Bundan yaklaşık on beş yıl önce bir ödül töreninde kendisine verilen ödülü aldıktan sonra yaptığı konuşmada Kürtçe şarkı yapacağını söylediği için sanatçısından gazetecisine, siyasetçisinden güvenlik bürokrasisine, yargısına kadar tüm çevrelerin ırkçı saldırısına maruz kalmış, ülkesinden kaçarak ayrılmak zorunda kalmış, sürgün hayatı yaşadığı Paris’te bu ağır yükü kaldıramadığı için kederinden ölmüş bir sanatçının adına açılmış bir kültür merkezi taranarak bir Kürt sanatçı, Kürtçe şarkılar söyleyen birisi öldürüldü. Öldürülen sanatçı da tıpkı bu sürgündeki Kürt kültür merkezine adını veren Ahmet Kaya gibi sürgüne gitmek zorunda kalmış, şarkılarını yurdundan uzakta söylemek zorunda kalmış olan Mir Perwer. Bu saldırı ile Ahmet Kaya bir kere daha öldürülmüştür. Bu saldırı ile dünyanın neresinde olursa olsun Kürdün dilini, kültürünü yaşatmasına, kendisini var etmesine, Kürt olarak yaşamasına izin verilmeyeceği mesajı verilmek istenmiştir.
Bu saldırıyı ırkçı saiklerle bir Fransız’ın gerçekleştirdiği savı Kürtlerin ve onların dostlarının indinde zerre kadar değere ve inandırıcılığa sahip değildir. Irkçı saiklerle saldırı gerçekleştirme peşinde olan birinin toplantı yapılacağı istihbaratına sahip olması, bu toplantının yapıldığı Kürt kültür merkezini hedef aldıktan sonra aynı sokakta başka halklardan da göçmenlere ait işyerleri varken sadece Kürtlere ait işyerini hedef alması bu saldırının, hedefleri önceden belirlenmiş planlı bir saldırı olduğunu gösteriyor. Fransız hükümetinin, en azından Fransız istihbaratının bu saldırıdan habersiz olması, bunun arkasında kimlerin olduğunu bilmemesi mümkün değil. Bu saldırının arkasında kimlerin olduğunun açığa çıkarılıp çıkarılmaması, Fransız devletinin bu saldırıya ne kadar ortak olup olmadığının göstergesi olacaktır. Nitekim daha önce üç Kürt siyasetçinin öldürülmesinde ortaya koyduğu tavır, onu o katliamların ortağı yapmıştır. Kürtler çok iyi bilirler ki, varlıklarına yönelmiş hiçbir saldırı tesadüfü değildir ve saldırıların arkasında ülkesini işgal altında tutan sömürgeci güçlerden birinin parmağı vardır.
Bu saldırıyla Kürtlerin yaşam hakkı, Kürt olarak var olma hakkı hedef alınmıştır. Kürtler büyük ve uzun yıllara dayalı direniş gelenekleriyle elbette bu hedefleneni bir kere daha boşa çıkaracaklar. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Kürtleri bir provokasyonun içine çekerek terörize etmek hedeflerden bir başkası olabilir. Bu kısmen başarılı olmuştur. Araçların yakılması, işyerlerine saldırı gibi olaylar Kürtlerin haklı tepkilerine gölge düşürmüş, Kürt düşmanlarının eline koz vermiştir. Hele hele bir siyasetçinin “ Paris yansın” şeklindeki sözleri çok talihsiz bir açıklama olmuştur. Kürtler dünyanın dört bir yanında tepkilerini en güçlü şekilde demokratik yollarla ifade etmeli, şiddete yönelenlerin önlerini kesmeli, düşmanın eline koz vermemelidir.
Bu saldırının açığa çıkardığı şeylerden birisi Kürtlerin dünyanın pek çok yerinde dostlarının olduğudur. Kürtler bu dostlarıyla ilişkilerini derinleştirmeli ve demokratik ittifaklarını güçlendirerek mücadeleyi büyütmelidir. Kürt sanatçıların bu konuda üzerine düşen yük ve görev çok büyüktür. Bu saldırının açığa çıkardığı şeylerden birisi de söz konusu Kürtler olunca Türkiye’de ortaya çıkan ikiyüzlülüktür. Bazı sol sosyalist çevreler hariç hem siyasette, hem sanat çevrelerinde bu saldırıya ilişkin görmezden gelme tavrı ırkçılığa karşı oluşlarının ne kadar ikiyüzlüce olduğunu gün gibi ortaya çıkarmıştır. Eğer bu saldırı Türklere karşı gerçekleştirilmiş olsaydı, televizyonlarda, gazetelerde manşet üstüne manşet ırkçılık haberleri görecek, duyacaktık. Sanatçılar, sanat kurumları ırkçılık karşıtı açıklamalar yapacak, imza kampanyaları düzenleyeceklerdi. Söz konusu bir Kürt sanatçı olunca sus puslar. Oysa bu öldürülen insanlar, bu öldürülen sanatçı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı aynı zamanda. Neden hükümet, muhalefet partileri bir Türkiye vatandaşının ırkçı saldırıya maruz kalmasına tepki göstermiyor? Bırakalım hükümeti, fason muhalefeti, ya “aydınlar”, “sanatçılar”? İkiyüzlüsünüz. İkiyüzlülüğünüz bir kusmuk gibi, bir salya gibi ağzınızın kenarında duruyor.