İnsan yirmi yılı aşkın bir süre yazınca, ki bunun on beş yılı neredeyse aralıksız, okurla ve yazılarının yayımlandığı medya organları ile bir nevi aile ilişkisine giriyor. Aynı zamanda her yazı ile yazarın sorumluluğu da artıyor. Çünkü paylaşılan bilginin doğruluğu ve ele alınan konunun nesnel gerçeğe uyması, bilgi ile yorum arasındaki farkın belirgin olması, öncelikle yazarın sorumluluğundadır. Yazar sorumluluğunun gereğini layıkıyla yerine getirmesi içinse daha çok okumalı, öğrenmeli ve kendini geliştirmelidir. O açıdan yazı yazmanın bitmeyen bir okul olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bilgi, paylaşılırsa çoğalır. Dünya görüşümüzün, yani komünist olmamızın bir gereği olarak uslanmaz bir “Copyleft”çi olduğumuzu vurgulamalıyız.
Bilgi ve haberin meta olmaması, herkesin, ama bilhassa ezilen ve sömürülen sınıfların bilgiye ücretsiz ve engelsiz ulaşmalarının koşullarının sağlanması savunduğumuz temel taleplerdendir. Ki bu nedenle de yazı, makale, kitap ve çevirilerimizi http://muratcakir. de adlı internet sayfasında, ticarî maksatla kullanılmamak şartıyla, her isteyenin kullanımına açık olarak sunuyor, özgür basında yer alıyoruz.
Bilgiyi paylaşmaya, yazı yazmaya elbette devam edeceğiz. Yazmak, neticede egemen siyasete itiraz etmek, egemen sınıfların gerçek yüzlerini ifşa etmek ve “insanı esirleştirilmiş, sömürülen, hor görülen bir varlık hâline getiren tüm koşulları alaşağı etmek” için örgütlenmeyi desteklemek anlamına da geldiğinden, önemli bir mücadele biçimidir. O nedenle okura da yazmalarını salık vermekteyiz. Okumak yazmayı kolaylaştırır. Yazmak içinse önce okumak gereklidir.
Yazılarımızı takip edenler, birkaç haftadan bu yana yazılarımızın yayımlanmadığını fark etmişlerdir. Tembellikten veya yorulduğumuzdan dolayı değil elbet. Bedenlerini ölüme yatırarak haklı bir talep için mücadele eden Leyla Güven’lerin, Zülküf Gezen’lerin onur abidesi oldukları bu günlerde tembellik yapmak veya yorulmak olmaz! Onların taleplerine sahip çıkmak, insanım diyebilen herkesin olduğu gibi, bizim de boynumuzun borcudur.
Amma velakin bağımlı çalışmanın getirdiği bazı zorunluluklar, yapmanız gerekenleri kısıtlayabilir. Köşe yazılarımızı vakıf çalışmalarının yoğunluğu nedeniyle kaleme alamamıştık. Görüldüğü kadarıyla önümüzdeki aylar da hayli yoğun geçecek. Ayrıca uzun zamandır üzerinde çalışmamız gereken iki kitap ve bir roman projesi ile Rosa Luxemburg’un bazı makalelerinin Türkçe çevirisi ele alınmaları gereğini dayatmaktalar. Bununla birlikte emperyalist-kapitalist dünya düzeninin, ele almak istediğimiz kimi gelişmelerinin üzerinde yoğunlaşmak ve araştırmak zorunluluğu ile de karşı karşıyayız-elde edeceğimiz bilgileri paylaşmak ve gelişmeleri gerçeğe yakın bir resimle yorumlayabilmek için.
O nedenle, mesaimizi beklemedeki çalışmaları tamamlamaya ve biraz daha okuyup, öğrenmeye ayırmak zorunda kaldığımız için, verdiğimiz arayı uzatmak durumundayız. Deyim yerindeyse, daha verimli olabilmek için “nadasa çekiliyoruz” diyebiliriz. Arada-sırada gene yazı paylaşacağız, ama yıl sonuna kadar köşe yazılarımıza ara vermek, okura şimdilik veda etmek zorundayız.
Bir dahaki sefere tekrar görüşebilmek dileğiyle, sağlıcakla kalın, özgür basına sahip çıkmaya devam edin.