Şırnak’ta ağaç kıyımının benzeri Bingöl’de de yaşanıyor. Kıyımın başında muhtarlar var, gerekçe güvenlik
Selman Çiçek/BİNGÖL
Federe Kürdistan ve Kuzey ve Doğu Suriye’de yürütülen savaş her geçen gün şiddetini artırırken, savaşın diğer alanlara yansıması da aynı şiddette olmaya devam ediyor. Savaşların yarattığı yıkımdan en çok etkilenen alanlardan biri ise ekolojik yaşam oluyor. Ekolojik yaşamın adeta hedef alındığı bu saldırılar, özel savaş konseptinin ayrılmaz bir parçası oluyor. Güvenlik gerekçesi ile ormanlarda ağaçlar kesilirken, yeraltı ve yerüstü kaynakları bilinçli olarak tahrip ediliyor. Bilinçli bir şekilde çıkarılan orman yangınlarının günlerce söndürülmesine izin verilmezken, Kürt halkı için kutsal olan örneğin dağ keçileri gibi hayvanların avlanmasına da izin veriliyor.
Bingöl’de ekolojik yıkım
Şırnak Besta’da ağaç kesimi sürerken ağaç kesiminden nasibini alan bir diğer bölge ise adeta yeşilliği ile nam salmış Bingöl. Yıllarca AKP’li iktidarlar tarafından yönetilen şehrin doğası neredeyse yok edilmek ile karşı karşıya. Ülkenin en önemli ormanlarından biri olan Karacehennem ormanlarında güvenlik gerekçesi ile ağaçlar kesilirken başka bölgelerinde ise mangal kömürü için ağaçlar katlediliyor. Bununla yetinmeyenler Bingöl’ün yeraltına zenginliklerine göz dikerek çinko, kurşun ve altın gibi madenleri siyanürle arıyor. İliç’te yaşanan felakete benzer bir felaket de Bingöl’e yaşatılmak isteniyor.
Hayvanlar da katledilecek
Bingöl’ün Karlıova ilçesinin Serince mezrasında 18 Temmuz’dan beri mangal kömürü yapılmak için ağaçlar kesiliyor. Bölgede yaşayanlar tarafından yapılan itirazlara rağmen ağaç kesimi hız kesmeden devam ediyor. Yaklaşık 500 hektarlık alan eko-kırıma uğratılacak. Bu bölgede sadece ağaç kesilmeyecek ilk olarak ağaçlar yakılacak. Ağaçların yakılması sadece ağaç katliamı değil aynı zamanda doğa katliamına da neden olacak. Yakmadan dolayı ormanlık alanda yaşayan birçok canlı katledilecek. Yine iddialara göre ismi öğrenilmeyen dokuz köyde de yakın bir zamanda ağaç kesimine başlanacak. Bu kesimlerle birlikte Bingöl’ün orman varlığı 28,4’ten yüzde 26’lara gerileyecek.
Kıyım muhtarın tekelinde
Liçik’teki ağaç kesimini ilk önce köy sakinleri fark ediyor. Köy sakinlerinin tepki göstermesine rağmen ağaç kesimi devam ediyor. Köy sakinlerinden oluşan bir heyet önce ilçe kaymakamlığına ardından Tarım İlçe Müdürlüğü’ne başvuruyor. Her iki kurumun böylesi devasa bir kırımdan haberdar olmadığı ortaya çıkıyor. Bölgede kesimin tek sorumlusu Liçik köy muhtarı Özbeg Abaylı olduğu ortaya çıkması, ormanlık alanın peşkeş çekildiğinin kanıtı. Muhtar Abaylı, ağaç kesimi ihalesinin kendisinin aldığını söylerken Tarım İlçe Müdürlüğü ise böyle bir iddiayı reddediyor. Böylesi güçlü bir yetkiyi kimin verdiği ise muamma.
İhalenin muhtar tarafından alındığını öğrenen köy sakinleri ardından muhtara giderek ağaç kesimini durdurmasını istiyor. Ancak muhtarın cevabı şöyle olur: ‘”Evet ihaleyi ben aldım. Kesimi de ben yaptırıyorum. Yapabileceğiniz hiçbir şey de yok. İstediğiniz yere şikayet edin.’’
