Macron herkesi küstürmüştü. 30 Haziran’dan sonra o herkese küstü. Başbakanı bile onu artık “takmıyor”muş. Bir şeyler oluyor Fransa’da. Ama ne? İlya Ehrenburg olsaydı yazardı mutlaka: ‘Dipden Gelen Dalga’ bu defa kimi götürecek? Yeniden!
Şehmus Güzel
Bir aydan daha kısa bir zaman diliminde seçmenler üçüncü kez sandık başına gidiyor. Yine seçim. 30 Haziran’dan 7 Temmuz’a seçmenler çıkış yolunu arıyorlar yeniden.
30 Haziran 2024’te erken seçimlerin ilk turunda 577 milletvekilliği için dört binden çok aday yarıştı.
İlk turda seçilen milletvekillerinin sayısı 77. Bunların 39’u ırkçı parti RN’den. 31’i Yeni Halk Cephesi’nden, Ensemble Pour la Republique iki, “diğer sol” iki, “merkez” iki, LR (Cumhuriyetçiler) bir milletvekili çıkardı. İlk turda seçilebilmek için oyların yüzde elli artı birini almış olmak ve bu oyların ilgili seçim kütüğüne kayıtlı seçmenlerin yüzde 25’ine ulaşması şart.
Geri kalan adaylardan seçim kütüğünde kayıtlı seçmenlerin yüzde 12,5’inin oyunu alanlar ikinci tura kaldılar. Bunların bir bölümü RN’nin Millet Meclisi’nde mutlak çoğunluğu elde etmesi olasılığına karşı, “barage contre RN” (“RN’e karşı baraj”), “pas une voix au RN” (RN’e tek bir oy bile verilmemeli) diyerek ve RN adaylarının seçilmesini önlemek üzere kendilerine oy verenlerin RN adayı karşısındaki adayı seçmelerini umarak, önererek milletvekilliği adaylığından vazgeçtiler. “Tout sauf le RN!” (RN olmasın da kim olursa olsun). Bu da bir mücadele biçimi.
İşte onların partilere, parti ortaklıklarına göre dağılımı:
Yeni Halk Cephesi adaylarından 132’si. Ensemble Pour La Republique’ten 90 aday, bunun 69’u Macron’un partisi Renaissance’dan.
Seçmenler parti yönetimlerince alınan bu kararlara uyacaklar mı? Öteden beri tuttukları, destekledikleri, oylarını severek verdikleri adaylar yerine kimi kez geçmişte mücadele ettikleri partilerin adaylara oy verecekler mi? Yoksa seçim sandıklarına uğramayacaklar mı? Yakında göreceğiz.
Milletvekili adayları 7 Temmuz’da 409’u ikili, 89’u üçlü, 2’si dörtlü seçim bölgelerinde yarışacaklar.
Sonuçlar merakla bekleniyor: RN mutlak çoğunluğu mu alacak? Bunun için 289 milletvekili çıkarabilecek mi? 220-240 veya 260 kadar koltuk kazanırsa kalanı diğer partilerden, bilhassa kendisine göz kırpan LR milletvekillerinden mi çekip alacak? Bugün bunlar konuşuluyor.
Partilerarası koalisyon da konuşuluyor. RN’le kim ortaklık kurabilir? RN dışlanarak kalan partilerle geniş kapsamlı bir ortaklık yaratılabilir mi? Böyle bir koalisyon uzun ömürlü olabilir mi?
Kimi “teknik hükümet”ten söz ediyor, İtalya örneği alınarak. Bir yıllık bir süre için “geçici bir hükümet” kurulmasını önerenler de var. Bir yıl dolunca Millet Meclisi yine dağıtılmalı, yeni bir döneme girilmeli diyenler de.
Fransa siyasetinde pek yaygın olmayan hükümet ortaklığı tutar mı?
30 Haziran’da seçim sonuçları belli olduktan sonra Macron ve başbakanının dilleri değişti: Seçim kampanyası boyunca YHC ile RN’ni aynı kefeye koyup yerden yere vuran ve hatta “iki aşırılığın ülkeyi iç savaşa sürükleyebileceğini” bile iddia eden Macron’un seçimin ertesi günü bakanlarıyla yaptığı toplantıda RN’e oy verilmemesi konusunda YHC’ni kuran partilerin öncülüğünü anımsattığı medyaya yansıtıldı. Macron güya “2017’de ve 2022’de onlar olmasaydı ne ben burada olabilirdim ne de sizler” demiş.
Ama Macron, başbakanı ve bakanları YHC’ni oluşturan partiler arasında yine de ayrım yapıyorlar: Boyuneğmez Fransa dışlanıyor. Jean-Luc Melenchon yine bütün eleştirilerin hedefinde.
Macron 2017’de ve 2022’de cumhurbaşkanlığı seçiminde iki kez ikinci turda RN lideri Le Pen ile yarıştı ve solcu takımların oyları sayesinde seçildi. Bu kadar geciktikten sonra şimdi borcunu ödemeye mi kalkıyor? 2017’den bugüne hiçbir sözünü tutmayan Macron yine yeşiller, komünistler, ortasolcular, sosyalistler sayesinde paçayı kurtaracağını mı sanıyor? Seçim sonuçları belli olduktan sonra göreceğiz. Sol yeniden Macron tuzaklarına takılır mı? Önümüzdeki günler sıcak ve zorlu geçmeye aday.
Macron istifa etmekten yana olmadığını birkaç kez söyledi. Bir-iki gündür medyaya yansıyan haberlere göre, devlet teşkilatında (örneğin polis teşkilatında) ve önemli kamu kuruluşlarında üst düzey yönetici kadrolara yeni tayinler yapılmış. İktidarı yitirecek veya kendisine muhalif parti veya partiler koalisyonu ile “birlikte-yönetmek” zorunda kalacak olan Macron’un önceden tedbirini aldığını ileri sürenler var. Öyle olmalı. RN lideri Le Pen nitekim “bu idaresel bir hükümet darbesidir” damgasını vurdu. Öyle mi?
Macron herkesi küstürmüştü. 30 Haziran’dan sonra o herkese küstü. Başbakanı bile onu artık “takmıyor”muş. Birkaç gün önce Cumhurbaşkanı üç yakın korumasıyla tebdili kıyafet (yakası kalkık deri ceket, sportif kasket, atkı vs) Paris sokaklarında görüntülendi. Gözlerime inanamadım. Yaşayamadığı ilk gençliğinin özlemi mi? Bir şeyler oluyor Fransa’da. Ama ne? İlya Ehrenburg olsaydı yazardı mutlaka: “Dipden Gelen Dalga” bu defa kimi götürecek? Yeniden!