DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in tecride karşı başlattığı açlık grevi eylemi 41 gündür sürerken, bedenini açlığa yatırma bir kez daha toplumun gündeminde. Baskılara karşı bir direniş geleneği olarak günümüze kadar gelen açlık grevlerinin tarihi ise oldukça eski
Baskılar karşısında bir direniş ve mücadele biçimi olarak açlık grevi eylemleri, Kürt kadın siyasetçi Leyla Güven’in bir ayı aşkın süredir sürdürdüğü eylemiyle tekrar gündemde. Bir direniş yöntemi olarak açlık grevi dünyanın birçok ülkesinde de baskıcı sistemlere karşı direnmenin yolu oldu. Dünya deneyimlerinde açlık grevlerini kimlerin neden yaptığını görmek, bugün Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekilli Leyla Güven’in PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için başlattığı açlık grevinin kavranmasında da yardımcı olabilir.
Roma dönemine uzanıyor
Açlık grevinin en eski örneklerinden biri Roma dönemine dayanıyor. Kimi kaynaklara göre, Roma döneminde Hıristiyanlara dönük baskıya tepki olarak Roma İmparatoru Tiberius’un yakın arkadaşı ve ünlü bir doktor olan Nerva, açlık grevine başlar. Tiberius’un tüm ikna çabalarına rağmen Nerva, kendisine bir şey yapılmasını istemez ve ölmeyi tercih eder. Açlık grevlerinin politik bir mücadele biçimi olarak uygulanmasının ilk örneği Çarlık Rusya’sında görülür. Bu dönemde siyasi hükümlüler, baskıya karşı açlık grevleri başlattılar.
RAF direnişi
Almanya’da RAF üyeleri, ağır tecrit koşullarına ve yoldaşlarının katledilmesine karşı direnişe geçti ve 1972-1975 yılları arasında 3 kez açlık grevine girdi. Bu açlık grevlerinden en uzunu üçüncüsü oldu. 145 gün süren bu grev sırasında Holger Meins yaşamını yitirdi.
12 Eylül’de açlık grevleri
Diyarbakır Cezaevi ya da “5 Nolu Zindan” olarak da bilinen Diyarbakır Askeri Cezaevi, 12 Eylül’den sonra yaşanan işkencelerle ön plana çıktı. 1981 ve 1984 yılları arasında cezaevinde, 34 kişi hayatını kaybetti. PKK saflarında yer alan Ali Erek, 20 Nisan 1981’de zorla besleme sonucu hayatını kaybederken, Kemal Pir, Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek, 17 Eylül 1982 günü yaşamını yitirdi. Yine aynı cezaevinde, 1984 yılı başında ve 54 gün süren açlık grevinde Orhan Keskin ve Cemal Arat yaşamını yitirdi. İstanbul cezaevlerinde, askeri disiplin ve “tek tip elbise” dayatmasına karşı birçok açlık grevi yapıldı. 13 Nisan 1984 tarihinde o zamana dek en uzun (75 gün) süren açlık grevi Metris ve Sağmalcılar cezaevlerinde başlandı. Bunun sonucunda 4 kişi yaşamını yitirdi. 1 Ağustos 1988’de çıkarılan genelgeyle yasalaştırılan “hücre tipi” cezaevi uygulaması ilk olarak Oltan Sungurlu’nun bakanlığı döneminde Eskişehir Özel Tip Cezaevi’nde başladı. Tutuklular, 29 Haziran 1989’de açlık grevi başlattı. Adalet Bakanlığı açlık grevinin 34. gününde sürgün kararı verdi. Aydın Cezaevi’nde sopa ve dipçiklerle dövülen PKK davasından yargılanan tutuklular Mehmet Yalçınkaya ve Hüseyin Hüsnü Eroğlu, 2 Ağustos 1989’de yaşamlarını yitirdi. 1991 yılında da birçok cezaevinde tutsaklar açlık grevlerine başladı. Ölüm sınırına gelinmesi üzerine Eskişehir Özel Tip Cezaevi kapatıldı.
1990’li yıllar
1990’lı yıllarda yapılmış bir açlık grevi örneği de, 27 Mayıs ile 6 Haziran 1992 tarihleri arasında sol örgütlerden 29 tutuklu tarafından Ulucanlar Cezaevi’nde gerçekleştirildi. 26 Eylül 1999 günü Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nde düzenlenen operasyonda 10 tutuklu katledildi. 90’li yıllarda başta bölgedeki cezaevleri olmak üzere birçok cezaevinde baskılara karşı açlık grevleri yapıldı.