ÇED raporu yok
Ağaç kesimi ise yasadaki boşluktan faydalanarak yapılıyor. Muhtar, ormanlık alanda ağaçların yaşlı ve kuru olduğunu ve bu nedenle orman yangınlarına neden olduğunu belirterek kesim ihalesi alıyor. Ancak burada uzman ekipler tarafından hiçbir fizibilite çalışması yapılmadan, Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporu hazırlanmadan bu kıyıma izin veriliyor. Muhtarın sözü adeta kesin emir olarak alınarak hiçbir uzmandan rapor istenmiyor. Yasadaki boşluktan yararlanan muhtar, kesim ihale ilanı verilmeden müdürlükteki Çetin Bey adlı bir memurdan aldığı yasal izinle kesim ihalesini alıyor. Daha sonra muhtar kesim işini, kim olduğu bilinmeyen dışarıdan gelen bir heyete devrediyor.
Karacehennem’de de muhtar
Karacehennem Ormanları’ndaki ağaç kıyımı ihalesini Gökçeli Köy Muhtarı Tayyip Bulak almıştı.
4 Ekim 2021 tarihinde ihalesi yapılan ve 6 Ekim 2021’de kesim işlemi başlayan Karlıova ilçesinin Kızılağaç, Aynik ve Çartax köylerini kapsayan Karacehennem Ormanları’nda ağaç kıyımı gerçekleşti. 35 hektarlık bir alanda gençleştirme adı altında yapılan kıyımın daha fazla alana yayılarak yapılmasından endişe ediliyor. Bingöl’e gelen Kürünk Suyu’nun da doğduğu yer olan bu ormanların dengeleyici bir rolü var. 7-12 derece arasındaki bir hava geçişini sağlayan ormanlık alan, yazın soğuk, kışın ise sıcak tutar. Bu ağaçlar kesildiğinde sert iklim bir farkı olacak ve buradaki hayvanlar ya ölecek ya da taşınacak.
Ayrıca yine Peri Vadisi kıyısında bulunan Kiğı-Alınyazı ile Kırköy sınırlarında Hesar bölgesinde 2 yıldır mangal kömürü için meşelik alan kesildi ve halen kesim devam etmektedir. Bu bölgedeki ihalenin de muhtara verildiği iddiası var.
Dokuz köyde kıyım
Bölgedeki ağaç kesimini kamuoyuna ilk duyuran TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Başkanı Canfidal Boldaş, kıyımın Liçik köyü ile sınırlı kalmayacağını, isimleri netleştirilmeyen ama duyum olarak bilgisine ulaştıkları 9 köyde de kesimin yapılacağını iddia etti. Şırnak, Bingöl ve Dersim başta olmak üzere lokal olarak bölge genelinde eko-kırım diye adlandırdığımız talan, yıkım ve kıyım politikalarının işletildiğini belirten Boldaş, “Yapılan sözlü ya da yazılı açıklamalarda bu girişimler, gençleştirme çalışmaları diye ya da geçmiş yıllarda yaşanmış orman yangınlarından ötürü o alanlarda enkaz temizleme çalışmaları diye lanse edilmektedir. Ancak bizler bu kadar masum bir tablonun olduğunu düşünmüyoruz. Bu politikaların temelinde güvenlikçi yaklaşımlar esaslı ormansızlaştırma çalışmalarının ve belli bir zümreye rant elde etme çalışmaları olduğunu düşünüyoruz. 90’lı yıllarda yanan köylerin yerini şimdi de kesilen orman alanları almıştır. Bu tarz girişimler başta insanlar olmak üzere tüm canlıların yaşam alanlarını yok etmekten ibarettir’’ dedi.
Gençleştirme bahanesi
Bu tarz girişimlerin genellikle yerel muhtarları ya da ayrıcalıklı orman şirketleri eliyle yapıldığına dikkat çeken Boldaş, “Hiçbir teknik donanıma sahip olmayan muhtarlar nasıl bu gençleştirmeyi yapacaklar? Gençleştirme ormana kıymak değildir. Orman içinde yaşlanmış ağaçların budanması ya da temizlenmesidir. Ancak öyle işlemiyor bu süreç. Başlangıç noktasından bitiş noktasına kadar adeta süpürme mantığı ile kesimler yapılıyor. Buradan anlaşılan yerelin resmi mühür sahibi muhtarlarına rant sağlamaktan başka bir şey olmadığıdır. Bu vesileyle ormanlık alanlar da aradan çıkartılmış oluyor. Tablo bu kadar vahimdir” diyerek yapılan eko-kırıma işaret etti.
