Amed’te ‘Kürt Dil Bayramı’ vesilesiyle düzenlenen panelde Kürtçenin tarihine ve Kürtçe yasaklarına dikkat çekilirken panelde konuşan Cahit Kırkazak, ‘Biz dilimize sahip çıkarsak dilimiz de bize sahip çıkar,’ dedi
Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırmaları Derneği (MED-DER) öncülüğünde Kurdistan’da 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı kapsamında gerçekleştirilen etkinlikler devam ediyor. Bugün Amedin Sûr ilçesinde bulunan Dicle Sanat Derneği’nde düzenlenen panele çok sayıda kişi ve kurum katıldı.
Kürtçeye 20 binde 10
Moderatörlüğünü Enstîtuya Kurdî ya Amed’ê Yönetim Kurulu üyesi Fatma Budak Güler’in yaptığı panelde konuşan Roza Metîna da “Kürt dili tarihte önemli bir yer alır. Dilimiz barışçıl bir dil. Dünyaca önemli yazar ve filozoflar da buna dikkat çekiyor ve eserlerinde işliyor. Etimoloji sözlüğüne de baktığımızda 4000 yıllık bir tarihe dayandığını görüyoruz” sözleriyle Kürtçe’nin tarihsel önemine dikkati çekti. Metîna, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından yapılacak olan 20 bin atamadan sadece 10’unun Kürtçe öğretmeni olmasına tepki göstererek, “Bu tutumu değiştirecek olan yine halktır” şeklinde konuştu.
‘Tutsakların Kürtçe yazdıkları mektupları engelleniyor’
Cezaevindeki tutsakların Kürtçe mektup yazmak istediklerini ama Kürtçe mektuplarının geç gönderildiğini ve engellendiğini söyleyen Metina, bunun da asimilasyon politikalarının bir parçası olduğunu ifade ederek, “Zindandaki birçok Kürt yazarın eserleri Kürtçe olduğundan yasaklandı. Tüm zor koşullara rağmen eserleriyle saldırılara cevap oluyorlar” ifadelerini kullandı.
‘Özgür Basın direnişi bırakmıyor’
Metîna, “Özgür basın da direnişi bırakmayan ve mücadelede ısrar eden alandır” diyerek, basın alanında dili savunmanın çok önemli olduğunu belirtti. Metîna, devamında şunları söyledi: “Ana dilde hizmet veren medyaya özel saldırılar yapılıyor. Bu yüzden bugün özgür basın bunca saldırıya maruz kalıyor” sözlerini kaydetti.
‘Dilimiz statü kazanmasa yok olur’
Ardından söz alan Cahit Kırkazak ise iktidar ve dil ilişkisine değinerek, “İktidar sömürmek ve asimile etmek isteyince önce dile yönelir. Çünkü dil yok olunca toplum yok olur. Türkiye’deki iktidarlar da bunu yaptı. Tevhîd-i Tedrisât kanunu ile medreseleri kaldırdı. Medreselerde eğitim dili Kürtçeydi. Bu kanunun asıl amacı Kürtlerin dilsiz bırakılmasıydı” dedi. Kürtçe’nin çok zengin bir dil olduğunu belirten Kırkazak, “Gücümüzü tarihimizden alıyoruz. Yeni diller kaynağını Kürtçeden alıyor. Kürtçe tarihi bir dildir. Kırgız’ların bir sözü vardır ‘bir ulusun kaderi dilinin kaderine bağlıdır’ diye. Kürt toplumu çok iyi biliyor, dilimiz statü kazanmazsa yok olur. Biz dilimize sahip çıkarsak dilimiz de bize sahip çıkar” şeklinde konuştu.
Panelin ardından anneler tarafından MED-DER öğrencilerine sertifika verilirken, TJA’lılar da annelere gül verdi.
Şirnex’te de panel düzenlendi
Şirnex’in Cizîr ilçesinde de DEM Parti yönetimindeki Cizîr Belediyesi tarafından düzenlenen “Dil, Kültür ve Sanat Festivali”nin 10’uncusu kapsamında belediyenin konferans salonunda 15 Mayıs Kürt Dili Bayramı dolayısıyla “Asimilasyon, kendi kendini asimile etmek, Kürtçe üzerindeki tehdit” ve “Kadın ve dil” konulu panel düzenlendi. Kürt yazar Feysel Özdemir ile yazar Herdem Merwanî’nin panelist olarak katıldığı panele Şirnex Milletvekili Mehmet Zeki İrmez, STK’lar, DEM Parti il ve ilçe örgütlerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.
Panel Herdem Merwanî’nin konuşmasıyla başladı. Merwanî kadın ve dilin önemine dikkati çekerek şunları kaydetti:
“Dil denilince akla ilk annemiz geliyor. Çünkü dil ana dildir. Dil anne ile bilinir. Kürt kadınının bunda rolü her zaman güçlü olmuştur. Özellikle İslam’dan önce Kürtler Zerdüşttü. İslam’ın gelişinden sonra ise İslam ile Zerdüştlük arasında bir Ehlehak oluşmaktadır. Bu Ehlehak dillerini korumak için kültürlerine ve tarihlerine de sahip çıkmayı hedefliyorlar. Ehlehak deyince daha çok erkekler gelir aklımıza. Ancak birçok kadın Ehlehak’ta rol oynadı. Celaliyan Xanim, Loristan Hanım, Reyhan Xanım, Liza Xanım ve Fatma Lorê Xanım gibi. O dönemde Fatma Lorê, Baba Tahir Uryan’ın sevdiğidir ve Ehlêhak’a dahil olur. Ancak bu kadın tanınmıyor. O dönemde yazı olmadığı için bunlar yazılmadı. Bu nedenle anadilde kadının rolü büyük ve güçlüdür.”
Asimilasyon politikalarının dil üzerindeki etkilerini Yazar Feysel Özdemir değerlendirdi. Özdemir, dünya tarihinde üç felaketin anadilleri etkilediğini belirterek, şöyle konuştu:
“Dünya tarihinde üç büyük felaket yaşandı. Bu felaketlerden biri Makedonyalı İskender’di. Bir halkı katlederek bitiremezsiniz, ancak dilini yok ederek, unutturarak kolaylıkla yok edebilirsiniz. Makedonyalı İskender geldiğinde gördüğü her kitabı yaktı yok etti. Bu şekilde dillerin önüne geçti. Bu birinci felaketti. İkinci felaket ise İslamiyet’in gelişiydi. İslamiyet geldiğinde sadece dini tanıtmak için gelmedi. İslam’ın dışındaki her yazı yakıldı ve kabul edilmedi. Bu aynı zamanda bir felaketti. Üçüncü felakette Moğolların gelişiydi. Kürtlerin dağılması İskender ile oldu, ancak dilin asimilasyon politikalarına maruz kalması da İslam’ın gelişiyle birlikte oldu. Ancak şu bir gerçek ki Kürtçe medreseler sayesinde ayakta kalmıştır. Çünkü pek çok Kürt alimi anadillerinde yazıp yayınladılar ve eserleri günümüze kadar gelmiştir.”
Kaynak: MA