‘Hayata Dönüş’
F Tipi cezaevlerine öncelikle siyasi tutukluların yerleştirileceğinin açıklanmasının ardından 20 Ekim 2000’de, 18 cezaevinde 865 tutuklu F-Tipi cezaevlerini protesto amacıyla açlık grevine başladı. 13 Aralık 2000’de TBMM İnsan Hakları Komisyonu üyesi Mehmet Bekaroğlu, TMMOB Başkanı ve TTB İkinci Başkanı, Bayrampaşa Cezaevi’nde “örüm orucu”nda olan tutuklularla görüştü. Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk’ün F Tipi cezaevlerinde yapılacak düzenlemelerle ilgili söz konusu sivil toplum kuruluşlarının bir taslak hazırlamalarını ve mutabakata varılmadan nakillerin yapılmayacağı sözü verdiğini bildirdi. Bu yaklaşımı güvence altına alacak formül henüz geliştirilmeden “Bakanın verdiği süre doldu” gerekçesiyle görüşmeler 14 Aralık 2000’de sona erdirildi. Tutukluların, sivil toplum örgütlerinin ve görüşmeci heyetin taleplerine olumsuz yanıt verildi. Hükümet, 19 Aralık 2000’de “Hayata dönüş” operasyonunu başlattı. 30 tutuklu ve 2 asker yaşamını yitirdi.
İngiliz sömürgeciliğine karşı
Mohandas Karamçand Gandhi, İngiliz sömürgesindeki Hindistan’ın bağımsızlığı için açlık grevi başlattı. Birçok kez açlık grevine giren Gandhi’nin bu sivil itaatsizliği, İngiliz sömürgesinin uygulamalarına karşı sarsıcı bir etki yarattı. Gandhi tarafından sürdürülen sessiz direniş, halk hareketine dönüştü.
Sands ve arkadaşları
İrlanda tarihi, Britanya sömürgesine karşı devrimci tutsaklar tarafından yürütülen açlık grevi eylemleriyle dolu. 1970 yılında kurulan İrlanda Cumhuriyet Ordusu üyeleri, cezaevi koşullarını protesto etmek için kendilerini açlığa yatırdı. Bobby Sands de dahil olmak üzere 10 kişinin hayatını kaybettiği 1980/1981 açlık grevleri, siyasi bir silah olarak en meşhur kullanım örneğidir.
Süfrajetlerin eylemleri
Açlık grevlerinin dünya çapında duyulması ve dikkatleri üzerine toplaması 20. yüzyılın başında İngiltere’de oy hakkı isteyen kadınların, cezaevinde greve başlamasıyla gerçekleşti. Süfrajetlerin gerçekleştirdiği açlık grevlerinin ilki 1909 yılında Marion Dunlop tarafından başlatıldı. Açlık grevine yoğun tepkilerin yükselmesi sonucu Marion, serbest bırakıldı. Ardından diğer süfrajetler de açlık grevine başladı. İngiliz yetkililerin süfrajetlerin başlattığı bu eyleme “zorla besleme” yöntemi ile müdahalede bulunması sonucu Mary Clarke, Jean Hewart, Katherine Fry ve birçok süfrajet yaşamını yitirdi.
Öcalan için yapılan açlık grevleri
PKK Lideri Abdullah Öcalan için uluslararası komplo sonrası birçok eylem ve açlık grevi gerçekleştirildi. En çok yayılan ve bilinen eylemlerden biri 12 Eylül 2012 tarihinde Abdullah Öcalan’ın sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının yaratılması ve anadilde savunma hakkının tanınması amacıyla başlatılan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi oldu. İlk gün 68 tutsak ile başlayan eylemde sayı 5 Kasım günü 10 bine ulaştı. İçerideki açlık grevine destek vermek için dışarıda da sayısız protesto gösterisi yapıldı ve hemen hemen hepsine saldırılar gerçekleştirildi. 17 Kasım 2012 tarihinde kardeşi Mehmet Öcalan İmralı Adası’nda Abdullah Öcalan ile görüştü ve Abdullah Öcalan’ın açlık grevlerine son verilmesini istediğini belirtti. Bunun üzerine açlık grevindeki tutuklular 68. günde, yani 18 Kasım 2012 tarihinde eyleme son verdi.
DİYARBAKIR/JINNEWS