Kolombiyalı yönetmen Luis Ospina ile yapılmış bir söyleşiyi okurken, adını andığı ve toplumsal bir travma yarattığını söylediği bir trajediden haberdar oldum. Acaba neymiş, diyerek ismini arama motoruna yazmam, uzun bir okuma serüveninin başlangıcı oldu. Kolombiya’da yaşanmış ”Armero trajedisi”nin detaylarına, oradan da Armero’nun bahtsız çocuğu Omayra Sánchez’in yürek burkan hikâyesine ulaşmam böyle oldu.
1985 Kasım’ında, yani tam 35 yıl önce, 140 yıldır faaliyet göstermeyen Nevado del Ruiz adlı yanardağ bir dizi işaret verdikten sonra nihayet patlıyor ve dağ eteklerine kurulu birkaç başka yerleşimle birlikte Armero kasabasını lavların neden olduğu çamurlu akıntıların altında bırakıyor. Bu feci olayda, kasaba nüfusunun üçte ikisi ile yöredeki köylerden binlerce kişi dahil toplam 23 binden fazla insan ölüyor. 13 yaşındaki Omayra da onlardan biri, ama onun hikâyesine birazdan geleceğiz.
Armero felaketinin asıl ibret verici tarafı, volkanik patlama öncesinde yaşanan aymazlıklar silsilesi. Bilimadamları daha bir yıl öncesinden yanardağda sismik hareketlenmeler tespit etmiş, zirvesinde buhar ve sülfür salınımı gözlemiş, bu konuda raporlar düzenlemiş. Yerli yabancı jeologlar ve uzmanlar, bu verilere dayanarak volkanın her an patlayabileceği uyarısında bulunmuş, civardaki yerleşim yerlerinin tahliye edilmesini tavsiye etmiş, ancak o sırada tüm mesaisini ‘terörle mücadele’ye ayıran yetkililer ısrarla bu uyarıları duymazlıktan gelmiş.
Olaydan üç hafta önce de İtalyan bilimadamları gözlemlerini detaylı bir rapora dönüştürmüş, ‘lahar’ (çamurlu akıntı) riskinin yüksek olduğunun altını çizerek ne tür hazırlıklar yapılması gerektiğini anlatmış. Başka bir ekip resmi yetkililere sismograflar hibe etmiş. Kısacası bilim elinden geleni yapmış, dağ da bir volkanbilimcinin dediği gibi “Bakın, patlamak üzereyim!” diye bağırmış, lakin duyan olmamış. Sonunda tahliye planları yapılmaya başlanmışsa da, ağır hareket edildiği ve risk bölgelerinin haritası ilgili yerlere doğru dürüst dağıtılamadığı için çok geç kalınmış, dolayısıyla bütün bu bilimsel bilgi pratikte hiçbir işe yaramamış. (Ne kadar tanıdık, değil mi?)
13 Kasım gecesi Nevado del Ruiz yanardağı nicedir tuttuğu lavlarını nihayet fışkırtmış, zirvedeki karların erimesiyle balçığa dönüşen kütleleri son hızla aşağı salmış, Armero ve çevresi bir anda çamur deryasının altında kalmış. Yolların balçıkla kapanmış olması yüzünden kurtarma ekipleri de olay mahalline çok geç ulaşmış, bu da yaralıların çoğunun ölmesine sebep olmuş. Sonradan toplu cenaze törenlerinden birinde taşınan bir pankartta şöyle yazıyormuş, ki durumu çok iyi özetliyor: “Bu insanları volkan öldürmedi, hükümet öldürdü.” (Ne kadar güncel bir slogan.)
Omayra Sánchez, 13 yaşında bir çocuk, felaketin kurbanlarından. Evinin enkazının ortasında, boğazına kadar çamura batmış, ayakları beton bloklar arasına sıkışmış olarak kalakalıyor. Önündeki tahta parçalarına tutunarak kurtarılmayı bekliyor. Bir gün, iki gün… Gücü giderek tükenirken umutla bekliyor. Ne var ki kurtarma ekipleri yerine karşısında medyayı buluyor; yerel, ulusal, uluslararası medya temsilcileri karşısına geçip habire fotoğraflarını çekiyor, TV’ler kameraya alıyor. Ayaklarını sıkıştıran betonu kaldıracak vinç ise bir türlü gelmiyor. Omayra’nın durumu o kadar dramatik ki, kameralı canavarlar kendilerini tutamayıp tekrar tekrar çekiyor. Luis Ospina’nın anlatımına göre, bir ara kan çanağına dönmüş gözleriyle onlara bakıp (İngilizce olarak) “No more photographs, no photographs!” diye yalvarıyor can havliyle.
Ve 60 saat sonra dayanamayıp son nefesini veriyor. Fransız foto muhabiri Frank Fournier’ın Omayra’yı son saatlerinde gösteren Paris Match’ta yayımlanan fotoğrafı, ertesi sene Yılın Dünya Basın Fotoğrafı Ödülü ile taçlandırılıyor. Sonra da Omayra’nın arkasından yazılan şiirler, şarkılar, ağıtlarla insanlık ‘umut’ tazeliyor… Ne kadar insani!