Muhtarlar soruşturulmalı
Kiğı-Karakoçan-Adaklı-Yayladere-Yedisu İlçeleri Sosyal Yardımlaşma Kalkındırma ve Kültür Derneği Eşbaşkanı (KAYY-DER) Ahmet Tüzün ise, yapılan ağaç kesiminin bir an önce durdurulmasını isteyerek ihaleyi alan muhtarların derhal soruşturmaya tabi tutulması gerektiğine dikkat çekti. Eko-kıyımın Peri Vadisi’nden kapılarına kadar dayandığına işaret eden Tüzün, “Yöremizdeki eko-sistemi etkileyecek tüm olumsuz işlerin arkasında bürokratların ve muhtarların işbirliğini görmek mümkün. Maalesef köylünün oyuyla seçilip, köyüne hizmet etmesi beklenirken, çıkarları peşinde olan birçok muhtar hakkında şikâyetler alıyoruz’’ dedi.
Tüm bu olumsuzluklara, köylünün birlik olup, STK’ lerle birlikte hareket etmesinin altını çizen Tüzün, “Kanunlardan doğan boşlukları kullanan bu işbirlikçileri deşifre etmeli, gerekirse görevlerini kötüye kullananların görevlerinden alınması için çaba sarf edilmelidir. Siz sahip çıkmaz iseniz mutlaka birileri çıkarları uğruna oraları sahiplenir. ‘Bana dokunmayan yılan yaşasın’ diye düşünürseniz, bir bakmışsınız kimse kalmamış, yılan kapınıza dayanmıştır’’ şeklinde konuştu.
HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir ise; Bingöl’ün yeraltı ve üstü zenginliklerine göz dikildiğine, eko-kırıma varan bir talanın olduğuna dikkat çekerek sorumluların yargılanması için ellerinden gelen gayreti göstereceklerini söyledi.
*
Yurttaşlar: Kıyımını durdurun
Bölgede yaşayan yurttaşların ilgili kurumlara yaptıkları itiraz ise şu şekilde.
1-Orman, yaşlı olması gibi bir gerekçe ile kesilemez. Bölgede çoğunlukla meşe ağaçları vardır. Bu ağaçlar 400 yıl yaşamaktadır. Oradaki insanlar yüzyıllardır söz konusu ormanı korumuşlardır. Kuru olan ağaçlar zaten köylü tarafından yakacak diye toplamaktadır. Bu kıyıma engel olarak, orman kurtarılmalıdır.
2- Ormanın yok edilmesi alandaki doğal yaşamı etkilemekle beraber çığ ve sel felaketlerinin olma olasılığını artırarak bölge insanının can ve mal kaybına sebep olacaktır. Üstelik fay hattı üzerinde bulunduğundan olası bir deprem anında heyelan riski artmış olacaktır. Mezrada yaklaşık 10 hane bulunmaktadır. Bu durum sadece mezra halkını değil, bölgeden geçen ve oldukça yoğun kullanılan Karlıova-Yedisu karayolunu kullanan herkesin hayatını riske atmaktadır. Olası bir afet durumunda felaket ile karşılamamak imkansızdır. Söz konusu arazideki orman, şuana kadar tüm felaketler için bir set görevi görmüştür.
3- Kesimin yapıldığı dağın eteğinde yaklaşık 2000 adet arı kovanı ile meşe ve geven balı üretimi yapılmaktadır. Bingöl’ün en kaliteli ballarının üretildiği alandır. (Buradan Avrupa’ya bal gönderilmektedir). Tam da bal sağım döneminde ağaçların kesilmesiyle arı besin kaynağı olan nektar miktarının yok edilmesi ve odunların yakılırken ortaya çıkaracağı gaz salınımı ile bal üretimi sekteye uğrayacak, dolayısıyla geçim kaynakları zarar görecektir.
4- Ormanlık alanın az olduğu aşikar olan Karlıova ilçesinin, var olan ormanlık alanlarını da tahrip ederek yok etmek, yaban hayatı da olumsuz etkileyecektir. Ayı, kurt, yaban domuzu, tavşan, tilki gibi yabani birçok hayvan yok olma tehlikesi ile karşı karşıya gelecek doğal döngü bozulacaktır.