Kazım Koyuncu’nun ölümünün üzerinden 17 yıl geçti; Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim
Karadenizli sanatçı Kazım Koyuncu’nun ölümünün üzerinden 17 yıl geçti. Karadeniz müziğini tüm Türkiye’ye tanıtan ve sevdiren Kazım Koyuncu, müziğin yanı sıra kişiliği ve hayat tarzıyla da sevilen biri oldu. “Hopa’yı Hopa’dan sevmek kolay, biz Hopa’yı Diyarbakır’dan sevdirdik” diyen Koyuncu, halklar arasına konulan düşmanlığa da “Birbirimizi anlamamız için, aynı dili konuşmamıza gerek yok, ezildikten sonra, hepimiz aynı şarabız” sözleri ile karşı çıktı. “Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim” diyen Kazım Koyuncu, 25 Haziran 2005 yılında 33 yaşında yakalandığı kanser hastalığından yaşamını yitirdi.
17’inci ölüm yıl dönümünde Kazım Koyuncu’nun yaşamını MA’dan Tolga Güney derledi;
Pançol’dan dünyaya
1971 yılında Artvin’in Hopa ilçesi Pançol’da (Yeşilköy) doğan Koyuncu, müziğe ortaokuldayken babasının aldığı mandolinle başladı. Koyuncu’nun, üniversite okumak için gittiği İstanbul’da müziğe ilgisi daha da arttı. 1991 yılının 1 Mayıs’ına ilişkin bildiri dağıtırken, gözaltına alınarak tutuklanan Koyuncu, cezaevinden çıktıktan sonra okulu bırakıp, hayatını müziğe adadı. 1992’de “Dinmeyen” grubuyla özgün müzik yapmaya başlayan Koyuncu, daha sonra bu gruptan ayrılarak, Lazca rock müzik yapan “Zuğaşi Berepe”nin (Denizin Çocukları) kuruluşunda yer aldı. 1995’te “Va Mişkunan (Bilmiyoruz)”, 1998’de de “İgzas (Gidiyor)” albümlerini yapan grup, 1999 yılında dağıldı.
Solo albümler
Bundan sonraki müzik hayatına yalnız devam eden Koyuncu, 2001 yılında “Viya” ve 2004 yılında “Hayde” albümlerine imza attı. Ölümünden sonra ise 16 şarkının 4’ü konser kaydı, 4’ü demo kayıt, geri kalanı ise farklı albümlerde yer alan “Dünyada Bir Yerdeyim” albümü Halkevleri tarafından Ocak 2007’de yayınlandı. Koyuncu bu albümlerinde de Lazca ve Hemşince şarkılara yer verdi. Yine 2001 yılında Gülbeyaz isimli diziye müzikler yapan ve birkaç bölümünde rol alan Kazım Koyuncu, bundan sonra ciddi bir hayran kitlesine ulaştı.
Diyarbakır konseri
Lazca’nın yanı sıra Gürcüce, Hemşince ve Megrelce şarkılar da söyleyen Koyuncu, Karadeniz’in tüm kültür ve renklerini yansıtmaya çalıştı. Tulum, kemence, kaval gibi otantik çalgıların yanı sıra bas, elektrogitar, davul ve bilgisayar destekli seslerle müziğine tam da anlattığı gibi hem otantik hem modern öğeler kattı. Müziğin evrensel yanına inanan Koyuncu’nun Zuğaşi Berepe grubu da ilk konserini Diyarbakır’da verdi.
Dağların çocuklarına…
Burada sahneye çıkan Kazım Koyuncu, Amed halkına “Denizin çocuklarından dağların çocuklarına selam getirdim” diye seslendi. Bu sesleniş Amed halkında da karşılık buldu ki ölümünün hemen ardından ilk anması Sur Belediyesi’nin düzenlediği konserle oldu. Burada konuşan DEHAP Genel Başkan Yardımcısı Veli Büyükşahin “Kazım Koyuncu’yu bu ülke kanser etti. Koyuncu’yu kanser eden Sivas’ta 37 aydının diri diri yakılmasıdır” dedi.
