14 yaşındayken cinsel istismara maruz bırakılan ve 41 yaşındaki fail ile evlendirilen G.Ö., 19 yaşına geldiğinde boşanarak A.Y. hakkında suç duyurusunda bulundu. Büyük bir mücadeleye girişen G.Ö., kadın örgütlerinden destek istiyor
Son 16 yılda yüzde 700 artan çocuk istismarları, yasaların tam olarak uygulanmaması ve faillere verilen ‘iyi hal indirimi’leriyle daha da artmaya devam ediyor. İktidarın çocuklara yönelik politikaları da bu artışa destek verir nitelikte. Her yıl ortalama 7 bin çocuğun cinsel istismara maruz bırakıldığı Türkiye’de, bu çocukların bir kısmı faille evlendirilerek suçun üzeri örtülüyor ve istismar mağduru çocukların travmaları daha da derinleştiriliyor. 14 yaşındayken cinsel istismara maruz bırakılan G.Ö.’de bu travmayı yaşayanlardan biri. 41 yaşındaki A.Y.’nin istismarına uğrayan ve sonrasında onunla evlendirilen G.Ö., bu işkenceye 19 yaşına geldiğinde karşı koyarak büyük bir mücadeleye başlamış.
Evlilik değil, cinsel istismar
Diyarbakır’da yaşayan G.Ö., küçük yaşlarda babasını kaybedince babaannesinin yanına verilmiş ve ilkokuldan sonra okutulmamış. 14 yaşına geldiğinde, o dönem 41 yaşında olan A.Y. isimli kişinin cinsel istismarına maruz kalmış ve onunla evlendirilerek sistematik istismara mahkum edilmiş. 18 yaşına girdiğinde fail erkekle resmi olarak da evlendirilen G.Ö., 19 yaşına geldiğinde mahkemeye başvurarak A.Y.’den boşanmış ve boşanma davası sırasında, çocukken cinsel istismara maruz bırakıldığını ve fail erkekle birlikte yaşamak zorunda kaldığını anlatarak, şikayetçi olmuş.
İstismar görmezden gelindi!
Tüm bunları heyete anlatmasına rağmen konuyla ilgili hiçbir hukuki girişimde bulunulmadı diyerek yaşadıklarını anlatan G.Ö., bir yıl önce çocuklarının velayetinin kendisinden alınmasının ardından yeniden savcılığa giderek cinsel istismara ilişkin suç duyurusunda bulundu. Ayrıca, çocuklarının velayetini alabilmek için yeniden dava açan G.Ö., savcılığın velayet davasını açtığını ama cinsel istismar suçunu işleyen A.Y.’yi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bıraktığını söylüyor. Açılan davanın ilk duruşması Ağustos ayında, velayet davası ise Temmuz ayında görülecek.
Abla da çocukken evlendirildi
Yaşadıklarını anlatırken aynı travmayı yeniden yaşayan G.Ö., “Bizi okutmadılar. Kız çocuğu okumaz dediler. Ablam evliydi, o da küçük yaşta evlendirilmişti. Ablamın bir tane kaynı vardı, A.Y. sürekli bize geliyordu. Babaannem yaşlıydı, onun dışında kimsemiz yoktu. Ben 14 yaşındaydım. A.Y. o zaman benden 20 yaş büyüktü. Bana hep ‘Seni kimseye vermem, benim olacaksın’ diyordu. Bana bir şeyler alıp kandırıyordu. Ben hem korkuyor hem de anlamadığım için kimseye bir şey anlatamıyordum” dedi.
‘Evlilik ne, bilmiyordum’
Bir gün evde yalnızken A.Y.’nin geldiğini ve kendisini ablasıyla tehdit ettiğini belirten G.Ö., şöyle devam etti: “Beni ablamla tehdit etti. Ben de ablamı çok sevdiğim için bir şey diyemedim. Beni cinsel istismara maruz bıraktı. Daha çocuktum kimseye bir şey anlatamadım. Aradan birkaç gün geçti, ailesiyle birlikte istemeye geldiler. Babaanneme anlatamadım. ‘Ben evlenmek istemiyorum’ dedim ama bir şey değişmedi. Düğün öncesi tehditlerle defalarca tecavüz etti. Sonra evlendirdiler. Ben evliliğin ne olduğunu bile bilmiyordum.”
‘Gidecek yerimiz yoktu’
A.Y.’nin ailesinin yaşadığı köye götürülerek, burada onun ailesiyle aynı evde yaşamak zorunda bırakıldığını dile getiren G.Ö., sistematik şiddete de maruz bırakıldığını anlatarak, “Geldiğinde de şiddet uyguluyordu. Ailesinin kölesi olduğumu söyleyip çalıştırıyordu. Sonra hamile kaldım. Çocuğun doğumuna dahi gelmedi. Doğumda ablam beni hastaneye götürdü. Ben de ablam da çocuktuk. Sürekli şiddet görmemize rağmen bir yere gidemiyorduk, çünkü gidecek yerimiz yoktu. Bir kızım doğdu. Doğumdan sonra dinlenmeme dahi izin vermediler. Kız çocuğu doğurduğum için hakaret edip şiddet uyguladı” diye konuştu.
Çocuklarını aldılar
Bir yıl sonra ikinci kızının doğduğunu belirten G.Ö., çocuklarını tek başına büyüttüğünü anlattı. Evlendirildiği erkekle hiçbir zaman anlaşamadığını, şiddet gördüğünü ve çocuklara bakılmadığı için amcasının evine sığındığını kaydeden G.Ö., “Ben amcamlardayken geldi. Öldüresiye dövdü. 18 yaşına girdiğimde resmi nikah kıymıştı. Sonra köyden Diyarbakır merkeze yerleştik. 19 yaşına girdiğimde boşanma davası açtım. Çocuklarıma tek başıma baktım. Benim çocuklarıma düşkünlüğümü görünce nafaka vermemek için 1 yıl önce çocuklarımı benden aldı” diye konuştu.
Çocuklar da şiddet görüyor
Çocuklarına bakabilmek için birçok işte çalıştığını anlatan G.Ö., çabaları sonucunda kendisine ait bir iş kurduğunu, ekonomik olarak kimseye ihtiyacı olmadığını söyledi. Çocuklarını sadece hafta sonu ve yılda 15 gün görebildiğini anlatan G.Ö., şöyle devam etti: “Çocuklara bakmıyorlar. Hakkım olduğu halde çocukları ancak icra yolu ile görebiliyorum. Çocukları bir hafta sonu aldım yanıma. Banyo yaptıracaktım. Vücutlarında morluk gördüm. ‘Ne oldu?’ diye sorduğumda şiddet gördüklerini söylediler. Çocuk şubeye götürdüm pedagog eşliğinde ifadeleri alındı. Darp raporu aldık. Çocuklarımın benim hayatımı yaşamalarını istemiyorum. Şiddetten kurtulsunlar istiyorum. Onları düşünmekten uyuyamıyorum.”
Kadın örgütlerine çağrı
Yaşadığı cinsel istismarın adaletsiz kalmaması ve çocuklarının tekrar kendisine verilmesi için mücadele eden G.Ö., ayrıca, kadın aktivistler ve kadın örgütlerinden de destek istedi. Kadınlara seslenen G.Ö., “Kadınlar kendilerini ezdirmesin. Zulme boyun eğmeyerek mücadele etsin” çağrısında bulundu.
Safiye Alagaş/Diyarbakır-JINNEWS