İmar barışı adı altında kentler ve doğal alanlar yağmalanırken, diğer yandan hayvan yetiştiricilerine yaylalar yasaklanıyor. Yanı başındaki yaylaya çıkamayan çiftçi 250 bin liraya uzaklardan yayla kiralıyor
İktidarın kriz nedeniyle halktan para topalamak adına uygulamaya soktuğu ‘İmara Barışı’ ile kentlerde ve yaylalarda adeta bir yağma yaşanıyor. İmar barışı başvurularının 31 Ekim 2018 günü son gün olarak açıklanmış, sonrasında ise başvuru süresinin 31 Aralık 2018 tarihine ertelenmesi ile doğa yağmasının daha da büyüyeceğine işaret ediyor. Şu ana kadar yaklaşık 8 milyon yurttaştan 6 milyar lirayı aşan miktarda para topalandığını ve başvuru sayısının yıl sonuna kadar 14-15 milyon kişiye ulaşacağını belirten iktidarının para hedefi 15 milyar lira toplamak. Diğer yandan ise çifçilerin hayvancılık yaptığı yaylalara çıkışların yasaklanıyor olması tepkilere yol açıyor.
Yağma çığrından çıktı
Trabzon, Rize, Giresun ve Artvin’de, ‘İmar Barışı’na başvuru sayısı 70 bini aştı. Başvuruların çoğunluğunu yaylalar, dere yatakları üzeri ya da kenarlarındaki kaçak yapılar oluşturuyor. Başvuruların bu kadar çok artmış olmasına dönük tepkiler ise sürüyor. Doğal ve Tarihî Değerleri Koruma Derneği Başkanı, Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Öğretim Üyesi Dr. Coşkun Erüz yaptığı açıklamada, “İş çığrından çıktı. Burada kamu yararı kesinlikle söz konusu değil. Kıyıları, yaylaları bu şekilde bozan, tahrip eden insanlara bu hakkı veriyor olmak, hukuki adıyla İmar Barışı fakat toplumsal barış değil” sözleri yaşanan süreci net olarak ortay akoymaya yetiyordu.
Turizmciler de ortak
Ordu’da doğal menderesleriyle tanınan 1500 rakımlı Perşembe Yaylası’na tatil köyü kurulacağı duyuruldu. Bir iş insanı tarafından yaklaşık 2 ay önce yapımına başlandığı duyurulan tatil köyü için yaklaşık 94 dekar yayla alanı 30 yıllığına bir şirket tarafından kiralandı. Proje kapsamında yaylada ahşap 30 apart ev inşasına başlandığı ve ayrıca restoran, spor alanları, mescit ve eğlence mekanlarının olacağı ifade edildi. Tatil köyünde hobi bahçesi, ATV parkuru ile at gibi hayvanların bulunacağı, 200 kişinin aynı anda konaklayabileceği aktarıldı. Yaylalarda imar barışı adı altında başlayan doğal yaşam işgaline valiliklerin ön ayak olmasıyla, sermaye kesimleri de bu yağmadan yararlanmak için yaylalara hücuma başladı. Arap zengilerine birçok yaylada konaklama tesisleri ile arazi satışlarının yapılıyor olması ise dikkat çekiyor.
Kürt coğrafyasında yasak!
Güvenlik vb. nedenlerle uzun zamandır Kürt çiftçisinin üretimden koparılmaya çalışıldığını gösteren adımlar ise her geçen gün büyüyor. En son Iğdır’ın Karakoyu köyü sakinleri, yanı başlarındaki Korhan Yaylası’nın “yasaklı” olması nedeniyle ilkbaharda gitmek zorunda kaldıkları Kars yaylalarından dönmeye başladı. Köylüler, çektikleri eziyete dönük tepkilerini “İnsanın toprağı ona nasıl yasak olur” sözleriyle gösterdi. Oysa bu coğrafyada bir yağmadan söz etmek mümkün değil ancak halkın geleneksel olarak yüzlerce yıldır yaptığı yaylacılık işlerinin engeliniyor olması garip bir ironiyi ortaya seriyor.
250 bin lira yayla parası!
Köylülerden Sadık Alagöz, kışın hayvanlarını beslenmek için ot ve samanı satın almak zorunda kaldıklarını belirtti. Alagöz, “Yaylalarımız yasaklı olduğu için Kars’taki yaylalara gidiyoruz. Üç ay orada kalıyoruz ve her yayla için 200-250 bin TL para ödüyoruz” dedi. Besledikleri hayvanlar için yiyecek bulma sıkıntısı yaşadıklarını söyleyen çiftçi Mehmet Yalçıntaş, “Çok güzel bir yaylamız var ama oraya gitmemize izin vermiyorlar. Korhan Yaylası’nı yasakladıkları için başka kentlerin yaylalarına gidiyoruz. Korhan’a gitmek istiyoruz ama askerler izin vermiyorlar. Bu kış hayvanlarımızı nasıl besleyeceğimizi bilmiyoruz. Yayla yasaklarının büyük bir bölümünü kaldırdıklarını söylüyorlar ama bu doğru değil. Yaylalarımız yasak olmasaydı Kars’a gitmezdik. Dünyada kendi ülkesi insanın kendisine yasaklanan başka bir yer var mı bilmiyorum. Bir insanın toprağı ona nasıl yasak olur. İnsana kendi ülkesi yasaklanır mı?” diye sorarak tepki gösterdi.
EKOLOJİ SERVİSİ