duyurusu üzerine harekete geçen Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı, Şırnak Alay Komutanlığı’nda görevli 47 asker hakkında soruşturma başlattı. Tanış ve Deniz’in kaybedilişlerinden sorumlu olarak görülen dönemin Şırnak Jandarma Alay Komutanı Levent Ersöz ile Silopi İlçe Jandarma Komutanı Süleyman Can’ın isimlerinin yer almadığı soruşturma hakkında kısa bir süre sonra “takipsizlik” kararı verildi. İsmi sık sık faili meçhuller ile anılan Levent Ersöz’ün olaydan 25 gün öncesinde Tanış’ın babası Şuayip Tanış’ı çağırarak tehdit etmesi ve aralarında geçen telefon görüşmeleri ise savcılık tarafından soruşturma kapsamına alınmadı. Diyarbakır ve Malatya Devlet Güvenlik mahkemelerine (DGM) aileler tarafından yapılan başvurular da sonuçsuz kaldı. İç hukuk yollarının tükenmesi ardından olay Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı. AİHM, Tanış ve Deniz’in kaybedilişleri ile ilgili Türkiye’yi 172 bin Euro tazminat ödemeye mahkum etti.