CHP, AKPM toplantısında oylanan Türkiye raporuna AKP ile birlikte ret oyu verdi. İktidarı anti-demokratik uygulamalar nedeniyle eleştiren rapora CHP’nin ret oyu vermesi, muhalif çevrelerde tepki ile karşılandı
Geçtiğimiz günlerde Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM), Türkiye’nin durumuyla ilgili bir raporu oylayıp kabul etti. Rapor’da bazı milletvekillerin cezaevinde olması eleştiriliyor, Öcalan’a tecrit uygulanmasının demokratik teamüllere uymadığı belirtiliyordu. Raporda, Türkiye’ye demokratik sınırları genişletmesi öneriliyordu. Rapor büyük bir çoğunlukla kabul edilirken, CHP ise AKP, MHP ve İYİ Parti ile birlikte rapora ret oyu vermişti. CHP’den yapılan açıklamada, AKPM’de kabul edilen Türkiye raporuna CHP’nin görüşlerinin yansıtılmadığını ve eksiklikleri olduğu belirtildi. Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğinin sorgulanmasını eleştiren açıklamada, “Muhalefete yapılan baskıyı sadece Öcalan’ın cezaevi koşullarına dayandıran, bir siyasi partinin politik perspektifini muhalefetin diğer tüm bileşenlerini yok sayarak kâğıda döken bir metin halinde konseyin oyuna sunulmuştur” denildi.
Dokunulmazlıklar
Açık anti-demokratik uygulamaları eleştiren rapora, CHP’nin iktidarla birlikte ret oyu vermesi şaşkınlıkla karşılanmış ve eleştirilere neden olmuştu. Tepkiler üzerine CHP’den yapılan yazılı açıklamada, raporun eksiklileri olduğu savunuldu. AKPM raporunda ağırlıklı olarak milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması ve bazı milletvekillerin cezaevinde bulunması üzerinde duruluyor ve bu nedenle Türkiye eleştiriliyordu. Bilindiğini gibi cezaevinde sadece CHP’nin bir milletvekili bulunuyor, cezaevinde bulunan 10 milletvekilinin 9’u HDP’li. Bu milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması ve cezaevine girmeleri CHP’nin, AKP’ye verdiği destek sayesinde mümkün olmuştu. Bu yüzden CHP getirdiği ‘Rapora bir partinin perspektifi hakim’ eleştirisinin ayakları havada kalıyor. Açıklamada, “Eski milletvekilimiz Eren Erdem’in durumuna, ayrıca Türkiye’de muhalefete yapılan baskıların sivil toplum mensuplarına da yaygınlaştırıldığına, örneğin Osman Kavala, Metin Akpınar, Müjdat Gezen gibi isimlerin durumuna, CHP Genel Başkanı ve milletvekillerine açılan ölçüsüz tazminat davalarına dikkat çekilmiştir” denildi.
CHP’nin görüşlerinin rapora yansıtılmadığı belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Muhalefete yapılan baskıyı da neredeyse sadece Öcalan’ın cezaevi koşullarına dayandıran, bir siyasi partinin politik perspektifini muhalefetin diğer tüm bileşenlerini yok sayarak kâğıda döken bir metin halinde konseyin oyuna sunulmuştur. Son olarak rapor, Türkiye’nin Demirtaş ile ilgili AİHM kararını uygulamaması halinde Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliğinin geleceğini Bakanlar Komitesi’nde tartışmaya açacak kadar ileri giden bir hal almıştır. İktidar AİHM kararlarının uygulanması yükümlülüğümüzü hiçe sayan tutumunu sürdürmeye niyetli olduğunu göstermiştir.”
Öcalan şartı
Raporda cezaevinde bulunan herkesin yararlandığı haklardan Öcalan’ın yararlandırılmaması eleştiriliyordu. Öcalan’ın cezaevi koşuları yanı sıra demokrasinin birçok sorununa parmak basıyor ve Venedik Anlaşması’nın koşullarının uygulanmasını istiyordu. Türkiye’nin demokratikleşmesine dair en az 10 koşul sırlanıyordu. CHP’nin bütün bunları göz önünde bulundurmadan sanki rapor sadece Öcalan’ın cezaevi koşuları ile ilgiliymiş gibi eleştirerek tavrını haklı çıkarmaya çalışması şaşkınlıkla karşılandı. AİHM kararına rağmen Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmaması konusunda sessini yükseltmeyen CHP, bu nedenle Türkiye’nin konsey üyeliğine son verilmesini eleştiriyor. Ancak CHP’den yapılan açıklamanın da hatırlattığı gibi, AİHM kararlarına uyma yükümlülüğü bulunuyor. Türkiye’nin kararları yok sayma tutumu üyeliğini de tartışmalı hale getiriyor. Avrupalı demokratik çevreler, CHP’nin iktidara açık çek veren bu tutumunun Türkiye’de insan hakları ve özgürlüklerin giderek daralmaya yol açtığını belirterek, bu partiyi eleştiriyorlar.
ANKARA