Türkiye kısır seçim tartışmalarıyla çalkalanırken az da olsa kimi kurum ve kuruluşlar hayatın asıl sorunlarıyla ilgili çalışmalar yapmaktan geri durmuyor.
2010 yılında Diyarbakır’da kurulmuş bir düşünce kuruluşu olarak Dicle Toplumsal Araştırmalar Merkezi -Navenda Lêkolînên Civakî ya Dîcleyê- (DİTAM) bunların başında geliyor.
Bu kapsamda iki gün önce (27 Şubat 2024) Salı günü Diyarbakır’da ‘Diyarbakır Yerel Hizmetlerde Neleri Kaybediyor’ başlıklı bir toplantı düzenledi.
DİTAM olarak ‘Kent Sorunlarının Tespiti ve Çözüm Önerileri’ adıyla başlatılan çalışma kapsamında Diyarbakır’da dört ana başlık belirleyerek 80 civarında sivil toplum kuruluşunun katılımıyla dört farklı odak grup toplantısı gerçekleştirdi. Odak grup toplantılarının konuları; 1. Kent, Çevre ve Kültürel Miras
- Sosyo Kültürel Yaşam ve Politikalar
- İktisadi Durum ve Kırsal Kalkınma
- Kadınlar, Gençler ve Çocuklar
Bu toplantılardan çıkan verileri ‘Diyarbakır Yerel Hizmetlerde Neleri Kaybediyor’ başlığıyla Diyarbakır ve bölgeden ilgili STK’ların katıldığı bir toplantıda kamuoyuyla paylaştı.
Dört başlık altında yapılan bu toplantının Diyarbakır ve Kürtlerin yaşamış olduğu bölgelerin Türkiye’nin diğer bölgeleriyle kıyaslandığında bilinçli bir politikanın ön kabulü olduğunu ve kayyım yönetiminin tahribatını belirten DİTAM yönetim kurulu Başkanı Mesut Azizoğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı.
Toplantının başında tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’nın mesajları okundu.
DİTAM Yönetim Başkan Yardımcısı Sedat Yurttaş’ın moderatörlüğünde belli başlıklarla devam eden sunumlarda Kent, Çevre ve Kültürel Miras alanında Nevin Soyukaya; kentin fiziki dokusuyla ilgili en çok tahrip olmuş Suriçi’den hareketle kentsel dönüşümün çarpıklığını dile getirerek, her koşulda dünya miras alanlarının korunması gerektiğini bu alanda kamu duyarlığı ve baskısının geliştirilmesinin elzem olduğunu vurgulayarak kapsamlı bir sunumla çözüm önerilerinde bulundu.
“Sosyo Kültürel Yaşam ve Politikalar” üzerine bir sunum yapan Reha Ruhavioğlu ise “Kayyım yönetiminin çocuk kreşlerini kapattığını, Amed Şehir Tiyatrosu, Aram Tigran Konservatuarı’nın bütün bu kültür kurumlarını hem ana dilliye hizmetlere hem de daha çoğulcu bir kültür hizmetlerine, bütün bu kurumları ortadan kaldırdığına vurgu yaparak bu kurumların tekrar canlandırılması gerektiğini dile getirdi.
İktisadi durum ve kırsal kalkınma başlığıyla sunum yapan Mehmet Aslan; sanayi sektörünün payının kentte çok düşük olduğunu, GAP’ın pozitif ve negatif yönlerini belirterek çözüm önerilerini dile getirdi.
Meral Özdemir ve Dilan Kaya’nın ‘Kadınlar, gençler ve çocuklar için nasıl bir kent’ başlığıyla oluşturdukları çalışmayı Meral Özdemir sundu. Toplumsal yaşamı destekleyen dayanışma ağlarının kapatılması ve yaygınlaşan uyuşturucu madde bağımlılığı, engelli bireylerin durumu ve kapatılan ve işlevsiz hale getirilen kadın kurumları konularına dikkat çekildi.
***
İkinci oturum da söz alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, her iki şehrin de iktidara teslim olmama gibi ortak bir özelliğini belirterek, kayyım meselesinin siyasi ve hukuki bir mücadele gerektiği saptamasında bulundu.
HADEP’ten Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Feridun Çelik, “1994 yılında bu kentin asıl sahipleri bir temsiliyet bulamadı. 1999 yılında biz yerel yönetimlere ilişkin vaatlerimizi halka sunamadık. Miting yapamadık. Ama halkımız büyük bir özveri ile bizi destekledi. Beklenti Kürt sorununun çözümüne ilişkindi. Kentimizi de kendimizi de kendimiz yöneteceğiz algısıyla geldik. Başka bir belediyecilik tarzı koyduk” diyerek bir dönemin panoramasını çizdi.
Kısaca vermeye çalıştığım bu kapsamlı oturumun tüm konuşmacılarının birleştiği nokta kayyım sisteminin yarattığı tahribata ilişkindi.