Amedspor taraftarlığı, Kürt seçmenin ‘Oyumu kendime veriyorum!’ sahiplenişidir. Aynı zamanda hâlâ diri olan güçlü direniş ruhunun bir başka göstergesidir
Bedri Adanır
Son yıllarda sürekli ırkçı tezahüratlara, saldırılara ve deplasman yasaklarına rağmen şampiyonluk yarışı içinde olan ama ‘bir türlü’ olamayan, Play-Off müsabakalarından elenerek aynı ligde yoluna devam eden Amedspor, arkasına büyük bir taraftar desteği de alarak nihayet şampiyon oldu. Amedspor yoluna Türkiye 1. Lig’inde devam edecek.
Amedspor’un özellikle son yıllarda artan taraftar desteği dikkat çekiyor. Amedspor’un maçlarını yaptığı saha 33 bin kapasiteli ve biletlerin yok sattığı onlarca maç yaptı. Maçları tribünlerden takip eden on binlerce taraftarın yanında, milyonların da Amedspor’u yakından takip ettiğini sosyal medyadaki trendlerden bile fark etmek mümkün.
Amedspor taraftarlığı nedir?
Amedspor’a Amed’de artan taraftar desteği kadar, Amed sınırlarını da aşan teveccühün, desteğin nedenleri hiç kuşkusuz politik atmosferden bağımsız değil. “Futbol, futboldan fazlasıdır” sözü en çok da Amedspor için geçerli.
Son 8-10 yılda Kürt kentlerinin üzerinde adeta kara bulutlar geziyordu. Bu kara bulutların içinde “Amedspor taraftarlığı” da elbette bir futbol takımının taraftarlığından daha fazlasıdır.
Amedspor taraftarlığı, ekonomik darboğaza eşlik eden baskı ve zorla yüzlerinden gülümsemeleri çalınan insanların aslında bir tepki gösterme biçimidir. Futbol sporunun belki kurallarını dahi bilmeyen binlerce insanın tribünleri doldurması –geçen haftaki maçta Barış Anneleri de yerini almıştı– başka nasıl izah edilebilir ki?
Polisin özel ilgisi hiç eksik olmadı
Hemen her maçta polislerin belki de hiçbir futbol müsabakasında örneği olmayan “polisin tribünlerde İstiklal Marşı okunurken ayağa kalkmayanları gözaltına alması, bunun için her yere polis yerleştirmesi uygulamasına –özel ilgisine” rağmen tribünlerde ful kapasiteye ulaşılması, taraftarların “Lê Amedê”, “Diren Ha Diyarbekir Diren” şarkıları eşliğinde halaylar çekmesi politik bir muhtevadan yoksun olabilir mi?
Son 8-10 yılda dozu iyice artan baskı ve zor politikalarına karşı tepkinin, öfkenin belki de hiç değişmeyen adresi Amedspor maçlarıydı. Baskı ve zor politikaları öyle pervasız bir hal almıştı ki Amedspor gittiği her yerde hakaret ve saldırılara uğruyor, siyasiler tarafından da hedef gösteriliyordu.
DEM Parti’nin seçim zaferi ve Amedspor’un şampiyonluğu
Tüm bunlar DEM Parti’nin milletvekillerinin, belediye eşbaşkanlarının, yönetici ve üyelerinin tutuklanması, belediyelerine kayyım atanması, Kürt medyasına sürekli gözaltı ve tutuklama operasyonlarının çekilmesi uygulamalarıyla paralel gelişiyordu. Zira “Amed” ismine bile tahammül yoktu!
Türkiye’de hakim siyaset her ne kadar Kürt meselesine yaklaşımda hâlâ şiddet sarmalından çıkamasa da önce 31 Mart seçimlerinin sonucu, son birkaç haftadır da başta Amed olmak üzere Kürt kentlerinin Amedspor etrafında kenetlenmesi gösterdi ki Kürtler mevcut politikalara karşı net bir karşı duruşa sahip.
Bu yönüyle Amedspor taraftarlığı kesinlikle politik bir muhtevaya sahiptir ve bu muhteva kayyım rejimi karşıtlığıyla besleniyor, Kürt sorununa barışçıl-demokratik çözüm iradesiyle buluşuyor. Amed gibi politik hafızası ve geçmişi çok güçlü olan bir kentte “Amedspor taraftarlığı” başka nasıl olabilir ki!
Diyarbakır Spor’a olan desteği katbekat aştı
Diyarbakır Spor da başarılar yakalamış, kentin teveccühünü kazanmıştı. Hatta öldürülen Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okan’ın desteğiyle Süper Lig’e de çıkmış ancak hiçbir zaman kentte yediden yetmişe herkesin desteğini alamamış, diğer kentlerde bu denli sahiplenilmemişti. Bu da Amedspor taraftarlığının yukarıda bahsi geçen muhtevasına işaret ediyor.
Sonuç olarak Amedspor taraftarlığı, Kürt seçmenin “Oyumu kendime veriyorum!” sahiplenişidir. Aynı zamanda hâlâ diri olan güçlü direniş ruhunun bir başka göstergesidir.