Sahil yoluna karşı mücadele
Müziğin yanı sıra Karadeniz’in ekolojik sorunlarına da ilgili olan Koyuncu, tüm Karadeniz sahil hattı boyunca denizin önüne set olarak kurulan Karadeniz Sahil Yoluna karşı da mücadele etti. Sahil Yolu ile ilgili bir konuşmasında şunları söyledi: “Şunu çok açık biliyorum. Politikacıların, belediye başkanlarının, iş insanları herkesin işine gelen bir proje. Zeka düzeyleri pek fazla yeterli olmadığı için çok rahat imza atabiliyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yoktur. Bunu yapmak için ya çok salaksınız ya da kötü niyetlisiniz. Siz kimsiniz de binlerce yılda oluşan bir şeyi yok ediyorsunuz?”
Çernobil..
Karadeniz Sahil Yolu projesinin yanı sıra Artvin ve Bergama’da siyanürle altın aranmasına ve Fırtına Vadisinde HES yapılmasına da karşı çıktı. Koyuncu’nun HES’lerle ilgili “Türkiye’de heyelanlarda her yıl bir sürü insan ölüyor, bir sürü toprak yok oluyor. Bu kader mi? Değil, bu sizin kötü niyet ya da beyinsizlikle yaptığınız çeşitli politikalar, imara açılan yerlerin, derelere baraj yapmanın sonucu. Peki kim ne kazanacak buradan? Milyonlarca insanın geleceğiyle oynuyorsunuz” sözleri de yıllar sonra Karadeniz’in her yerinde yaşanan sellerle gerçekliğini ortaya koydu. Çernobil’de yaşanan nükleer felaketin Karadeniz’e yönelik etkilerinin gündemleştirilmesi için çaba harcayan Koyuncu, her zaman mücadelenin bir parçası oldu.
Devrimi düşlüyorsan ona göre yaşarsın
“Devrimi düşlüyorsan ona göre yaşarsın. Yürüyüşün farklı olur. Bakkala, manava başka türlü davranırsın” diyen Koyuncu, halkların kardeşliğinden yana kimliğini ise şu sözlerle ortaya koydu: “Kürt’üm dedim, hadi lan bölücü dediler. Laz’ım dedim, hadi lan devşirme Rum dediler. Çerkes’im dedim, hain Ethem’in torunları dediler. Alevi’yim dedim, dinsiz Kızılbaşlar dediler. Êzidî’yim dedim, Yezid’in pis soyu dediler. Arap’ım dedim, pis yobazlar dediler. Ben dedikçe onlar da bir şeyler dedi. İnsanım diyecektim ama insanlığa ait her şeyi yok ettiler…”
Bizde öldük..
Enternasyonalist müzisyen Koyuncu’nun hayatını kaybettiği dönemde söylediği yaşama dair şu sözler ise halen hafızalardaki yerini koruyor: “Güzel yüzlü çocuklara, Donkişotlara, ateş hırsızlarına, Ernesto Che Guevara’ya, her şeyden sıcak annelere, babalara ve tadını bütün bunlardan alan şarkılara kendi sıcaklığımızı gönderiyoruz. Kötü şeyler gördük. Savaşlar, katliamlar, ölen-öldürülen çocuklar gördük. Kendi dilini, kendi kültürünü, kendisini kaybeden insanlar, topluluklar gördük. Yanan köyler, kentler, ormanlar, hayvanlar gördük. Yoksul insanlar, ağlayan anneler, babalar, her gün bile bile sokaklarda ölüme koşan tinerci çocuklar gördük. Biz de öldük. Ama her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. Teşekkürler dünya…”
Binlerce kişi uğurladı
2004 yılında kansere yakalandığını öğrenen Koyuncu, ağır tedavi süreci ve ağrıları artmasına rağmen müziği bırakmadı. “Şair ceketli çocuk” ile “Karadeniz’in hırçın çocuğu” gibi farklı isimlerle de tanınan Koyuncu, genç yaşta hayata gözlerini yummasına rağmen Karadeniz müziğinin mihenk taşlarından biri oldu. 2005 yılında Karadeniz Teknik Üniversite’nde son konserine çıkan Koyuncu, 25 Haziran 2005 tarihinde İstanbul’da yaşamını yitirdi. Binlerce kişi Kâzım Koyuncu’yu taşıyan aracın arkasından Taksim’e kadar yürüdü. Aynı akşam Trabzon Havaalanı’nda olan Karadenizliler doğduğu Hopa’ya doğru arkasından büyük bir konvoy oluşturdu. Koyuncu, 27 Haziran 2005 günü evinden binlerce seveni tarafından alınıp tulum sesleri arasında Hopa Meydanı’na getirildi. Koyuncu doğduğu Pançol’a gömülmeye doğru giderken arkasında binlerce kişi vardı.