HDP’nin Demokratik Mücadele Programı’nın 3’üncü aşaması başladı, hatta tamamlanmak üzere. Halkın yeniden siyasal hareketliliğe, taleplerini görünür kılmaya susadığının en güçlü işaretini Ağrı’nın Bazîd ilçesi verdi. Üstelik Bazîd kırgın olmasına, hak etmediği bir temsile mecbur bırakılmasına, bu temsil tarafından “hayal kırıklığına uğratılmasına” rağmen partisine sımsıkı sarıldı; eleştirisini de en güçlü şekilde mücadelesini yükselterek yaptı.
Bazîd’i uzaktan gıptayla izlemiş, coşkusunu ve heyecanını bulunduğum yerden hissetmiştim. Sonra o yürüyüş batıya taşındı. Bazîd’e gidememiş olmanın da burukluğuyla yürüyüşün batı kolunun peşinden yollara düştüm. İki günlük Bursa, Balıkesir, Manisa programını çeşitli aksilikler, engeller ve plansızlıklarla takip ettim. Her yolculuk keşiftir, içe dönük tefekkürdür, anlam arayışıdır. Yolculuğa dingin bir ruh haliyle başlamak ister insan ama işin ucunda yetiştirilmesi gereken iş, yerine getirilmesi gereken sorumluluk varsa haliyle tatlı bir gerilim yaşar. Bir de sağ olsun benimki gibi ermiş arkadaşlarınız varsa aksilikte Nirvana’ya ulaşırsınız! Henüz yola başlamadan o pek değerli arkadaşımın sanki çok lazımmış gibi “rüya gördüm bir yere gidiyorduk ve yolda kalıyorduk” şeklindeki mesajı yolculuğun tuzu biberi oldu. Mesajdan 10 dakika sonra aracımız arızalandı, otobanda kalakaldık. Bu “ilk dakika golü”, sonrasında yaşayacağımız aksilikler zincirinin habercisiydi ve 1800 kilometrelik yol neredeyse aynı gerilim içinde geçti. Her seferinde pek değerli arkadaşımı “hayırla, sevgi ve hürmetle” yad edip durdum.
Gerilimin heyecana dönüşmesi için insanın gönül gözünün açık olması, inançla, imanla halkın yaşadıklarını görmesi gerekir. Kürt halkının yaşadığı her türlü acıya, kendisine karşı geliştirilen her türlü ahlaksız ayrımcılığa, muhatap olduğu hakaretlere rağmen mücadeleye bağlılığı, başarıya duyduğu inancı; her aksiliği seve seve göğüslenecek bir detaya dönüştürüyor. Bursa’dan başlayarak, devletin, iktidarın, yandaş medyanın, bazı devşirmelerin kriminalize ettiği değerlere gösterilen teveccüh ve sevgi umut oldu. Ellerindeki HDP bayraklarını kapma yarışına giren çocukların, birbirine dokunan acılı annelerin, alanı süslemeye çalışan gençlerin, gelen heyeti karşılama telaşına giren yetişkinlerin, halay çeken kadınların coşkusu bu koyu karanlıkta ışıktı, istenirse ve çalışılırsa daha iyi işlerin yapılabileceğinin müjdesiydi. HDP Bursa İl Eşaşkanı’nın, Pervin Buldan ve heyeti karşılarken “size yakışan bir karşılama yapamamanın mahcubiyeti içindeyim” sözü daha fazla emek, daha fazla mücadele istencinin de göstergesiydi.
Tatil beldesi Ayvalık’taki coşku, HDP heyetine gösterilen sevgi Bursa’yı da geride bıraktı. Ayvalık buluşması Türkiye sol ve sosyalist hareketin her rengiyle Kürtlerin özgürlük taleplerinin buluştuğu, yan yana geldiği, omuz omuza durduğu bir buluşmaya dönüştü. Emekli bir eğitim emekçisi olan Telli isimli Sivaslı bir kadının gözlerinin içi gülerek, “Biz buralarda partimizi daha da büyütebiliriz, mücadeleyi daha da ileriye taşıyabiliriz” sözleriyle, Mardinli Şeyhmus Amcanın “Halkımızın çektiği acı ve bize dayatılan onursuzluk karşısında bizim yaptığımız ne ki” mahcubiyeti, Ege kıyılarında dolaşan özgürlük ruhunun yansımasıydı. Denize yansıyan yıldızların, kıyılarda yankılanan gülüşmelerin eşliğinde dağlı bir halkın eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelesi anıları konuşuldu gece boyunca.
Manisa Turgutlu’da gerçekleşen halk buluşması ise HDP’nin geçtiği ve geçmesi gereken yolların özeti gibiydi. Yoksulların ve özellikle tarım emekçilerinin yaşadığı, az biraz izbe bir mekan olan İstasyon Altı Mahallesi’ndeki kalabalık da Bursa, Ayvalık ile aynı coşkuyu ve heyecanı yaşıyordu. Etkinlik sonrası bizi alıp otogara bırakan taksici Enver Amcanın 90’ları yad ettikten ve kendi deneyimlerini uzun uzun anlattıktan sonra söyledikleri, meselenin özeti niteliğindeydi. Buluşmaların, halkla bir araya gelişlerin daha da artmasını isteyen Enver Amca, “Turgutlu’da daha önce bir teneke çalsa 5 bin insan sokaklara çıkardı. Bu halk aynı halk, talepleri değişmedi, düşüncesi değişmedi, partisine olan desteği ve bağlılığı değişmedi. Bu halk hem zamanını bekliyor ve hem de partisini daha fazla yanında görmeyi, partisinin daha fazla çalışmasını istiyor…” diyor.
Ege ve Marmara’daki halk buluşmalarına gelenlerin coşkusu ile gel(e)meyenlerin mahcubiyeti birçok mesaj barındırıyor. Türkiye’deki diğer pek çok alan gibi Ege ve Marmara da HDP fikriyatının kök salması ve gelişmesi için adeta bakir alanlar ve işlendikçe parlayacak büyük bir cevher barındırıyor. Toplumun bir kesimi dayatılan korku duvarlarını aşmış durumda, bir kesimi ise güven bekliyor. Bunların tamamı da yapılacak siyasi çalışmalara bağlı. Bazîd nasıl ki kendi kimliğine, geleceğine sahip çıkıyorsa, Ege ve Marmara’daki insanlar da geleceğe umutla bakmak istiyor ve umudunu da büyük oranda HDP’ye bağlamış durumda.