Gençay Gürsoy’un ‘Bir Hayat Üç Dönem’ kitabında sadece bir nöroloji profesörünün anıları yer almıyor. Toplumsal gelişmelerin darbelerle kesintiye uğrayan dönemleri de ele alınıyor
Hüseyin Aykol
Pandemiyle mücadele için konulan sokağa çıkma yasaklarından bunalan insanların 9 güne çıkarılan bayram tatilinde kendini sokaklara, parklara, göl ya da deniz kenarlarına attığı geçen hafta evimizi akrabalarımız doldurmuştu. Malum yaş ilerleyince, bayramda ziyarete giden değil, ziyarete gelinen durumuna geçiyorsunuz 🙂
Bayramda akrabalarımız bize konuk olurken; ben de Gençay Gürsoy’a ‘konuk’ oldum. Gençay Hoca ile öyle özel bir tanışıklığımız yok ama bir gazeteci olarak onu yıllarca izlemişimdir. O yüzden, kendisini tanıdığımı sanıyordum, ancak öyle değilmiş. Dahası T24’te anılarından bölümler okumaya başladığım zamandan beri bu anılar derli toplu bir şekilde kitap haline getirilmeli diyordum kendi kendime.
İşte o beklediğim kitap çıktı! Bu yüzden neredeyse, çıktığı gün kitabı edindim ve bunu kendime bayram armağanı olarak kabul ettim. “Bir Hayat Üç Dönem” isimli bu kitap, İletişim Yayınları’ndan çıktı. Hani şu 1983 yılında kurulan ve şimdiye kadar 3 binden fazla eser yayınlamış olan yayınevi. Güzel bir baskı, büyük boy bir kitap. Hacimli. Tam 526 sayfa. Ah bir de bu denli pahalı olmasa(!) Aslında yayınevleri de haklı. Dövize endeksli kağıda basılan kitaplar, her geçen gün daha pahalıya mal oluyor. Bu yeni kitap fiyatlarına da alışacağız artık.
Yaşamdan kesitler
2000’li yıllarda İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği başkanlığını yapan Gençay Gürsoy, “Bir Hayat Üç Dönem”de sadece bir nöroloji profesörünün anılarını değil, sosyalist siyaset içinde üniversite yıllarından beri yer almış bir mücadele insanının Oltu’da başlayıp, Kars’ta, İstanbul’da ve bir dönem Avrupa’da devam eden yaşamından gözlemlerini akıcı bir dille aktarıyor. Toplumsal gelişmelerin darbelerle kesintiye uğrayan dönemlerini ele alıyor. Dahası yakından tanıma fırsatını bulduğu bazı şahsiyetlerle ilgili tanıklıklarını sunuyor.
Sosyalizm ideali
Sağlık politikalarında kamu yararını sürekli önde tutan duruşu ve tercihlerinin yanında eşitlik, özgürlük ve barış hedefiyle katıldığı toplumsal mücadelelerin inişli çıkışlı, çoğu zaman ağır bir şiddetle bastırılan serüvenini büyük bir heyecanla izliyoruz. Siyasal mücadeleyle bilimsel faaliyetleri birlikte götürmeyi başarmış, sosyalizm idealini hiç kaybetmemiş Gençay Gürsoy, Türkiye’nin son altmış yılından önemli kesitler sunan anılarını bitirirken, “her şeye rağmen hayata teşekkür” etmekten geri kalmıyor. Sosyalizm mücadelesinde var olabilmek adına Ankara Tıp Fakültesi’nde sadece üç yıl kalabilmiş biri olarak, ben de hem uzman hekim ve hoca olabilen, hem de sosyalizm mücadelesini sonuna dek sürdürebilmiş Gençay Gürsoy’a bizlere kattığı her şey için teşekkür ediyorum. Bir teşekkür de Gençay Hoca’nın anılarını bir kitap haline getirip, ölümsüzleştirdikleri için -başta kitabın editörlüğünü üstlenen Ahmet İnsel olmak üzere- İletişim Yayınları’na…